aile ve sosyal politikalar bakanı

aile ve sosyal politikalar bakanlığından sorumlu bakan. Hali hazırda semra ramazanoğludur. http://www.aktifmedya.com/images/haberler/2015_11/emine_erdoganin_yakin_arkadasi_bakan_oldu.jpg

(gbkz:Karaman'da 45 erkek öğrenciye tecavüz) ile ilgili olarak tam anlamıyla fikir kusmuş olan (gbkz:kadın).

Tipik akpli bakan.

bakanı karalamak ne kadar kolay .. ona laf söyleyen kılıçdaroğlu'na ise bir söz söylememek ne kadar konforlu ..

işinize gelince duyar kasın, işinize gelmeyince kulağınızın üstüne yatın ..
--
gökhan kahraman:

'' Ensar vakfında 6 ay gönüllü çalışan bir it oğlu it, 10 çocuğu taciz ediyor. Olay ortaya çıkar çıkmaz Bu it oğlu it meslekten atılıyor, 600 yılla yargılanıyor, Ensar vakfı, Başbakanlık ve Aile bakanı davaya müdahil olmuş, yani davacı olmuş, mağdurun yanında demek.
Aile bakanının :
\" Bir kurumda böyle bir olayın bir kere yaşanmış olması o kurumu kapatmak için gerekçe olamaz. Öte taraftan failin en ağır cezayı alması için sıfır toleransla hukuki takibimizi yapıyoruz.\" açıklamasını \"Bir kereden bir şey olmaz\" dedi. Diye servis etti it alçak namussuz it oğlu itler...
Ve hergün Ensar vakfı üzerinden Dindarlara, Hükümete ve Erdoğana saldırıyorlar. Bakın bakın işte Müslümanlar böyle demek istiyorlar...
Bir kurumda bir Alçak; taciz yada tecavüze karıştı diye bütün Kurumu, bütün öğretmenleri, bütün çalışanları mı suçlayacaksınız? Kurumu komple kapatalımmı diyeceksiniz? ''

Birilerinin önüne yatan bakandır.

gökhan kahraman denen köpoğlusuna sorulması gereken tek bir soru var: ''bir erkek kardeşin var. ensar vakfının yurdunu güvenli bulduğun için erkek kardeşini oraya yerleştiriyorsun. gözün arkada değil. zira vakfın yöneticileri dinine diyanetine sadık insanlar. kardeşine, kendi evlatları gibi sahip çıkacaklarından eminsin. kardeşin bir yıl boyunca ensar vakfının yurdunda kalıyor. neden sonra kardeşinde bazı farklılıklar seziyorsun. soruyorsun anlatmıyor. ama var bir şeyler. en sonunda psikiyatra götürüyorsun. psikiyatr, kardeşinle konuşuyor ve gelip sana olanları bir bir anlatıyor. meğer, kendi evin kadar güvenerek teslim ettiğin yurtta, öğretmenlerden biri kardeşinle fiili livata yoluyla ilişkiye girmiş. geceleyin odasına çağırmış. kardeşini yüzükoyun yatağa yatırmış. pijamasını sıyırmış. kardeşin o küçücük bedeniyle çaresizce beklerken, o kahpe eniği, kardeşinin üzerinde hırıltılarla gidip gelmiş. kardeşin belki de utançtan elleriyle yüzünü kapatırken, o bir yandan da kardeşinin saçlarını okşamış, boynunu öpmüş. terli göbeğini kardeşinin sırtına yatırmış... bir kere de yapmamış. ne zaman çağırdıysa, kardeşin kafasını önüne eğip odasına gitmiş, kaderini beklemiş...''
bunu öğreniyorsun. bunu öğrenmekle de kalmıyorsun. o şerefsizin aynı şeyi onlarca çocuğa daha yaptığını öğreniyorsun. adeta yurtta kendine harem kurmuş. o gece hangi çocuğu canı çektiyse onunla şenlendirmiş gecesini... yurt yöneticileri bunu senden öğreniyorlar. 'hadi yaa. demek öyle mi yapmış şerefsiz!' diyorlar.
soru şu: ne yapardın?
üstteki yazıyı yine yazar mıydın?
ensar vakfını yine savunur muydun?
bu sorular sadece gökhan kahraman denilen, adını ilk kez duyduğum köpoğlusuna değil. onun gibi düşünen ve konuşan herkese...