İngiltere kralı Yurtsuz John (1166 – 1216) Fransızlara kaybedilen toprakları geri alabilmek için ordusunu ve onun için de mali sistemi güçlendirmesi gerektiğini düşünerek vergileri büyük çapta artırdı. Bu yeni düzenlemeyle güçlendirdiği ordusuyla Fransa kralı II. Philip'le yeniden savaşa girdi. 1214 yılında Bouvines savaşını kaybederek yenilmiş ordusuyla İngiltere'ye döndü. Dönüşünde baronların ve diğer soyluların başkaldırısıyla karşılaştı. Başkaldırının nedeni kralın getirdiği ağır vergiler ve diğer yükümlülüklerdi.
1215 yılında İngiliz soyluları, kral Yurtsuz John'a Magna Carta Libertatum'u (Büyük Özgürlük Belgesi) imzalattılar. Bu belgeyle kralın sonsuz görünen yetkileri sınırlanıyor, monarşiden meşruti monarşiye geçilmiş oluyordu. Her ne kadar daha çok soyluların krala karşı haklarını korumayı amaçlasa da birçok siyaset bilimi uzmanı Magna Carta'yı demokrasinin ilk adımı olarak kabul eder.
Magna Carta'nın belki de en önemli maddesi 39. maddesidir: “Özgür kişiler ülke kanunlarına göre yasagirişiiçimde yargılanıp hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden mahrum bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi biçimde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”
Bundan yaklaşık 3500 yıl önce bu topraklarda yaşayan Hititler, hukuk alanında büyük bir devrime imza attılar. O zamana kadar ortadoğuda geçerli olan Babil kralı Hammurabi'ye ait kısas hukukunu tazminat hukukuyla değiştirdiler. Aynı zamanda başkent Hattuşa'da Panku adı verilen bir soylular meclisi kurdular. Bu meclis krala danışmanlık yapıyordu. Panku, Magna Carta'dan yaklaşık 2700 yıl önceki bir tarihte kurulmuştur. Hititlerin getirdiği tazminat hukuku anlayışı 3500 yıldır hukuk yaklaşımının temelini oluşturuyor.
Magna Carta'daki ifadeleri kanunlarımıza, Anayasa'mıza yazmış olsak bile uygulayamıyoruz. Hitit hukuk devriminin temelini oluşturan tazminat hukuku sistemini kabul etmiş olsak da kısas hukukunu kafamızdan çıkarıp atamıyoruz. Bunun nedenlerini ve çözümlerini tartışacağımız yerde belki de hiç uygulamadığımız Anayasa'yı değiştirmeyi tartışıyoruz. İngiltere 800 yıl önce yazılmış ve bugüne gelene kadar yüzlerce, binlerce içtihatla geliştirilmiş gelenek hukukuna dayalı anayasasını değiştirmeyi düşünmüyor ve uyguluyor, ama biz neredeyse yönetmelik gibi düzenleyip aklımıza gelen her şeyi yazdığımız ama hiçbir maddesini doğru dürüst uygulamaya çalışmadığımız anayasayı değiştirmeye uğraşıyoruz.
Ben bütün dünyada Türkler kadar çok sayıda kanunu olan ve kanunlarını Türkler kadar sık değiştiren başka bir toplum görmedim, duymadım. Ona karşın kanunların en az geçerli olduğu ülke Türkiye. Bizde kanunlar sanki uyulmasın ve uygulanmasın yalnızca gözdağı versin diye çıkarılmış gibidir. “Osmanlı'nın yasağı üç gün sürermiş” sözü aşağı yukarı bizim kanunları uygulama tarzımızın özeti gibidir.
Asıl olan anayasayı değiştirmek değil onda yazılanları uygulayabilmektir. Yoksa her iktidara gelen eski Anayasa'yı kötüler ve değiştirmeye girişir.
Günümüze gelmiş 4 kopyası bulunan Magna Carta Libertatum British Library'de sergilenmektedir.
Kaynakhttp://www.mahfiegilmez.com/2012/04/magna-carta-libertatum.html?m=1
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?