Evet söylenilen havada kalmasın, ayrıntılı olarak yazalım.. Alıntı tabi. Şimdi kim uğraşacak yazmakla..
Rücu Sanatı ile yazdığı bir şiiriyle tanınan Sünbülzade Vehbi’yi rivayete göre dönemin padişahı huzuruna çağırır ve der ki “Bana öyle bir şiir yazacaksın ki şiirin ilk iki satırı seni cellatın eline verecek, son iki satırı ise cellatın elinden azat edecek. Bunu başarırsan mükafatlandırılacaksın, başaramazsan öleceksin”
Sünbülzâde Vehbi, padişahın huzurundan ayrılır. Rücu sanatının en üst zirveye oturduğu bir şiir yazar. Şiirini bitiren Vehbi Efendi varır padişahın huzuruna çıkar. Padişah kütüğü meydana koydurur. Cellatın eline keskin bir satır verdirir. Vehbi Efendi’yi celladın yanına yollar. Vehbi Efendi’ye: Oku bakalım şiirini, der. Vehbi Efendi kendinden emin bir şekilde başlar şiirinin birinci dörtlüğünü okumaya: Bezm-i hamam edelim / Sürtüştürem sana ben, deyince Padişah: Bak bu münasebetsize diye kızarak celladına: Vur bunun kellesini, der. Cellat Vehbi Efendi’nin boynunu kütüğe yatırır. Tam keskin satırı vurma anında Vehbi Efendi şiirini: Kese ile sabunu / Rahat etsin cism-i can, diye tamamlar. Padişah: Azat et, diye ünler. Şiirin diğer kıtalarında da bu olay devam eder. En sonunda Vehbi Efendi yüzünün akıyla bu imtihandan çıkıp ödüller alır.
Bu şiir okunurken halkı düşünmekten daha çok gülmeye sevk eder. Bu yüzden de halk arasında çok yaygındır. Divan edebiyatından uzak, halk edebiyatına yakın olan halk bu şiir sayesinde Sünbülzâde Vehbi ile tanışır. Tıpkı Nasrettin Hoca ile tanışması gibi. Halk Sünbülzâde Vehbi’yi kendi içinden biri sayar. Onu Rücu Sanatı’nın dile geldiği şiir ile yaşatır.
Bu şiir kitaplarda yer almaz. Ancak birileri internet sitelerine yalan yanlış olarak geçmişler.
Sait Küçük, Araştırmacı Yazar ve Halk Ozanı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?