başlıkta yazılanları baştan sona okuyan biri, standart bir akp seçmeninin, bilgi düzeyini, algı biçimini, hayata ve olaylara bakış açısını, beklentilerini ve fikirlerini (aslında bu cümlede 'fikir' kelimesi boş kümeyi ifade ediyor, onun yerine 'kendisine dikte ettirilenleri' demek daha doğru olur) hiçbir şüpheye yer bırakmayacak biçimde görebilme imkanına sahip.
bu güruhun demokrasiyle herhangi bir ilişkisinin olmadığını daha önce belirtmiştim. o konuya girmeyeceğim. zaten, mecliste muhalefetin yetkilerinin şimdiki simgesel durumundan da daha azaltılmasını isteyen bir organizmadan, demokrasiyi içselleştirmesini beklemek, bekleyen kişiyi komik duruma düşüreceği için, böyle bir beklentimiz olamaz.
ancak, siyasetle ilişkisi hülooğğğğ seviyesinden daha yukarıya çıkamayan ve çıkamayacak kitleyle ilgili söyleyeceklerimizin bitmesi anlamına da gelmiyor bu durum.
iki üç yıl önce, serviste akp seçmeni bir meslektaşıma şunu sormuştum: ''üstad, zamanında baskıya uğramış, haksızlıklarla karşı karşıya kalmış, sesi kısılmış, hakları elinden alınmış bir topluluk olarak, sizin şimdi tam tersini yapıp, 'bakın, zamanında bizleri yaşam biçiminize ve inançlarınıza birer tehdit olarak görüyordunuz ancak gördüğünüz gibi bizim tüm derdimiz, kendi inandığımız gibi yaşayabilmenin mücadelesiydi. bizim iktidarımız herkesin inandığı biçimde yaşayabileceği bir ülkenin teminatıdır.' demeniz gerekmiyor mu?''
cevabı şu olmuştu: ''ya ne alakası var. bilakis, onların bizlere yaşattırdıklarını, onlara on misliyle yaşatmadıkça bizim içimiz soğumaz. artık devir değişti. şimdi güç bizde ve bizim istediğimiz gibi olacak...''
bu iki satır, standart bir akp seçmeninin içinden geçenlerin özeti (bu arada, yukarda anlattığım konuşma kelimesi kelimesine doğrudur.)
...
bir hüloooğğğcuya sorun. size geçmişe dair onlarca yüzlerce mağduriyetten söz edecektir. konuşmasının içinde muhakkak ama muhakkak 28 şubat'a atıfta bulunacaktır. orada konuşmayı durdurun ve ona şu soruyu sorun: ''28 şubatta ne olmuştu?'' size garanti veriyorum, bu soruyu sorduğunuz her 10 hüloooğğğğcudan 8 ya da 9'u geveleyecek ve net bir şey söyleyemeyecektir. konuşabilen de, 'ya bize darbe yaptılar vs.' diyecek olayları anlatamayacaktır. niye? çünkü bunlar okumaz. okusa da anlamaz. anlasa da hatırlamaz. hatırlasa da yorumlayamaz...
peki, kendilerine öğretelim. 28 şubat'ta ne olmuştu?
iktidardada refahyol hükümeti vardı. refah partisi ve doğru yol partisi, başbakanlığı dönüşümlü yapmak üzere anlaşmışlardı. rahmetli erbakan başbakanlığı tansu çiller'e devretmek için başbakanlıktan istifa etmişti. cumhurbaşkanı demirel'in yapması gereken şey, başbakanlığı tansu çiller'e vererek ondan hükümeti kurmasını istemekti. o ne yaptı? hükümeti gitti mesut yılmaz'a verdi.
şekil olarak anayasaya uygundu ancak ne teamüllere uygundu ne de milli iradeye...
bu açıkça milli iradeye karşı yapılmış bir sivil görünümlü darbeydi. zaten ateşlenen bu fitil, orta vadede akp'nin kurulmasına ve bugünlere gelmemize neden oldu.
dönelim günümüze ve soralım. 28 şubat'ta olanla günümüzde olan arasındaki 7 farkı bulunuz.
(sorum hüloooğğğculara değil. onlarda ne bu yazıyı algılayabilecek düzey var ne de soruyu cevaplayabilecek bilgi birikimi ve vicdan...)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?