içimi dağlayan kazalardan biri. Sol taraftan bodoslama girmiş. Allah rahmet eylesin zor gerçekten zor.
24 ağustos 2017 ankara otobüs kazası
Allah sabırlar versin. Her yere tren döşemek şart arkadaş. Şu tekerleği icat edenin...
öğrencilik döneminde yaşamışlığım var bu durumu. biz ölmemiştik ama yaşadım.
üniversite döneminde mecburen çalışmak zorundaydım. Türkiyede askerliğini yapmamış insana eskiden kız vermezlerdi şimdi iş vermiyorlar. Sebebi kıdem tazminatından tutun da, daimi bir işçiliğe kadar gider.
Çok zor zamanlar geçirmişliğim var o dönemler. Kira var, harç var (2.öğretim), sevgili masrafı var, sigara var, varda var...
Baktım okula devam edebileceğim, ayrıca çalışabileceğim bir iş var mı diye, sonra gidip nilüfer turizmde host olarak başladım. Bi izmire gidiyorum bi ankaraya. İzmir 55 tl ankara 33 tl idi o zamanlar.
Bi gün esenlerde 23:59 izmir aracını hazırlıyorum. Otobüsün kalkmasına 10 dk falan var. Bi host geldi, ben izmire gideyim sen ankaraya git dedi. İzmir 55 tl olmaz dedim. Sonra tam sebebini hatırlamıyorum ama ciddi bi mazeret sundu ve bende kabul ettim. Yokluk zamanı 22 tl den değerli bir mazeret.
Hemen değiştik ankara aracına geçtim. Oda aynı saatte kalkacak. Otobüs hareket etti. Otobüste tek bir koltuk boş oda tekli koltuk. Tekli koltuk ve tv ler ilk o zamanlar çıkmıştı. Belki de ikinci veya üçüncü araçtır benim bindiğim. Yolda giderken kafamda kuruyorum. Şu ismail'in yerinden sonra vurur kafayı bi saat o boş koltukta uyurum. Bu düşünce kafamda geçer geçmez ablanın teki geldi ben buraya geçmek istiyorum dedi. Abla tv bozuk dedim olsun dedi, koltuk tam yatmıyor dedim olsun dedi ve geçti.
Saat 5:45 civarı (bu arada, aracın modelini, plakasını, kadının yüzünü, o an yaşadıklarımın hepsini hatırlıyorum) yolda gidiyoruz. Host koltuğu yiyorsa o emniyet kemerini takma. Emniyet kemerini takıyorum ve az az kestiriyorum ama uyku değil. Bi gözüm açık.
üç şeritli yolun orta şeridinde ilerliyoruz. İleride tır kaza yapmış ve yolun ortasında duruyor. tır'ı görünce gözüm fal taşı gibi açıldı. yaklaştık,yaklaştık 200-250mt kala bildiğin tıra gireceğiz. Hemen kaptana baktım adam uyuyor ama uyku değil yolu görüyor eminim ama odaklanmayı kaybetmiş durumdaydı. Bu arada o şoför o zaman ki en genç şofördü. Adam 31 yaşında hataylıydı.
Birden sağ şeride doğru yöneldi sağdan geçeyim diye ama sağdan bir otobüs hızla geçince mecbur sol şeride kaldı. Direksiyonu kırıp sol şeride girmeye çalışırken otobüs tam dönmedi. YA sol taraf bariyere girecekti yada sağ taraf tıra. Tabi ki her şöför gibi önce sola kırdı bariyere girmek yerine tekrar sağa kırdı ve tıra girdik. Allahtan hızını düşütmüştü. Sağ tarafta oturuyorum. Tır'a girmemiz ile kapının camının tamamı üstüme patladı. sağ ayna arkaya uçtu. Ön camın sağ tarafı üstüme patladı. Bu camlar buzlu cam tam patlamıyor ama tek saçma kurşun gibi her yere dağılıyor. Refleks mi şans mı adı her neyse ayaklarımı karnıma kadar kaldırmış. Ön dolap bildiğin koltuğun yarısına ve kıçıma kadar gelmişti. Ayaklarımı kaldırmasam bu gün bir engelli vatandaştım.
O panik anında dolabın üzerine basım nasıl çıktım tam net değil. İçerdeki mahşeri panik ve bağrışma gözümün önünden gitmiyor. Sadece mikrofonu alıp hepimiz yaşıyoruz sakin olun dediğimi hatırlıyorum. Yüzümde ve kafamda hiç kesik yoktu. Sadece patlayan camdan gelen parçalar batmıştı. Şoförde de hiç bir şey yoktu. Hatta 5 yıldızda yatan şoför daha da çok zarar görmüştü o sarsıntıdan.
Yarım saat sonra başka bir otobüs ile anakra'ya geldik. Gelir gelmez aşti'nin içerisinde bi sağlık ocağı vardı şimdi var mı bilmiyorum, oraya gittim. Kadın bi baktı bunu nasıl yaparız bilmiyorum dedi. Sonra bi elektrikli süpürge buldular bi yerden, saçların içerisinde ne kadar cam parçası varsa hepsini çektiler. Kalanlar için araç yıkama istasyonuna gittim. orada su basıncını kısıp kafamı baya bi yıkattım sonra hastaneye gittim. AYnı gün istanbula dön dediler ama otobüse binemezdim. Ertesi gün otobüse bindim ama en arakaya. Hız yaptığında panik yapmaya başlıyordum. İstanbulda indim ben bu işi yapmayacağım deyip ayrıldım ofisten. O zamanlar hoca dedikleri kıymetli bir abi vardı rafet bey diye. Öğrencilere öncelik tanırdı, kolay yer yazardı kimseyi kırmazdı iyi bir adamdı gerçekten.
Eve gitmek için üsküdarda 15 numaraya bindim ki bilen bilir beykoz otobüsleri nasıl bir seyir izler. Bi o kaza kadar o otübüste korktum.
Toparlamak gerekirse bu bir kaza. Bu kaza da öncelik suç şoförün. Çünkü dinlenmesi gerek, odaklanması gerek yapılan hata işi iyi yapmadığı anlamına gelir. Sonra otobüs firmalarının kurumsallaşmaması. Önüne geleni host, önüne geleni şoför yapmalarından kaynaklı.
Bir şoför'ün günlük araç saati 9 saat olmamalı. Bütün bunların dışında bu devirde hala otobüs olmamalı. Döşeyin her yere rayaları bu kazalar minimum düzeye insin.
Kendim yaşamış gibi hissettim bir daha. Bu arada pamukkale de nilüfer turizm de iyi firmalardır. Ancak dönem dönem denetim,tembellik,önemsememek gibi davranışlar sergiliyorlar bu durum da insanların hayatlarına mal oluyor.
üniversite döneminde mecburen çalışmak zorundaydım. Türkiyede askerliğini yapmamış insana eskiden kız vermezlerdi şimdi iş vermiyorlar. Sebebi kıdem tazminatından tutun da, daimi bir işçiliğe kadar gider.
Çok zor zamanlar geçirmişliğim var o dönemler. Kira var, harç var (2.öğretim), sevgili masrafı var, sigara var, varda var...
Baktım okula devam edebileceğim, ayrıca çalışabileceğim bir iş var mı diye, sonra gidip nilüfer turizmde host olarak başladım. Bi izmire gidiyorum bi ankaraya. İzmir 55 tl ankara 33 tl idi o zamanlar.
Bi gün esenlerde 23:59 izmir aracını hazırlıyorum. Otobüsün kalkmasına 10 dk falan var. Bi host geldi, ben izmire gideyim sen ankaraya git dedi. İzmir 55 tl olmaz dedim. Sonra tam sebebini hatırlamıyorum ama ciddi bi mazeret sundu ve bende kabul ettim. Yokluk zamanı 22 tl den değerli bir mazeret.
Hemen değiştik ankara aracına geçtim. Oda aynı saatte kalkacak. Otobüs hareket etti. Otobüste tek bir koltuk boş oda tekli koltuk. Tekli koltuk ve tv ler ilk o zamanlar çıkmıştı. Belki de ikinci veya üçüncü araçtır benim bindiğim. Yolda giderken kafamda kuruyorum. Şu ismail'in yerinden sonra vurur kafayı bi saat o boş koltukta uyurum. Bu düşünce kafamda geçer geçmez ablanın teki geldi ben buraya geçmek istiyorum dedi. Abla tv bozuk dedim olsun dedi, koltuk tam yatmıyor dedim olsun dedi ve geçti.
Saat 5:45 civarı (bu arada, aracın modelini, plakasını, kadının yüzünü, o an yaşadıklarımın hepsini hatırlıyorum) yolda gidiyoruz. Host koltuğu yiyorsa o emniyet kemerini takma. Emniyet kemerini takıyorum ve az az kestiriyorum ama uyku değil. Bi gözüm açık.
üç şeritli yolun orta şeridinde ilerliyoruz. İleride tır kaza yapmış ve yolun ortasında duruyor. tır'ı görünce gözüm fal taşı gibi açıldı. yaklaştık,yaklaştık 200-250mt kala bildiğin tıra gireceğiz. Hemen kaptana baktım adam uyuyor ama uyku değil yolu görüyor eminim ama odaklanmayı kaybetmiş durumdaydı. Bu arada o şoför o zaman ki en genç şofördü. Adam 31 yaşında hataylıydı.
Birden sağ şeride doğru yöneldi sağdan geçeyim diye ama sağdan bir otobüs hızla geçince mecbur sol şeride kaldı. Direksiyonu kırıp sol şeride girmeye çalışırken otobüs tam dönmedi. YA sol taraf bariyere girecekti yada sağ taraf tıra. Tabi ki her şöför gibi önce sola kırdı bariyere girmek yerine tekrar sağa kırdı ve tıra girdik. Allahtan hızını düşütmüştü. Sağ tarafta oturuyorum. Tır'a girmemiz ile kapının camının tamamı üstüme patladı. sağ ayna arkaya uçtu. Ön camın sağ tarafı üstüme patladı. Bu camlar buzlu cam tam patlamıyor ama tek saçma kurşun gibi her yere dağılıyor. Refleks mi şans mı adı her neyse ayaklarımı karnıma kadar kaldırmış. Ön dolap bildiğin koltuğun yarısına ve kıçıma kadar gelmişti. Ayaklarımı kaldırmasam bu gün bir engelli vatandaştım.
O panik anında dolabın üzerine basım nasıl çıktım tam net değil. İçerdeki mahşeri panik ve bağrışma gözümün önünden gitmiyor. Sadece mikrofonu alıp hepimiz yaşıyoruz sakin olun dediğimi hatırlıyorum. Yüzümde ve kafamda hiç kesik yoktu. Sadece patlayan camdan gelen parçalar batmıştı. Şoförde de hiç bir şey yoktu. Hatta 5 yıldızda yatan şoför daha da çok zarar görmüştü o sarsıntıdan.
Yarım saat sonra başka bir otobüs ile anakra'ya geldik. Gelir gelmez aşti'nin içerisinde bi sağlık ocağı vardı şimdi var mı bilmiyorum, oraya gittim. Kadın bi baktı bunu nasıl yaparız bilmiyorum dedi. Sonra bi elektrikli süpürge buldular bi yerden, saçların içerisinde ne kadar cam parçası varsa hepsini çektiler. Kalanlar için araç yıkama istasyonuna gittim. orada su basıncını kısıp kafamı baya bi yıkattım sonra hastaneye gittim. AYnı gün istanbula dön dediler ama otobüse binemezdim. Ertesi gün otobüse bindim ama en arakaya. Hız yaptığında panik yapmaya başlıyordum. İstanbulda indim ben bu işi yapmayacağım deyip ayrıldım ofisten. O zamanlar hoca dedikleri kıymetli bir abi vardı rafet bey diye. Öğrencilere öncelik tanırdı, kolay yer yazardı kimseyi kırmazdı iyi bir adamdı gerçekten.
Eve gitmek için üsküdarda 15 numaraya bindim ki bilen bilir beykoz otobüsleri nasıl bir seyir izler. Bi o kaza kadar o otübüste korktum.
Toparlamak gerekirse bu bir kaza. Bu kaza da öncelik suç şoförün. Çünkü dinlenmesi gerek, odaklanması gerek yapılan hata işi iyi yapmadığı anlamına gelir. Sonra otobüs firmalarının kurumsallaşmaması. Önüne geleni host, önüne geleni şoför yapmalarından kaynaklı.
Bir şoför'ün günlük araç saati 9 saat olmamalı. Bütün bunların dışında bu devirde hala otobüs olmamalı. Döşeyin her yere rayaları bu kazalar minimum düzeye insin.
Kendim yaşamış gibi hissettim bir daha. Bu arada pamukkale de nilüfer turizm de iyi firmalardır. Ancak dönem dönem denetim,tembellik,önemsememek gibi davranışlar sergiliyorlar bu durum da insanların hayatlarına mal oluyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?