bizim bir ş. vardı üniversite döneminde. Baya bi yokluktan geldiği aşikardı ama insanın içinde cimrilik olur ya hani o da bu şekilde bir yaşam sürüyordu.
Bu durumun farkedilmesi o kadar uzun bir süre almaz arkadaş ortamında haftasında adamın adını dokuza çıkarırlar. Evet biz de aynısını yaptık ama durumun ileri boyut olduğunun farkında bile değildik.
İkinci öğretim olarak okudum ben ve ş. ile aynı sınıftaydık. Derslere beraber gidip gelirdik. Bu cimrilik üzerine pek konuşmasakta o bunu yaşayışıyla yüzümüze yüzümüze vuruyordu ve vurduğunun farkında bile değildi. Yüzümüze vuruyordu diyorum zira benim kadar burs alıyordu ve şartlar eşit sayılırdı hatta benden iyiydi şartları.
Olay final haftasında tavan yaptı. Hani akbilin arkasında (gbkz:BİZ İNSAN TAŞIYORUZ) yazısı olduğu dönemler, o zamanlar akbil ile işi olan herkes bilir eskiden sistem şimdiki gibi değildi. Aylık akbil yine vardı tabi ama bizimkisi hepsini kullanamıyorum ziyan oluyor ve ciddi bir maliyet hesabı yaptıktan sonra karar vermişti buna. Aktarma muhabbeti ise bir basımdan sonra tekrar bir saat içinde basarsanız ücretsiz aktarma oluyordu.
Finaller genelde ders başlama saatinde oluyordu ve birden fazla varsa akşam 20:00 ye kadar uzayabiliyordu. Bazı günler ise sadece 16:00 da olurdu. Bu arkadaş (gbkz:CENNET MAHALLESİ)nden otobüse binerdi (tabi o zamanlar metrobüs yok) onbeş dakikada kampüste olurdu ve sınava kıl payı yetişirdi ya da beş dakika geç kalırdı. Kırkbeş dakikalık sınavı yarım saatte bitirirdi ve genelde en düşük bb alırdı ve diğer aktarmaya yetişip yurda dönerdi.
not: GÜLMEYİN CİDDİYİM.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?