hemen hemen iki yıl olacak. Kendime yine yine yeniden sordum soruyorum ama gel gör ki alışamadım hala.
Alışamamak için bir sürü nedenim var kendimce. Önemli olan şehir değil çevre, insanlar falan diye hep geçirdim içimden ama kendimi bi türlü tatmin edemedim, edemiyorum. Kaçmak için fırsat kollayan mahkum gibiyim.
Özel sektörün vicdansızlığı ile askerden sonra baya bi savaşmışlığım var. Öğrencilik hayatımda da sürekli çalıştım ama askerden sonrası için işler değişiyor ister istemez. İnsanlar beklentilere giriyor, kendin kendinden beklentilerin oluşuyor, ihtiyaçlar çoğalıyor, aldığın eğitimin hakkını almak istiyorsun, öğrencidir parası olmazdan (gbkz:işsiz) moduna düşüyorsun, bir boşluk oluşuyor...
Özel sektörde güzel bir işim vardı. Belki de hayatımda girdiğim,yaptığım en güzel işlerden biriydi diye kalacak. (daha önce recep ivedik tarzı bir sürü işe girmişliğim var) Kalmasının nedeni ise çalıştığım insanın kıymetli oluşuydu, sirkeci esnafı ile kurulan güzel bir bağdı, istanbulun en güzel yerinde çalışmanın vermiş olduğu huzurdu. Kimin dediğini hatırlamıyorum ama güzel bir söz vardı insanın işinde huzurlu olması gelecek kaygısını da aldığı maaşı da önemsiz kılar. Bunlar kısmi etken olsa bile kısmi etken olarak bakmak lazım.
O zamanın durumuna göre asgari ücretin iki katı maaş alıyordum. Akşam eve gidişim 8 i buluyordu ve yoruluyordum doğrusu. İki yıla kadar çalıştım sonra bir şekilde sınavdı,kpssydi,puandı,mülakattı derken kendimi ankara da buldum. Gelme nedenim tamamen duygusal nedenlerleydi, yani para. Daha iyi bir maaş alacaktım, daha düzgün bir iş yapacaktım, aileden fiziken uzak gönülen yakin olacaktım, yeni bir hayat kuracaktım, hayallerim için kendime zaman ayıracaktım (beşten sonra müsaitiz ya hani), doyumsuz olan nefsimin (egomun) bir nebze daha doymasını sağlayacaktım, ailede olan okumuş adam devlette çalışan adamıdır mantığını, beklentisini karşılayacaktım, eğitim seviyesi yüksek, aynı minvalde eğitim aldığım insanlarla iletişim kuracaktım, daha mutlu olacaktım...
İstanbuldan sonra (bunu istanbula bağlamamda ki sebep) işler çok değişti. DAha önce kamunun işleyişini bildiğini sanan eğitim öğretimde okul ve üniversiteleri, adliyeleri, icra dairelerini, denetim firmasındayken vergi dairelerini, kgk'nu bilen biri olarak içinde çalışında işler pek o şekilde olmuyormuş.
Aynı eğitim seviyesine ki insanlar ile çalışacağım diye beklerken aynı öğretim seviyesindeki insanlar ile çalışmak zorunda olduğumu hissettim, Yeni bir hayat derken (yanlızlığı seven biri olarak), yeni bir yanlız hayat, güzel bir yerde çalışacağım derken, cinselliğini eğlenceye dökmüş pavyoncunun,pavyonun gırla gezdiği bir yerde çalıştığımı hissettim, yeni arkadaşlarım olacaktı ama yeni hiç arkadaş edinemedim ya da yavan muhabbetlere hep tepki verdim, iyi niyetin bu kadar suizanına şahit olacağımı da hiç kestirememiştim, hırsların bu kadar marjinal seviyede olacağına hiç hayal bile etmemiştim, usul ve teorinin pratiği boğduğu bir çalışma hayatı da değildi düşüncem, pratiğin usulün yanında hiç kıymetinin olmayışını da kestirememiştim.
İnsanların gelecek kaygısıyla bu denli yaşayabileceği ihtimalini de göz önünde bulunduramamıştım. Rızkın Allah tarafından verildiği ve varsa nasip bir şekilde bir yerden kesin gelir inancını taşımayan insanların bu kadar çok olduğunu da düşünememiştim. Hiyerarşik düzen içerisinde yetki elde edildiğinde merhametin sıfıra indiğini de hesaplayamamıştım. HElal lokma algısının vicdanlı insanlar tarafından, aslolan katma değer üretmenin dışında vaktin tamamında oyalanmak verimli yahut verimsiz farketmeksizin olduğunu sanmalarını da hesaba katmamıştım...
İstanbulda bu iş hayatı şekli güllük gülistanlık mı peki? Değildir belki de ama benim çoğunlukla öyle olmuştu.
Geldiğimde ilk olarak karşılaştığım soma maden ocağı patlaması ya da soma faciasına denk geldim hayatımda insanlık adına bu kadar hiç etkilenmemiştim. BEnim için çok büyük bir sızıydı. Bu kadar vicdanlı insan mıyım? bilemem ama çok etkilenmiştim.
Bu olayın sonunda bir kaç ay sonra bir patlama daha oldu ve ben yine ankarada yaşadım bu olayı. ERmenekte bir sürü canımız toprak oldu. aileler yetim kaldı. Üzerinde bir defa daha etkilendim.
Bunlar yetmedi dünyada en yakın hissettiğim insan feci bir kaza geçirdi ve yanında değildim ve yine ankaradayıdm.
Çözüm süreci bitti!
Hdp lilerin mitinginde bir sürü insan öldü.
Askeriyenin önünde merasim sokakta patlama oldu bir sürü insan öldü. TAk üstlendi hdp taziyeye gitti.
Sivil günahsız bir sürü insanı hedef alan bir patlama oldu geçen pazar günü. Sivil insan diyorum tek derdi para kazanmak, ailesine bakmak ve verilen kuş yemi ücretlerle geçinmek olan insanları hedef alan saldırı oldu. pkk üstlenecek muhtemelen.
Nasıl yaşayacağım diye düşünürken bu şehirde her gün binlerce insan ölüyor. Bu insanlardan biri olmak içten bile değil. Alışmaya çalışıyordum ben oysa ki!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?