içinde türklere ait bir sürü efsane, yaratık, tanrı ve tanrıçalar barındırır.
türk mitolojisi
at, avrat, silah.
norhyme'ı çılgınlar gibi özleten başlık.
eğlence dolu bir mitolojidir.
şahsımın favorisi (gbkz:yada taşları)dır.
şahsımın favorisi (gbkz:yada taşları)dır.
(bkz: ırkıl )
(bkz: ulukayın )
Mitoloji, genel bir ifadeyle efsanevi olaylar bütünüdür.
İnsanlar, tanrılar, evrenin yaratilisi hususundaki sözler ve bu sözlerin incelenip yorumlanması vs vs...
Tanim:türklere ait mitolojidir.
İnsanlar, tanrılar, evrenin yaratilisi hususundaki sözler ve bu sözlerin incelenip yorumlanması vs vs...
Tanim:türklere ait mitolojidir.
(bkz: aktu )
Gulyabani
Ilginç öğeleri vardır. Özellikle dünyanın yaratılışı hakkındaki mitoloji çok ilginçtir ve Fin mitolojisi ile de ortaklık barındırır.
(gbkz:dede korkut)
(bkz: zayağan )
(bkz: erbörü )
türk mitolojisinde;
dünya bu halini almadan evvel, her yer karanlık ve su idi. ülgen bu su üzerine uçuyordu. konacak bir yer arıyordu. ve semadan bir ses duydu:
-uzat elini, tut onu
ülgen elini uzattı ve bu sözleri tekrarladı, sonra sular altından bir taş çıktı. ülgen bu taş üzerine oturdu ve rahata erdi. artık dünyayı yaratma vakti gelmişti. ama nasıl yaratacaktı ne şekilde. bunu düşünürken sular içinden ak ana çıktı ve ülgen'e :
- eğer bir şeyler yapmak istiyorsan yaptım oldu de, olmadı deme.
dedi. sonra tekrar kayboldu. bu sözler ülgen'in aklından hiç çıkmadı. insanlara da daha sonra şunu söyledi:
-dinleyin, ey insanlar! 'var'ı yok demeyiniz, varlığa yok deyip de, yok olup gitmeyiniz!
sonrasında ülgen yere "ol" dedi yer oldu. göğe "ol" dedi gök oldu. ve küçük dağ tepelerle dünyayı donattı. ülgen altı günde dünyayı yarattı. yedinci gün uyudu. daha sonra uyandı ve bir baktı ki yarattığı dünya değişmişti, yarattığından fazlası vardı. ülgen denizler üzerinde uçmaya koyuldu. ve suyun üzerinde hareketli bir toprak parçası gördü ve onu insan yapmak istedi. ona insan ol dedi ve insan oldu. adına da erlik dedi.
başka bir mitte ise;
yeryüzü su ve karanlıktı. yeryüzünde bir tanrı kayra han bir de başka bir kişi vardı. tanrı bu kişiye suya dalıp toprak çıkarmasını emretti. o kişi su altına indi eline tanrının emrettiği toprağı aldı. biraz ağzına toprak aldı tanrıdan gizli kendine bir yer yaratmak için. su yüzüne çıktı elindeki toprağı su yüzeyine attı büyüdü büyüdü ve yeryüzü oluştu. ama tanrıdan gizlediği ağzındaki toprakta büyümeye başladı. zorluk verdi kaçmaya çalıştı kaçamadı nereye baksa tanrı kayra vardı. sonra kayra han'dan yardım istedi. kayra han'da "ne oldu? dedi. o kişi ondan gizli yer yaratmak istediği için ağzına toprak gizlediğini söyledi. kayra han sinirlendi. at o ağzındaki toprağı dedi. o kişi ağzındaki toprağı tükürdü. yeryüzünde tepeler oluştu. kayra han: "sen bana karşı geldin itaat etmedin günahkar oldun. senin adın erlik olsun. bundan sonra bana inananlar benim halkım, sana inanlar senin halkın olsun. bana inanlar temiz ve ahlaklı olacak güneşi görecek." dedi. sonra kayra han yer yüzünde 9 dallı bir ağaç yarattı. sonra erlik bir ses duydu kayra han'a "bu ses nedir?" diye sordu kayra han " bu benim ulusumdur" dedi. erlik bu ulusun kendine verilmesini istedi ama kayra han vermedi. erlik bu ulusun bulunduğu tarafa doğru gitti. insanları, hayvanları bitkileri görünce şaşırdı, "tanrı bunları nasıl yaratmış ki" dedi kendi kendine. sonra insanların ağacın bir tarafındaki meyveleri yediğini diğer taraftaki meyveleri yemediğini gördü. sonra gitti insanlara sordu " neden bu taraftaki meyveleri yemiyorsunuz" diye. insanoğlu cevap verdi " tanrı bu dokuz dallı ağacın güneşe bakan tarafındaki beş dalından yememizi buyurdu, diğer dört dalı yasak etti. bu yılanı ve köpeği de nöbetçi olarak dikti buraya." dediler. sonra erlik yılanın ağzından girip yılanı ağaca çıkardı ve yasak olan taraftaki meyveden yedirdi. daha sonra törüngey'i buldu eşi eje ileydi. erlik törüngey'e " tanrı sizi kandırmış yiyin bu meyveleri bir şey olmaz" dedi kandırdı. eje ilk olarak meyveyi aldı ve yedi. sonra törüngey'e verdi o da yedi. yemeleriyle birlikte tüyleri döküldü utandılar ve saklandılar. sonar tanrı geldi. " nerdesiniz törüngey, eje" dedi. onlar da "gelemeyiz senin yasak ettiklerini yaptık" dediler. sonra tanrı yılan'a sen erlik'e kötü olanlara uydun insanlarda hep sana kötü davransın" dedi. eje'ye " bundan sonra sen çocuk doğurasın ve bunun sancısını çekesin" dedi. törüngey'e ise " sende kötülerin yolunda oldun, sana 9 kız 9 oğlan veriyorum, bundan sonra ben yaratmayacağım siz üreyeceksiniz" dedi. erlik'e dönerek " neden benim ulusumu kandırdın" dedi. erlik'te " sen vermedin bende kandımdır, hep kandıracağım" dedi. tanrı da onu yerin 3 kat altına gönderdi. ve sonra insanlara "bundan sonra siz yardım etmeyeceğim maytere'yi gönderiyorum o size her şeyi öğretecek" dedi.
sonra maytere insanoğluna alet yapmayı, yemek yapmayı öğretti. erlik maytere'ye yalvardı, tanrıdan affını istemesi için, maytere'de tanrı ile konuştu ve erlik'i affetti. ve erlik göklerde kendi yerini kurdu. daha mangdasire insanların yerde olduğunu erlik'in gökte ve daha kalabalık ve güçlü olduğunu tanrı'ya söyledi. ve savaştı ama yenildi. tanrı'da mangdaşire, ye " zamanı gelince erlik'i yeneceksin şimdi git" dedi. ve tanrı mangdaşire'yi erlik ile savaşa gönderdi ve erlik'in yurdunu tanrının yardımı mangdaşire yerle bir etti. erlik benim yurdum yoktur dedi tanrı'ya. tanrı'da erlik'e " senin yerin yerin altında ateşler içindedir " dedi. erlik'in bir kaç canlı yaratma girşimini de tanrı engelledi.
sonra insanlara döndü. " sizlere yemek verdim, sular verdim; sizler de iyilik yapın , ben göklere döneceğim." dedi. bir kaç öğüt daha verdi ve " ben göklere dönüyorum, zamanı gelince hesap için geri geleceğim, yerime yapkara, mangdaşire veşal-yime kalıyorlar." dedi. ve gitti.
dünya bu halini almadan evvel, her yer karanlık ve su idi. ülgen bu su üzerine uçuyordu. konacak bir yer arıyordu. ve semadan bir ses duydu:
-uzat elini, tut onu
ülgen elini uzattı ve bu sözleri tekrarladı, sonra sular altından bir taş çıktı. ülgen bu taş üzerine oturdu ve rahata erdi. artık dünyayı yaratma vakti gelmişti. ama nasıl yaratacaktı ne şekilde. bunu düşünürken sular içinden ak ana çıktı ve ülgen'e :
- eğer bir şeyler yapmak istiyorsan yaptım oldu de, olmadı deme.
dedi. sonra tekrar kayboldu. bu sözler ülgen'in aklından hiç çıkmadı. insanlara da daha sonra şunu söyledi:
-dinleyin, ey insanlar! 'var'ı yok demeyiniz, varlığa yok deyip de, yok olup gitmeyiniz!
sonrasında ülgen yere "ol" dedi yer oldu. göğe "ol" dedi gök oldu. ve küçük dağ tepelerle dünyayı donattı. ülgen altı günde dünyayı yarattı. yedinci gün uyudu. daha sonra uyandı ve bir baktı ki yarattığı dünya değişmişti, yarattığından fazlası vardı. ülgen denizler üzerinde uçmaya koyuldu. ve suyun üzerinde hareketli bir toprak parçası gördü ve onu insan yapmak istedi. ona insan ol dedi ve insan oldu. adına da erlik dedi.
başka bir mitte ise;
yeryüzü su ve karanlıktı. yeryüzünde bir tanrı kayra han bir de başka bir kişi vardı. tanrı bu kişiye suya dalıp toprak çıkarmasını emretti. o kişi su altına indi eline tanrının emrettiği toprağı aldı. biraz ağzına toprak aldı tanrıdan gizli kendine bir yer yaratmak için. su yüzüne çıktı elindeki toprağı su yüzeyine attı büyüdü büyüdü ve yeryüzü oluştu. ama tanrıdan gizlediği ağzındaki toprakta büyümeye başladı. zorluk verdi kaçmaya çalıştı kaçamadı nereye baksa tanrı kayra vardı. sonra kayra han'dan yardım istedi. kayra han'da "ne oldu? dedi. o kişi ondan gizli yer yaratmak istediği için ağzına toprak gizlediğini söyledi. kayra han sinirlendi. at o ağzındaki toprağı dedi. o kişi ağzındaki toprağı tükürdü. yeryüzünde tepeler oluştu. kayra han: "sen bana karşı geldin itaat etmedin günahkar oldun. senin adın erlik olsun. bundan sonra bana inananlar benim halkım, sana inanlar senin halkın olsun. bana inanlar temiz ve ahlaklı olacak güneşi görecek." dedi. sonra kayra han yer yüzünde 9 dallı bir ağaç yarattı. sonra erlik bir ses duydu kayra han'a "bu ses nedir?" diye sordu kayra han " bu benim ulusumdur" dedi. erlik bu ulusun kendine verilmesini istedi ama kayra han vermedi. erlik bu ulusun bulunduğu tarafa doğru gitti. insanları, hayvanları bitkileri görünce şaşırdı, "tanrı bunları nasıl yaratmış ki" dedi kendi kendine. sonra insanların ağacın bir tarafındaki meyveleri yediğini diğer taraftaki meyveleri yemediğini gördü. sonra gitti insanlara sordu " neden bu taraftaki meyveleri yemiyorsunuz" diye. insanoğlu cevap verdi " tanrı bu dokuz dallı ağacın güneşe bakan tarafındaki beş dalından yememizi buyurdu, diğer dört dalı yasak etti. bu yılanı ve köpeği de nöbetçi olarak dikti buraya." dediler. sonra erlik yılanın ağzından girip yılanı ağaca çıkardı ve yasak olan taraftaki meyveden yedirdi. daha sonra törüngey'i buldu eşi eje ileydi. erlik törüngey'e " tanrı sizi kandırmış yiyin bu meyveleri bir şey olmaz" dedi kandırdı. eje ilk olarak meyveyi aldı ve yedi. sonra törüngey'e verdi o da yedi. yemeleriyle birlikte tüyleri döküldü utandılar ve saklandılar. sonar tanrı geldi. " nerdesiniz törüngey, eje" dedi. onlar da "gelemeyiz senin yasak ettiklerini yaptık" dediler. sonra tanrı yılan'a sen erlik'e kötü olanlara uydun insanlarda hep sana kötü davransın" dedi. eje'ye " bundan sonra sen çocuk doğurasın ve bunun sancısını çekesin" dedi. törüngey'e ise " sende kötülerin yolunda oldun, sana 9 kız 9 oğlan veriyorum, bundan sonra ben yaratmayacağım siz üreyeceksiniz" dedi. erlik'e dönerek " neden benim ulusumu kandırdın" dedi. erlik'te " sen vermedin bende kandımdır, hep kandıracağım" dedi. tanrı da onu yerin 3 kat altına gönderdi. ve sonra insanlara "bundan sonra siz yardım etmeyeceğim maytere'yi gönderiyorum o size her şeyi öğretecek" dedi.
sonra maytere insanoğluna alet yapmayı, yemek yapmayı öğretti. erlik maytere'ye yalvardı, tanrıdan affını istemesi için, maytere'de tanrı ile konuştu ve erlik'i affetti. ve erlik göklerde kendi yerini kurdu. daha mangdasire insanların yerde olduğunu erlik'in gökte ve daha kalabalık ve güçlü olduğunu tanrı'ya söyledi. ve savaştı ama yenildi. tanrı'da mangdaşire, ye " zamanı gelince erlik'i yeneceksin şimdi git" dedi. ve tanrı mangdaşire'yi erlik ile savaşa gönderdi ve erlik'in yurdunu tanrının yardımı mangdaşire yerle bir etti. erlik benim yurdum yoktur dedi tanrı'ya. tanrı'da erlik'e " senin yerin yerin altında ateşler içindedir " dedi. erlik'in bir kaç canlı yaratma girşimini de tanrı engelledi.
sonra insanlara döndü. " sizlere yemek verdim, sular verdim; sizler de iyilik yapın , ben göklere döneceğim." dedi. bir kaç öğüt daha verdi ve " ben göklere dönüyorum, zamanı gelince hesap için geri geleceğim, yerime yapkara, mangdaşire veşal-yime kalıyorlar." dedi. ve gitti.
tanrıların hepsini duydum ama bu oluşum hikayelerini bilmiyordum iyi oldu :)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?