safiye hüseyin elbi

piri fani
Osmanlı deniz ataşesi olan Ahmet Paşa, İngiliz soylu ailelerinden olan Josephin Wilward ile evlenir. Bunlardan Safiye Hüseyin Hanım doğar. Annesinden ileri derecede İngilizce öğrenir. Daha sonraları Fransızca ve Almanca öğrenir. Avrupa'daki toplantılara katılır. Osmanlı Devleti'nin haklarını savunur.
Doktor Besim Ömer Paşa'nın yanında kısa bir dönem eğitimden geçip hemşire olmaya hak kazanan ilk Türk hemşirelerimizden biri olmuştur.
Safiye Hüseyin ilk olarak 1911 Balkan Harbinde gözünü kırpmadan cepheye gidip Askerimizin yarasını sardı.
Deniz yarbayı Hüseyin Bey'le evlenir. 1915 yılında Çanakkale harbi başlar. Babası Ahmet Paşa'dan izin isteyerek cepheye gider. İstanbuldan kalkan Reşitpaşa Vapuruyla Mehmetçiklerin yardımına koşar.
Cepheden cepheye koşarak pek çok mehmetçiğimizin hayatını kurtarır, yaralarını sarar. Göstermiş olduğu cesaret ve kahramanlıkları gösterir. Kendisine pek çok madalya verilir. Cumhuriyetten sonra birçok hayır kurumunda çalışır. Mesleğiyle ilgili konferanslar verir. Makaleler yazar.
1964 yılında vefat eder. İsmail Bilgin Çanakkale'nin Kadın Kahramanı adlı anı romanı yazar. Timaş yayınları arasında 2008 yılında yayınlar.
• Safiye Hüseyin Elbinin Ağzından Anısı
“Herkes son anlarında hep “anne” diye sayıkladı. İster İngiliz, ister Fransız, isterse Alman, Türk olsun hepsi “anne” diye can verdiler, der… O arada bir İngiliz gencinden bahseder. O İngiliz genci gözlerini kaybetmiştir. Aldığı yaralar sebebiyle de çok yaşamayacağı bellidir. Safiye Hüseyin onu teselli eder: Dayanması gerektiğini, nişanlısına er ya da geç kavuşacağını söyler. Yalnızca bu İngiliz erinin nişanlısının ismini sayıklayarak can verdiğini belirtir.
Bir gün yaralanan Bekir Çavuşu vapura getirirler. Bekir Çavuşun ayağı kesilir. Daha sonra Alman hemşirelerden birisi Safiye Hüseyin'in yanına gelir. Telaş içinde şöyle der:
-Hani ayağını kestiğimiz yaralı yok mu?
-Bekir Çavuş mu?
-Evet.
-Ne oldu peki?
-Kendisine bir hal oldu hemşire. Tek bacağı ile odanın içinde dolaşmak istiyor.
Bundan sonrasını Safiye Hüseyin şöyle anlatıyor:
“Hemen koştum. Bekir Çavuş yarasından kanlar aka aka ayağa kalkmıştı. Bileğinden tuttum. Müthiş bir ateşi vardı.
-Aman Bekir Çavuş! Ne yapıyorsun bu hal ile ayağa kalkılır mı? dedim.
Bekir Çavuş ise kendini kaybetmiş bir halde idi:
-Elbette kalkılır! dedi. Sen ne diyorsun! Emir geldi. Emri yerine getirmek lazım! Tabi kalkacağım!
Sabaha karşı Bekir Çavuş kollarımızın arasında dünyaya gözlerini büsbütün kapadı. Bu adamcağız, son dakikasına kadar kumandanının emrini kendine verilen vatan vazifesini yapmaktan başka bir şey düşünmüyordu. Son dakikasında bile ne annesini ne de sevdiğini düşünüyordu. Kansız dudaklarından çıkan son cümleler: “Emrini yapamadım.” oldu. Fakat ben şuna kani idim ki, Bekir Çavuş vazifesini en güzel şekilde yapmış idi.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches