inşaat furyası

son yıllarda \"kazılmamış, beton dikilmemiş tek bir metrekare kalmayacak\" sloganıyla daha bir hızlanmış ciddi mi ciddi mesele. özel mülkiyet vs. bir şey demiyorum ancak uyanık-bükücü müteahhit abiler/ablalar hunharca kâr marjını artırmaya devam ediyor. özellikle bu aralar zirve döneminde olduğunu düşünüyorum.

doğa açısından, yeşil açısından üzücüdür. sürdürülebilirlik konusuna önem vermemiz gerekiyor. sonradan ah vah kurtarmaz. bir ara çarpık kentleşme vardı, şimdi aşırı kentleşme var. ne yapsak ne etsek paranın gücüne güç katıyoruz. ama en azından az bile olsa, doğayı korumalıyız, olabildiğince. böyle düşünüyorum.

büyük oynayanlar için darphane niteliği taşıyan adeta para basan bir sektördür. lakin küçük oynayanlar için eziyettir, saç dökülmesidir ve şanssızsanız borç yüküdür. etrafıma bakıyorum da harbiden bu kadar eve ihtiyaç var mı diyorum içten içe. sonra henüz kaba inşaattayken satılan daireleri duyuyorum ve " vay be " diyor, köşeme çekiliyorum. türkiye'de inşaat firmaları parayı en hızlı kazanan firmalardır. inşaat sektörünün bitmesi demek, zamanın durması demektir. o yüzden yatırım için ideal sektördür

Şu manzara ne Allah aşkına? Vallahi tarih sizi affetmeyecek!

Niçin?

Cânım İstanbul'u betonla beslenen bir canavara dönüştürdüğünüz için değil, şu halkı göz göre göre aptal yerine koyduğunuz için!

Sonu gelmiştir. Yıllık 500.000 satış var tr'de ortalama.
Mevcut stok 2.000.000.

Diyeceksiniz ki o zaman fiyatlar niye düşmüyor. Çünkü müteahhitler 1'e 4 kazanırken düşse düşse yarısına düşer fiyatlar bizde yüzde yüz kazanırız diye düşünüyorlar. Ama kriz öyle bir şey değil. Ekonomist Atilla Yeşilada'ya inşaat sektörünü sorduklarında verdiği cevap aynen şu:
'Kusura bakmayin, ben ölülerin arkasından konuşmam.'
Malesef hepimizi zor günler bekliyor. Çünkü sıkıntı sadece inşaat sektöründe değil.

Muhtemelen yerel seçimlerden sonra ya IMF ya AB ile kuvvetli müzakere dönemi başlar. Benden demesi. Eylül sonrası recete geliyor.