aziz nesin'in dindar kızkardeşi
1 haziran 1996 / ahmet dinç
aziz nesin hep sivri çıkışlarıyla tanındı. sivas olayları 'nda tahrikçi olduğu iddiasıyla itham edildi. nesin 'i herkes tanıdı, okudu, konuştu. fakat çok az kişinin tanıdığı bir nesin daha vardı; aziz nesin 'in kızkardeşi saadet nesin. geçtiğimiz günlerde hayattan ayrıldı. ağabeyinin unuttuğu saadet hanım, en başta dindar biriydi.
türkiye'nin en ünlü ateisti aziz nesin'in kızkardeşi saadet nesin, yalnız ve gözlerden ırak yaşadığı istanbul beyazıt'taki evinde 20 mayıs pazartesi sabahı vefat etti. bu haberi bütün ajanslar, gazeteler atladı. bir kısım basın belki duymadı, bir kısmı ise basit bir önyargı genellemesiyle, ilgilenmedi bile.
saadet nine, aziz nesin'in anababa bir kardeşiydi, 80'ine merdiven dayamıştı. fakat onu ağabeyinden ayıran birçok farklar vardı aralarında. bir kere saadet nine, allah'a inanıyordu; daha da öte, islam'ın emrettiklerini yaşamaya, namazını kılıp, orucunu tutmaya gayret ediyordu. beyazıtlı komşuları, son 25 senede aziz nesin'in kızkardeşini ziyarete geldiğine şahit olmamışlardı.
bir de, ölümü sessiz oldu saadet hanım teyze'nin, ağabeyinden farklı olarak.çocukluğu, ağabeyi aziz nesin'le birlikte büyükada'da geçmiş. o günleri ve aziz ağabeyi'ni şöyle anlatırmış çevresine: "çocukluğumdaki ağabeyim, aynı allah'a inandığımız, aynı dinin mensubu olmanın gururunu paylaştığımız ağabeyimdi. ne olduysa oldu, kardeşim önce, dinde beni yalnız bıraktı. bizim dünyamızdan ruhen uzaklaştı. onu bizden ve dinden uzaklaştıran, biraz da çev resinde gördüğü yarım müslümanlar'dı. insan rabbinden uzaklaşınca diğer şeylerden uzaklaşıyor olsa gerekti. benden de uzaklaştı. "
hiç evlenmemişti. bir evi, birkaç dükkanı vardı. bir ömür geçirdiği beyazıt'ta, onun, aziz nesin'in kızkardeşi olduğunu bilen çok azdı. bir, dore apartmanı sakinleriyle iyi ilişkiler kurmuş, bir de evine çok yakın olan saraç ishak camii'nin imam-hatibi ve yazar şerif benekçi'yle. evinin ahşap balkonundan uzanıp, her sabah, "bugün nasılsınız hocaefendi?" diye hatır sormayıihmal etmemiş yıllarca. tabii bir de güvereinlerle sürmüş dostluğu...
yazar şerif benekçi'den ve komşularından derlediğimiz kadarıyla, karşımıza, aziz nesin'e hiç benzemeyen, birçok yönüyle taban tabana zıt bir kişilik, gerçek bir müslüman hanımefendi çıktı. "uzaktan" da olsa saadet teyze'yi tanıyınca aziz nesin keşke kardeşini unut- . masaydı diyor insan.
saadet nesin, gerçek bir istanbul hanımefendisiymiş su katılmamış bir istanbul türkçesi konuşurmuş. benekçi, saadet teyze'nin güzel türkçesi'ni anlatırken, "onun konuşmasında istanbul türkçesi yorgun ama içten bir ses tonuyla bugünlere taşınır, siz taşralı saflığınızla, istanbul'un gittiği kara delikten geri geldiğini düşünürdünüz" diyor.
doğup büyüdüğü istanbul'un haline de üzülür dururmuş saadet nesin; "ayağı çamurlular istanbul'u bitirdi. önce istanbul bitti, ardından herşey" diye hayıflanırmış.
dertleriyle dertlenirmiş
aziz nesin'in pek geçinemediği müslümanlar'la içiçe olmayı çok seven saadet hanım, saraç ishak camii imam~hatibi şerif benekçi'yle dini konularda sohbet etmeye can atarmış. müslümanlar'ın dertlerini kendi derdi edinir, yardımcı olmaya çalışırmış. hatta bir keresinde, şerif benekçi görevli olarak umre ziyaretindeyken, caminin bahçesindeki ağaçları belediye fen işleri budamış, dallar yerlerde kalmış. bir mahalle sakini bunu bahane edip cami imamını şikayet edeceğini söyleyince, saadet nesin daha erken davranıp, mahallenin yaşlı kadınlarını yanına aldığı gibi doğru eminönümüftülüğü'ne gidip, "hocamıza sakın ilişmeyin" demiş.
"saadet nesin ne kadar dindardı acaba" gibi bir merak alabilir sizleri belki. bir ölçü verelim: ramazan ayında te ravih namazlarını eda için, balkonunun birkaçmetre ötesindeki saraçishak camii'ne değil de, uzaktaki soğanağa camii'ne gidermiş. sebebi, soğanağa'da teravihlerin hatimle kıldırılıyor olması.
ağabeyi aziz nesin konusunda hep sessiz kalmış. söz ona geldiğinde, çok uzaklara düşmüşbirinden bahseder gibiymiş. fakat 70 yıl önceki "aziz abi"sini hala severmiş. ağabeyinin asıl öfkesinin dine değil, dindarlara olabileceğini söyleyip, onun herşeye rağmen iman üzere gitmiş olmasını dilermiş.
osmanli hanımefendisi
bir osmanlı hanımefendisi olduğu gibi, bir osmanlı bilgesiymiş de saadet nesin. gittiği misafirliklerde mutlaka e linde bir hediye götürürmüş. güvercinlere ve kedilere çok düşkün olan saadet teyze'yi hemen her sabah beyazıt camii'nin önündeki güvercinlere ekmek götürürken gördüğünü söylüyor şerif benekçi.
şu sözler saadet teyze'den kalma: "eskiden her evin bir kedisi vardı. kedi beslemeyen aileler kınanır, 'aaa! bir kedileri bile yok' diye acınır& şimdi herşey sokakta. kediler de değişti. sadece insanlar değişmedi. eskiden büyük kediler yavru kedileri dalamaz, onları himaye ederlerdi. şimdi dalıyorlar."
tanıyanlar, saadet nesin için, "mükemmel bir insan ve müslüman'dı" diyorlar. insanların yemeyip çöp kutularına attıkları ekmek artıklarını o toplar, beyazıt camii önündeki güvercinlere götürürmüş. bazan da götüremez ya da götürdükten sonra geri dönernezmiş. zira yağmura yakalanır, sular mithat paşa caddesi'nin o dik eğiminde bütün yolu kapatıp hızla akmaya başlayınca kalakalırmış. o zaman komşuları ya da iyi insanlar onu alıp evine ulaştırırmış. yani kısaca, aziz nesin'in kızkardeşinin yaşadığı yerde, "sizin oralarda insan yok mu?" denmiyormuş.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?