küçük olduğu için 500 yıllık camiyi yıkmak

kultabisi
@5 düşünce ve eylemlerinizi allah rızasını gözeterek yapmanıza sevindim. bununla ilgili aklıma gelen ve sormayı istediğim birçok somut olay var ancak, netice itibarıyla beyan esastır diyor ve bu hususu uzatmıyorum.
vatan bekçiliğiniz için sizi tebrik ederim. gerçi ben edirne'den kars'a kadar, ekranların tamamında, akp yönetimi de dahil olmak üzere, bu nöbetlerin demokrasi nöbeti olduğunu görüp duyuyordum ama demek ki, ya ben yanlış okuyormuşum ya da tv kanalları ve akp teşkilatları ne nöbeti tuttuklarını bilmiyorlarmış. yine de, vatan nöbetlerinde neden, dombra müziği eşliğinde bangır bangır ''reeeeeeceeeeeepppp tayyiiiiiiiip errrdoooooğaaaaaaannnn' marşları çalınıp söylendiğini de çok anlamış değilim. zahir, başkomutanımız olmasından mütevellittir.
kimi güruh saydığımı çok açık yazdığımı sanıyordum ancak madem anlaşılmamış, tekrar etmekte fayda var: okumadıysanız, okumanızı tavsiye ederim. vladimir bartol'un 'fedailerin kalesi alamut' kitabında haşhaşilerden bahseder. haşhaşiler hasan sabbah'ın sahte cennetinde, içtikleri afyon'un tesiriyle öl denildiğinde ölen, öldür denildiğinde öldüren bir güruhtur. bu tabire yabancı olduğunuzu sanmıyorum. zira, sayın cumhurbaşkanı da, fetöcüler için aynı tabiri kullanır. ki, onların da afyonla olmasa bile beyinlerinin bir şekilde uyuşturulduğu ortadadır. enes kanter'i örnek vermişsiniz. güzel bir örnek. gelişen şunca olaya rağmen, ''hocaefendi hazretlerinin emrindeyim.' diyen biri benim için de haşhaşidir. işte güruh dediğim kalabalıkları da buna benzetebiliriz. sorgulamaz, düşünmez, ve kur'an-ı kerim'de çok sık zikredilmesine rağmen akletmez. sadece kendisine söyleneni yapar. ben, benim bakış açıma göre, güruhu tanımladım. siz de kendi tanımınızı yaparsınız. ama tahmin ediyorum ki, üç aşağı beş yukarı benim tanımıma yakın bir tanım olacaktır.
gelelim askeri meselelere. kırıcı da olmak istemem ama söylemek zorundayım. muhtemelen çok kez yaptığınız gibi, sosyal medyadan görüp duyduğunuz ve derinliğini araştırmadığınız argümanları burada örnek olarak veriyorsunuz. kendimi övmekten haya ederim ancak söylemek zorundayım ki, sizin bırakın okumayı saymaktan bile üşeneceğiniz oranda askeri, siyasi, stratejik kitap okudum. bu yüzden de, bana 'mısır'da böyle olmuşmuş, burada da olur.' diye örnek vermeye kalkışmayın. cehaletin ne yazık ki prim yaptığı ülkemizde, kime sorsan, rabia der, mursi der, sisi der, ikinci dalga der, başka da bir şey bilmez.
ben size çok temel birkaç bilgi vereyim: 1- mursi'nin arkasında toplumun yarısı vardı ancak darbeci sisi'nin arkasında da toplumun yaklaşık yarısı vardı. türkiye'de darbecilerin arkasında cemaatçilerin ve belki pkklıların dışında kimse yok. ülkücüsü, demokratı, solcusu, sağcısı darbeye karşı tavır aldı.
2- mısır'da da aslında ikinci dalga falan olmadı. ordu, ülke içindeki karışıklıkların sona erdirilmesi için süre verdi. verilen sürenin sonunda karışıklıklar hala giderilmediyse yönetime el koyacağını beyan etti. mursi, meydanlara çıkıp askere pabuç bırakmayacağını söyledi. verilen sürenin sonunda da ordu yönetime el koydu. yani gizliden yürütülen bir iş yoktu. adamlar üç gün sonra yönetime el koyacağız dedi ve koydu. (bu arada belki ilginç gelecektir. mit'in o dönemde mursi'ye 'korkmana gerek yok. darbe tehlikesi yok.' dediği yönünde çok kuvvetli duyumlar var. o nedenle de mursi'nin aşırı temkinli olmadığı söylenir.)
3- darbe neyle yapılır: silahla değil. silahla olsaydı, şu anda başka bir rejimdeydik. darbe askerle yapılır. orduda fetöcülerin henüz tam anlamıyla temizlenmediğini çocuk bile bilir. ancak, artık darbe yapacak kabiliyetleri kalmadı. bundan sonraki süreç farklı işleyecektir. misal ekonomik darbe, iç savaş, terör ve suikast eylemleri vs. bunu engellemenin yolu da sokaklarda 'recep tayyip erdoğan' türküsü söylemek değildir. ha, söylemek isteyene de saygı duyarım o başka. en azından sokaklarda protesto kültürünü öğrenmiş olurlar. en azından sokağa çıkan herkesin vatan haini olmadığını anlarlar. bu da demokrasi için bir kazanımdır neticede.
4- peki tayyip erdoğan, neden insanları sokağa çağırıyor. benim cevabım şu: bu olaylar, halkı konsolide edebilmesi için mükemmel bir fırsat ve o da bu fırsatı değerlendirmek istiyor.
5- alınan askeri tedbirlere gelecek olursak. olağanüstü hal ilan edildi. siz sokakta bir olağanüstülük görüyor musunuz? sokakta normalden fazla asker ya da polis var mı? yok. peki niye ilan edildi? khk çıkarmak için.
muhalafet ne diyor? kardeşim bu darbe meclise yapıldı, sen meclisi by pass ediyorsun. getirdin de çıkarmadık mı? peki khk'larla ne yapıldı? askerler ordudan atıldı. amenna (umarım gerçekten suçsuz olanlar ayırt edilir). başka? askeri liseler kapatıldı, harp okulları milli savunma üniversitesine bağlandı.
geçen gün başka bir entryde yazdım. darbe oldu diye okul kapatmak, kepçeye, tanka ceza vermeye benzer. darbeyi okulun kendisi mi yaptı yoksa oradaki görevliler mi? darbecileri atarsın, yeni öğrenciler alırsın.
bilmem farkında mısınız. önümüzdeki beş yıl boyunca askeri okullardan öğrenci mezun olmayacak. gelecekte, komuta kademesinde oluşacak beş yıllık dev bir boşluk var.
bakan ne diyor: okullardaki öğrencilerin %95'i fetöcü. amenna. peki geri kalan %5 ne olacak? hatırlatayım dedim. hani entrynin başında söylemiştiniz. 'biz her şeyi allah rızası için yaparız.' diye. o allah rızasının içinde, kul hakkı da var mı? varsa, hakkı yenen o %5 için ne düşünüyorsunuz? 'pardon. yapacak bir şey yok.' sizin için yeterli mi? o çocuklardan biri, kardeşiniz ya da oğlunuz olsa ne düşünürdünüz?
bu %5i nasıl ayırt edeceği devletin bileceği iştir. eğer devlet suçluyla masumu ayırt edemiyorsa batsın gitsin zaten.
khk'yla kuvvet komutanlıkları başbakana bağlandı. genel kurmay başkanı sembolik bir makama döndü. yani bundan sonra genel kurmay başkanı kuvvet komutanlarına emir veremeyecek. orduda emir komuta zincirinin bozulmasının ne demek olduğunu siz anlayamazsınız. askerlik yapan birine sorun o bilir. allah göstermesin, ülke işgale uğrayacak olsa, korkarım ki, bundan sonra her asker, bir üstünden alacağı emri sorgulamaya başlayacak. 'bana yazılı emir getirmeden şurdan şuraya gitmem.' diyecek. çözüm süreci nanesinde olanları hatırlayın. asker operasyon talebinde bulunuyordu, vali vermiyordu. cumhurbaşkanı ne dedi? 'valilerimiz yüzünden terör örgütü mayın döşemiş.'...
akıncı üssü kapatılacakmış. bravo. darbeyi üssün kendisi yaptı ya ondandır. kapatın gitsin. orduda bu defa da misal süleymancıları yerleştirin. akıncı üssü olmadığı için onlar asla darbe yapmazlar.
fetöcüler sadece orduda mı çöreklendi. yargı onlarda değil miydi. kapatın gitsin mahkemeleri o zaman.
bu iş kapatmakla oluyorsa, ülkeyi komple kapatın. ben size garanti veriyorum darbe marbe olmaz o zaman...
her şey normale döndü diyen yok. bilakis hiçbir şey normale dönmedi. dönmez de. ülkenin çivisi çıktı. eğer aklımızı başımıza almazsak düzeleceği de yok. ülke adeta oksijen çadırına girmişken, siz çıkıp 'isteseniz de istemeseniz de o parkı yıkıp topçu kışlasını yapacağız.' diyebiliyorsanız, üzgünüm ama ülke kolay kolay normale dönmez.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches