bugün beyazıt meydanında korkuyla yürümedim değil. etraf çevik kuvvet ekipleriyle dolu. dün bağcılar meydanında da çevik kuvvet araçları vardı. şehri adeta bi panik havası kuşatmış. patlama olduğu esanada fakültede formasyon derslerindeydik, patlama haberi geldiğinde birkaç arkadaş paniğe kapılıp dersi terketti, hem de hocanın dur ikazlarına aldırmadan.. bahçede dizinin çekimleri devam ediyordu, tam isabet, bugün onlar da afişler hazırlamış, provokasyon sahneleri olan bir bölüm çekiyorlardı,
bu, istanbul da 19 mart, peki ya öncesi... ben her hafta otobüsle gecenin bi yarısında evime gelirken, otobüsler tüm yolcuları aşağı duraklarda indiriyor. her hafta, hafta olmasa da ayda bi kaç hafta duraklarda olaylar çıkıyor, otobüsler, molotof atmasınlar diye yukarıya çıkmıyorlar, nitekim bir kaç otobüs yakıldı da, ama artık bunu basına duyurmuyorlar.. bir kaç aydır istanbulda tam terör havası hakim, gazi mahallesi hemen yukarımız. olan olay bize taşıyor. gazi taraflarına bi gitseniz, kimi devrimcilerinin ölüm anısı kimi bilmem nelerinin bilmem ne olması anısına her hafta ortalığı karıştıracak birşeyler buluyorlar. ama artık alışıldı, ağızlarını kapatmış birkaç gencin durakları kırması, çöp konteynerlarını yakması alışıldık manzara olmuş buralarda.
asıl zoruma giden, o kansızların ertesi gün, o yıktıkları duraktan işlerine gitmek için otobüs bekliyor olmaları, terörden hapiste olan evladı için, ''apo için bir evladım da kurban olsun'' diyen terörist annelerin, ertesi gün çocuklarının yağmalayıp camlarını kırdıkları bim marketlerinin önünde, ucuz tencereler için sıraya girmesi.. devletin yaptığı parklarda çocuklarını oynatırken aynı zamanda devlete sövmeyi öğretmesi...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?