Dünya üzerinde aklımda kalan dost olarak tek ülkedir. Azerbaycandan ve diğer türk karındaşlarımızdan bile daha yakındırlar bize. Hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum. Kalanlara ise can sağlığı ve huzur. Acıları acımdır, acımızdır.
27 mart 2016 pakistan canlı bomba saldırısı
güzel başlayan bir entry herhalde ancak bu kadar komik hale getirilebilirdi.
pakistan ve afganistan müslümanlarının, tarihsel olarak türkleri çok sevip saygı duydukları, kurtuluş savaşı sırasında ellerinden gelen her türlü yardımı yaptıkları, az buçuk tarih okumuş herkesin malumudur. yine, az buçuk tarih okumuş (misal ortaokul düzeyinde) herkes, afganların ve pakistanlıların arap olmadıklarını bilir.
o bölgede yaşayan insanların içinde urdular vardır, paklar vardır, peştunlar vardır, tacikler vardır... olmayanlar kimlerdir biliyor musunuz, araplar.
eğer üniversite okuyan biri bunu bilmiyorsa üzücüdür. ama daha da üzücü olan, eğer bunu biliyorsa, biliyor olmasına rağmen, 'kurtuluş savaşında pakistan müslümanları bize yardım etti. ama siz onlar arap diye aşağılıyorsunuz.' diye açıkça yalan bilgi vermesidir.
kurtuluş savaşı sırasında, arapların kitleler halinde türklere karşı savaştığı söylenemez. zira ordunun içinde arap asıllılar da vardı ancak, o dönemdeki arap aşiretlerinin kurumsal anlamda büyük oranda, türklerin karşısında olduğu sır değildir.
hele 1. dünya savaşında, kitleler halinde ihanete uğradığımızı ilkokul çocukları bile bilir. eğer bilmiyorsanız, yemen üzerine yazılmış türkülerin neler anlattığını incelemenizi öneririm.
daha da acısı ne biliyor musunuz. gerek 1. dünya savaşı sırasında, gerekse de kurtuluş savaşı sırasında, türkiye'deki arap sevicilerin sıklıkla dillendirdikleri ve şikayet ettikleri hilafet henüz kaldırılmamıştı. yani, osmanlı ordularına karşı savaşan arap kabileleri açık bir biçimde, halifenin ordularına karşı savaşıyorlardı. hani, 'atatürk halifeliği kaldırdı ve islam dünyasının liderliğini elinin tersiyle itti.' diye hayıflananlar ve beddua edenler var ya, işte onların bahsettiği islam dünyasının bir kısmı yemen'de, trablus'ta, bağdat'ta vs. halifenin askerlerinin karınlarını deşip, içinde yüzük, altın falan arıyorlardı.
pakistan ve afganistan müslümanlarının, tarihsel olarak türkleri çok sevip saygı duydukları, kurtuluş savaşı sırasında ellerinden gelen her türlü yardımı yaptıkları, az buçuk tarih okumuş herkesin malumudur. yine, az buçuk tarih okumuş (misal ortaokul düzeyinde) herkes, afganların ve pakistanlıların arap olmadıklarını bilir.
o bölgede yaşayan insanların içinde urdular vardır, paklar vardır, peştunlar vardır, tacikler vardır... olmayanlar kimlerdir biliyor musunuz, araplar.
eğer üniversite okuyan biri bunu bilmiyorsa üzücüdür. ama daha da üzücü olan, eğer bunu biliyorsa, biliyor olmasına rağmen, 'kurtuluş savaşında pakistan müslümanları bize yardım etti. ama siz onlar arap diye aşağılıyorsunuz.' diye açıkça yalan bilgi vermesidir.
kurtuluş savaşı sırasında, arapların kitleler halinde türklere karşı savaştığı söylenemez. zira ordunun içinde arap asıllılar da vardı ancak, o dönemdeki arap aşiretlerinin kurumsal anlamda büyük oranda, türklerin karşısında olduğu sır değildir.
hele 1. dünya savaşında, kitleler halinde ihanete uğradığımızı ilkokul çocukları bile bilir. eğer bilmiyorsanız, yemen üzerine yazılmış türkülerin neler anlattığını incelemenizi öneririm.
daha da acısı ne biliyor musunuz. gerek 1. dünya savaşı sırasında, gerekse de kurtuluş savaşı sırasında, türkiye'deki arap sevicilerin sıklıkla dillendirdikleri ve şikayet ettikleri hilafet henüz kaldırılmamıştı. yani, osmanlı ordularına karşı savaşan arap kabileleri açık bir biçimde, halifenin ordularına karşı savaşıyorlardı. hani, 'atatürk halifeliği kaldırdı ve islam dünyasının liderliğini elinin tersiyle itti.' diye hayıflananlar ve beddua edenler var ya, işte onların bahsettiği islam dünyasının bir kısmı yemen'de, trablus'ta, bağdat'ta vs. halifenin askerlerinin karınlarını deşip, içinde yüzük, altın falan arıyorlardı.
Muhammed İkbal Kurtuluş savaşı için şunları yazmıştır.
''Anadolu'da Milli Mücadele yıllarıdır. Osmanlı zor durumdadır. Müslüman ülkeler “Osmanlı'ya nasıl yardımcı olabiliriz” sorusuna içinde bulundukları o zor şartlara rağmen cevap aramaktadırlar. Bu amaçla Pakistan’ın Lahor kentinde, binlerce kişinin katıldığı Osmanlı konulu bir toplantı yapılır. Toplantıda Pakistan’nın kurucusu Muhammed İkbal şunları söyler: “Bu dünyadan göçmüştüm. Melekler beni rahmet ayetinin sahibi Hz. Peygamber’in huzuruna çıkardı. Hz. Peygamber buyurdu: ‘Ey Hicaz bahçesinin bülbülü, senin her goncan senin terennümünün ateşi ile ısındı; senin gönlün aşk şarabıyla coşkundur. Senin coşkunluğun Allah’a secde ve niyazda bulunmaktır. Dünyanın alçaklığından göklere doğru uçtuğun zaman melekler sana yüksekliğin sırrını öğretti. Cihan bahçesinden çıkıp bana bir koku gibi yaklaştın; söyle, bana ne gibi bir hediye getirdin.’ Ben de, ‘Ya Muhammed (sas) varlık aleminde binlerce gül, lale var; ama renk de koku da vefasızdır. Yalnız bir şey getirdim: bir şişe kan ki eşi yoktur cennette bile. Bu senin ümmetinin namusu, vicdanıdır. Bu, şehid Mehmetçiğin kanıdır’ dedim.”
Bir başka sevgi örneğini tarihçi Azmi Özcan, yazısında şöyle aktarıyor: “Balkan savaşlarında oluk oluk Osmanlı kanı aktığı zamanlarda Pakistan’da Osmanlı için yardım sandıkları açılmış; herkes ellerinde ne varsa buraya yetiştirme gayretine girmiş. Genç kızlar çeyizliklerini, öğrenciler harçlıklarını, velhasıl herkes ne imkanları varsa onu ‘tek Osmanlı yaşasın' diyerek Osmanlı'ya vermiş. O topraklar o zamanlar İngiliz hakimiyetinde. Gelişmeleri takip eden bir İngiliz görevlinin kaleminden rapor edilen şu ifadeler kelimelerin kiyafetsiz kaldığı bir vakayı şöyle kaydediyor: Herkes elindeki her şeyi Osmanlı’ya yardım için getirip bırakıyordu. Bir ara kalabalık telaşlandı; bir hareketlilik görüldü. Kucağında bebek bulunan fakir bir kadın can havliyle sağa sola koşuşturuyor, ‘Yok mudur bir hayırsever, Allah rızası için bu çocuğumu satın alsın, bedelini Osmanlı’ya göndereyim’ diyordu. Herkes şaşkın; herkes perişandı. Yürekler parçalanmıştı sanki. Hemderd olmanın bu derecesi mümkün müydü? Neyse ki bir hayır sahibi kadın adına istediği meblağı yardım sandığına verdi; çocuğu da annesine bıraktı.” (Hindistan Arşivi, H. Pol, Ekim 1913) (alıntı)
--- (gbkz: spoiler) ---
kurtuluş savaşında bileziklerine varıncaya kadar elerindeki her şeyi ülkemize gönderen kardeş ülke. çok da uzağa gitmeye gerek yok, daha yakınlarda rusya bize ambargo koyduğunda, ''sebzeleri bize getirin biz alırız'' diyerek kardeşliklerinin bu dünyalık değil ahiretlik olduğunu bir kez daha gösterdiler.
(bkz: din kardeşliği).
ha, onlar bize destek oldu ama onlar arap, onlar öcü, bizler de onlara destek olursak için arap seviciler oluyoruz değil mi? (u:çünkü faşist olmak böyle konuşmayı gerektirir :D )
--- (gbkz: spoiler) ---
''Anadolu'da Milli Mücadele yıllarıdır. Osmanlı zor durumdadır. Müslüman ülkeler “Osmanlı'ya nasıl yardımcı olabiliriz” sorusuna içinde bulundukları o zor şartlara rağmen cevap aramaktadırlar. Bu amaçla Pakistan’ın Lahor kentinde, binlerce kişinin katıldığı Osmanlı konulu bir toplantı yapılır. Toplantıda Pakistan’nın kurucusu Muhammed İkbal şunları söyler: “Bu dünyadan göçmüştüm. Melekler beni rahmet ayetinin sahibi Hz. Peygamber’in huzuruna çıkardı. Hz. Peygamber buyurdu: ‘Ey Hicaz bahçesinin bülbülü, senin her goncan senin terennümünün ateşi ile ısındı; senin gönlün aşk şarabıyla coşkundur. Senin coşkunluğun Allah’a secde ve niyazda bulunmaktır. Dünyanın alçaklığından göklere doğru uçtuğun zaman melekler sana yüksekliğin sırrını öğretti. Cihan bahçesinden çıkıp bana bir koku gibi yaklaştın; söyle, bana ne gibi bir hediye getirdin.’ Ben de, ‘Ya Muhammed (sas) varlık aleminde binlerce gül, lale var; ama renk de koku da vefasızdır. Yalnız bir şey getirdim: bir şişe kan ki eşi yoktur cennette bile. Bu senin ümmetinin namusu, vicdanıdır. Bu, şehid Mehmetçiğin kanıdır’ dedim.”
Bir başka sevgi örneğini tarihçi Azmi Özcan, yazısında şöyle aktarıyor: “Balkan savaşlarında oluk oluk Osmanlı kanı aktığı zamanlarda Pakistan’da Osmanlı için yardım sandıkları açılmış; herkes ellerinde ne varsa buraya yetiştirme gayretine girmiş. Genç kızlar çeyizliklerini, öğrenciler harçlıklarını, velhasıl herkes ne imkanları varsa onu ‘tek Osmanlı yaşasın' diyerek Osmanlı'ya vermiş. O topraklar o zamanlar İngiliz hakimiyetinde. Gelişmeleri takip eden bir İngiliz görevlinin kaleminden rapor edilen şu ifadeler kelimelerin kiyafetsiz kaldığı bir vakayı şöyle kaydediyor: Herkes elindeki her şeyi Osmanlı’ya yardım için getirip bırakıyordu. Bir ara kalabalık telaşlandı; bir hareketlilik görüldü. Kucağında bebek bulunan fakir bir kadın can havliyle sağa sola koşuşturuyor, ‘Yok mudur bir hayırsever, Allah rızası için bu çocuğumu satın alsın, bedelini Osmanlı’ya göndereyim’ diyordu. Herkes şaşkın; herkes perişandı. Yürekler parçalanmıştı sanki. Hemderd olmanın bu derecesi mümkün müydü? Neyse ki bir hayır sahibi kadın adına istediği meblağı yardım sandığına verdi; çocuğu da annesine bıraktı.” (Hindistan Arşivi, H. Pol, Ekim 1913) (alıntı)
--- (gbkz: spoiler) ---
kurtuluş savaşında bileziklerine varıncaya kadar elerindeki her şeyi ülkemize gönderen kardeş ülke. çok da uzağa gitmeye gerek yok, daha yakınlarda rusya bize ambargo koyduğunda, ''sebzeleri bize getirin biz alırız'' diyerek kardeşliklerinin bu dünyalık değil ahiretlik olduğunu bir kez daha gösterdiler.
(bkz: din kardeşliği).
ha, onlar bize destek oldu ama onlar arap, onlar öcü, bizler de onlara destek olursak için arap seviciler oluyoruz değil mi? (u:çünkü faşist olmak böyle konuşmayı gerektirir :D )
--- (gbkz: spoiler) ---
Facebook'ta konum belirtmediğim için telefona gelen bildirimle heycanlandım baya bi. Yine Ankara da patlama mı olmuş diye. Sonra hemen internete girip yazdım patlama falan ama bişe çıkmadı. Pakistan da patlama olmuş 53 ölü 110 yaralı varmış. Allah rahmet eylesin ölenlere. Allah belasını versin şu terörün. Facebook beni pakistanda olabilirim diye güvende misin diye merak etmiş sanırım.
haber için [http://www.haber7.com/dunya/haber/1866063-lunaparkta-buyuk-patlama-cok-sayida-olu-var tık tık]
haber için [http://www.haber7.com/dunya/haber/1866063-lunaparkta-buyuk-patlama-cok-sayida-olu-var tık tık]
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?