reza zarrab

kultabisi
amerika'da, abd'ye karşı dolandırıcılık, uluslararası acil ekonomik güç yasası'nı ihlal (iran'a uygulanan yaptırımları ihlal), bankacılık sistemine karşı dolandırıcılık, kara para aklama suçlamalarıyla tutuklanan iran asıllı türk vatandaşı.
aslında reza zarrab'la ilgili olarak, 17-25 aralık operasyonlarının ardından, her türk vatandaşının kafasında az veya çok, olumlu veya olumsuz belli başlı fikirler var. misal, kimilerine göre reza zarrab rüşvetçi, hırsız, mafyatik ve ne idüğü belirsiz biriyken, kimilerine göre (sayın cumhurbaşkanımız) hayırsever bir işadamı, kimilerine göre (eski içişleri bakanı muammer güler) tutuklanmaması için önüne yatılabilecek biri.
ancak, kendisiyle ilgili kamuoyunun pek bilmediği birçok bilgi olduğunu farkettim. mümkün mertebe tarafsız bir üslupla anlatmaya çalışayım:
reza zarrab'ı birçok insan, ebru gündeş'in kocası, zengin azeri işadamı olarak tanıdı. henüz yirmili yaşlarda, inanılmaz bir servetin sahibi olması ilgi çekiciydi.
aslında reza zarrab'ın hikayesi, iran'ın, nükleer programı başlatmasıyla başladı. iran'ın bağımsız olarak nükleer program başlatmasının ardından, abd ve ab, nükleer programı denetlemek istediler. ahmedinejad buna yanaşmayınca, batılı ülkeler iran'a karşı inanılmaz ağır bir ambargo başlattılar. iran'ın, ayakta kalabilmesi için bu ambargoyu bir biçimde delmesi gerekiyordu. yöntem şuydu. ambargoyu delmek için bir ekip oluşturuldu. ekibin başında babek zencani isimli iranlı karanlık bir işadamı vardı. zencani, çok güvendiği birkaç adamını dünyanın çeşitli ülkelerine yolladı. türkiye'ye gelen adamı ise bizim reza'dan başkası değildi. işlem şu şekilde gerçekleşiyordu. türkiye, petrol ve doğalgazının büyük kısmını iran'dan alıyordu ve türkiye'nin iran'dan alacağı petrol ve doğalgaz, ambargonun dışında tutulmuştu. ancak bu alışveriş dolarla yapılamıyordu. reza, işte tam burada devreye giriyordu. görünürde bir işadamıydı. ilgilendiği alanlardan biri de altın ticaretiydi. türkiye'yle iran arasındaki değiş tokuşta, işadamı kimliğiyle rol alıyordu. türkiye aldığı petrolün karşılığında iran'a güya altın yolluyor, reza da altınları tekrar türkiye'ye (ve diğer bazı ülkelere - dubai vs-) getirip dolar karşılığında satıyordu. aldığı dolarları da gizli ve karmaşık hesaplar aracılığıyla ortağı babek zencani'ye yolluyor, o da iran merkez bankasına veriyordu.
ama ne olduysa, iran'da ahmedinejad'ın gidip hasan ruhani'nin gelmesiyle oldu. yeni cumhurbaşkanı, ülkesindeki nükleer programı, batılıların denetlemesine açmaya karar verdi. denetleme için batıyla pazarlıklara başladı. bizim reza'nın işleri de işte o andan itibaren sarpa sarmaya başladı. muhtemelen abd'nin talimatıyla, cemaat kadroları eliyle reza zarrab'a operasyon yapıldı. ama ülke kamuoyunda beklenmeyen bir durum ortaya çıktı. zira, rezacığımın, ülkedeki bağlantılarının birçoğu, siyasi iktidarı elinde bulunduran siyasetçilere dayanıyordu. rüşvet vermediği kimse kalmamıştı neredeyse. hatta kendisi rüşveti öylesine kurumsallaştırmıştı ki, 'oro..puyla memurun parasını önden vereceksin.' özdeyişinin sahibi olmuştu. peki iran buna neden müsaade ediyordu? bunun iki cevabı var. birincisi, batının uyguladığı ambargonun kaldırılmasını istiyordu. bunun için gerekirse birilerini kurban etmeye artık razıydı. bu kurban da pekala zencani ve zerrab olabilirdi. çünkü -işte burada ikinci cevaba geliyoruz-, iran istihbaratı, zencani ve zerrab'ın, bu petrol, altın, dolar dalaveresini çevirirken, milyarlarca doları iç ettiklerini ve kendilerine ait kişisel gizli hesaplara aktardıklarını farketmişti. ''vaaaayyy! ağaya yamuk haa.' diye düşünmesi normaldi.
abd cemaat kadroları eliyle zerrab'a operasyon yaparken, iran da zencani'yi yargılamaya başlamıştı (iran zencani'yi idama mahkum etti ancak dedikodulara göre, çaldıkları birkaç milyar doları getirirse ölüm cezasını affedecekleri söyleniyor)...
...
gelelim rezacığın abd'de tutuklanmasına.
şimdi mantıken düşününce, reza'nın abd'ye giderken tutuklanacağından habersiz olması akla mantığa aykırı. yani bilmiyor olması imkansız. peki tutuklanacağını bile bile abd'ye niye gitti o zaman? bunun kesin bir cevabı yok ama mantıklı açıklamaları var.
reza değişen konjonktür nedeniyle, sonunun gelmeye başladığını farketmişti. evet 17-25 aralık operasyonlarından, ülkedeki siyasilerin kendilerinin de ayaklarının kayacağını anlamaları nedeniyle yaptıkları karşı müdahaleler sayesinde bir şekilde kurtulmuştu ancak bu şekilde devam edemezdi. çember daralıyordu ve türkiye'deki siyasilerin kendisini ne kadar daha kollayacağı belli değildi. zaten buradakilere güvenmediğini, 17-25 aralık operasyonları sırasında gözaltına alındığında, 'beni hemen içerden çıkarttırmazsanız her şeyi bir bir anlatırım.' diyerek göstermişti. kimbilir, belki de türk siyasiler de kendisinden kurtulmaya çalışıyorlardı. faili meçhul bir cinayete uğramayacağının garantisi yoktu. zira, kendisinin ölümü, kendisine göbekten bağlı türk siyasileri de kurtaracaktı. kendisi konuşamayacağı için, siyasilerin de korkacağı bir şey kalmayacaktı. e, iran'a da dönemezdi. başka bir ülkeye gitse, abd ensesindeydi. ne yapabilirdi, ne yapabilirdi, ne yapabilirdi?...
belki de en iyi çözüm, abd'yle anlaşmasıydı. gidip teslim olur ve onlarla pazarlık yaparsa, nispeten daha az bir zararla kurtulabilirdi (burada cia'in mit'ten gizli biçimde reza'yla pazarlıklar yaptığı ihtimali akla geliyor). ama böyle elini kolunu sallayarak da abd'ye gidemezdi. çünkü bu durumda türkiye'dekiler bülbül gibi ötmek için gittiğini anlayabilir ve daha gitmeden öldürülebilirdi. çaktırmadan gitmeliydi. rezacık da, önce dubai'ye, oradan da abd'ye gitti ve abd adaletinin şefkatli kollarına kendini bıraktı.
bundan sonra neler olacağı tamamen muamma. belki çok derin bilgileri ve çaldığı paraları abd'ye vermesi karşılığında az bir cezayla -hatta sıfır cezayla- kurtulacak. belki de uzun bir süre içerde yatacak. abd de, ondan elde ettiği bilgilerle, türkiye'dekilere şantaj yaparak, hepsini süt dökmüş kediye çevirecek. neler olacağını hepimiz göreceğiz.
türkiye'nin geek iç politikasında, gerekse de dış politikasında keskin dönüşlere hazır olmanızı tavsiye ediyorum. özellikle ak gençliğe söylüyorum. ferasetli cumhurbaşkanımız, ''yok yok böyle olmuyor. biz tekrar sayın abdullah öcalan'la sohbetlere başlayalım. ypg özgürlük mücadelesi yapıyor canım. cemaat o kadar da kaka değilmiş. bayrak da ne oluyormuş canım. türk ne demek, türkiyeli diyoruz bundan sonra...'' demeye başlarsa diye, savunmalarınızı, açıklamalarınızı hazır edin şimdiden. malum, biz gibi cahillerin büyük resmi görebilmesi için, siz gibi aydınların izahatlarına ihtiyaç var.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches