chp milletvekilleri twitter'da, yenikapı mitingi'nin görüntülerini paylaşıyorlar ..
peki neden bu görüntüleri paylaşıyorlar .. '' maltepe mitingi '' diyerek algı operasyonu yapmak için .. ne diyorlar bir de: '' bu daha başlangıç .. ''
bunların zaten işleri dümen, hayatları da sahtedir .. gezi olaylarında da aynısını yapıyorlardı; geçmişte çekilmiş fotoğrafları alıp, yeni diye millete yutturuyorlardı ..
almanya da yapılan adalet yürüyüşüne ise, elinde türk bayrağı taşıyan birini almamışlar .. chp, pkk ile elele verdiği için böyle bir tasarrufta bulundular herhalde ..
not: yenikapı mitingi görüntüleri olduğu anlaşılınca, chp milletvekilleri tweet lerini silmiş .. :)
edit:
kaynak: http://www.haber10.com/chp/chp_li_vekiller_rezil_oldu-711227
edit 2:
kaynak 2: https://twitter.com/ensonhaber/status/884025266808532992
9 temmuz 2017 istanbul maltepe adalet mitingi
sonunda bitmiştir çok şükür. şahsi olarak geziden daha büyük bir baş kaldırış olarak algılıyorum. siyasetin siyasete baş kaldırısıdır. İyi veya kötü. seçilmişler seçilmişler ile anlaşamamış ve bir siyasi lider tepki olarak ankaradan istanbula yürümüştür.
tarihi bir olaydır.
kemal kılıçdaroğlu konuşmasında;
Acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrılarımız var"
Bu anlayışla bir araya gelen milyonlar olarak, Türkiye'nin özellikle son bir yılda içine sokulduğu duruma dair tespitleri ve acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrıları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir; 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kararlı, onuru duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi, ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın, halkın 15 Temmuz'u diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması, iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2 bin 301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
İki; iktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz'da OHAL ilan edilmiş ve TBMM'nin yetkileri gasbedilmiştir. Biz buna sarayın 15 Temmuz'u diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları, yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni, evrensel ilkeler uygulanarak yeniden tesis edilmelidir.
Üç; yargıyı siyasetin emrine vermek, demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı mutlaka sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. Kollektif suç gibi, insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
Dört; OHAL uygulamalarıyla, mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta sivil ölüme terk edilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir.
Beş; 20 Temmuz sivil darbesinden sonra 15 Temmuz darbe girişimiyle ve onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan ama sırf hükümete muhalif göründüğü için bütün haklarından yoksun bırakılan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri, görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesi'nin içtihatları dikkate alınarak tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.
Altı; 150'nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
Yedi; OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılmadığı bir ortamda ve üstelik devletin bütün imkanları seferber edilerek gerçekleştirilen anayasa değişikliği gayri meşrudur, toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu'nun yasa dışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir mühürsüz seçimdir. Türkiye gayri meşru bir anayasayla yönetilemez, yönetilmemelidir.
Sekiz; demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan insan haklarına dayalı, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat, kamuda göreve başlama ve görevde yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden öğreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.
Dokuz; sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara, eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerinden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanına uygulanmalıdır.
On; son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısır döngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil, uluslararası ilişkilere de hakim olmalıdır. Türkiye, coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir. Hukuka ve anayasaya saygı adaleti sağlamanın ilk koşuludur. Hukuk güvenliğinin olmadığı ve adaletin gerçekleşmediği bir toplumda kamu düzeni ve toplumsal barış sağlanamaz. Adaletsiz toplum ise insan haysiyetinin zedelendiği bir toplumdur. Bu adalet çağrısı, adaletin insan haysiyetine saygının ve toplumsal barışın temeli olduğu inancıyla hazırlanmıştır."
tarihi bir olaydır.
kemal kılıçdaroğlu konuşmasında;
Acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrılarımız var"
Bu anlayışla bir araya gelen milyonlar olarak, Türkiye'nin özellikle son bir yılda içine sokulduğu duruma dair tespitleri ve acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrıları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir; 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kararlı, onuru duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi, ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın, halkın 15 Temmuz'u diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması, iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2 bin 301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
İki; iktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz'da OHAL ilan edilmiş ve TBMM'nin yetkileri gasbedilmiştir. Biz buna sarayın 15 Temmuz'u diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları, yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni, evrensel ilkeler uygulanarak yeniden tesis edilmelidir.
Üç; yargıyı siyasetin emrine vermek, demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı mutlaka sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. Kollektif suç gibi, insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
Dört; OHAL uygulamalarıyla, mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta sivil ölüme terk edilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir.
Beş; 20 Temmuz sivil darbesinden sonra 15 Temmuz darbe girişimiyle ve onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan ama sırf hükümete muhalif göründüğü için bütün haklarından yoksun bırakılan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri, görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesi'nin içtihatları dikkate alınarak tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.
Altı; 150'nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
Yedi; OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılmadığı bir ortamda ve üstelik devletin bütün imkanları seferber edilerek gerçekleştirilen anayasa değişikliği gayri meşrudur, toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu'nun yasa dışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir mühürsüz seçimdir. Türkiye gayri meşru bir anayasayla yönetilemez, yönetilmemelidir.
Sekiz; demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan insan haklarına dayalı, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat, kamuda göreve başlama ve görevde yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden öğreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.
Dokuz; sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara, eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerinden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanına uygulanmalıdır.
On; son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısır döngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil, uluslararası ilişkilere de hakim olmalıdır. Türkiye, coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir. Hukuka ve anayasaya saygı adaleti sağlamanın ilk koşuludur. Hukuk güvenliğinin olmadığı ve adaletin gerçekleşmediği bir toplumda kamu düzeni ve toplumsal barış sağlanamaz. Adaletsiz toplum ise insan haysiyetinin zedelendiği bir toplumdur. Bu adalet çağrısı, adaletin insan haysiyetine saygının ve toplumsal barışın temeli olduğu inancıyla hazırlanmıştır."
Yürüyüş güzergahında, E-5 kenarındaki boş pet şişeler ve yürüyüşün bir kısmında kemal alemdaroğlu'nun görünmesiyle benim için kesinlikle 'adalet' mitingi değildir. Ama isteyen istediğini yapsın tabi.
Sayının ne önemi var diyordum mizahi önemi varmış.
Adalet mitingine 175 bin kişi geldiğini öğrenen chpden açıklama yeniden sayım yapılması için aym'ye başvuracağız..
Adalet mitingine 175 bin kişi geldiğini öğrenen chpden açıklama yeniden sayım yapılması için aym'ye başvuracağız..
memlekette ileri demokrasi olduğu için haliyle yadırganıyor bu tip olaylar. adaletin krali var lan memlekette. medya desen tam bagimsiz. her sey güllük gülistanlık. yapmayin böyle seyler. basligi acan arkadasi da kınıyorum. neden gundeme getiriyorsunuz böyle.çok yanlış tabi. ver mehteri gitsin.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?