mevcut suçun yarıdan az bir kısmı kadar suçlu olan nesildir. suç olarak kabul ettiğimiz bu oranın içerisinde bireysel çabalar yer alırken, diğer kısmında da günümüz dünyası ve insanı her ortamda müşteri gibi gören sistemi görürüz. bu da neyi getirir, \"şekil\" denilenin \"içerik\" denilenin önüne geçmesi. o kadar çok içerik üretilebilecek alan var ki, o kadar çok okunması gereken, keşfedilmesi gereken ama buna zaman kalmıyor çünkü her şey bir \"bilinç\". bilinci işletemiyoruz çoğu zaman, güdüler baskın geliyor, düşünemiyor, seçemiyor ve birey olamıyoruz. birey olamayınca toplum da olmuyor. kitlesel tüketim ile neyi bitirebilirsek bitiriyoruz. hepimiz de bu suç var.
kendini geliştirmek sonsuz bir alan, okumak önemli basamaklarından biri ama salt okumak değil. okumak maalesef içi boşaltılan bir kavram. okumak ve yazmak öyle büyük şans, öyle büyük bir fırsat ki. günümüz dünyasında her şey gürültüye kapılıyor. bu nedenle en ufak bir parçayı, ayrıntıyı kaçırmamak gerekiyor. sen ne kadar güzel bir mesaj oluşturursan oluştur, onu birileri göremezse, okumazsa, daha ilk cümleden okumaktan vazgeçerse ya da ön yargılarını, tabularını kıramazsa, hayatı sadece nedensellikten ibaret görürse sıkışır. çıkış yolu da eğlence ve rahatlamadır. bu gerçeği yadsıyamayız. tabi ki, tek seçenek ya da tek yol değil. kesinlikle değil. ama dediğim gibi bastırılmışlıklar, eksiklikler sınıf ayrımı olmaksızın her bireyi buna itiyor. eğer biraz iç sesindeki bir takım notalardan uzak ise, kendini \"şekil\" ve \"tüketime\" veriyor. eldeki 5 tane iphone ile muasır medeniyet olduğunu sanıyor. reklamcıların da bunda suçu var ama ne yapsın, mesleği bu. sen bilinçli tüketici olsan bunu almazdın. o salak diziyi izlemezdin, ondaki kuru gürültüyü, algı yönetimini hayatına entegre etmezdin. bir belgesel bile izlerken, ne kadar ideolojik yaklaştığını anlardın... üretmedikçe bir yere varamayız. üretmedikçe kimse okumaz. üretmedikçe kimse anlamaz, sevmez. emeğin değerini bilmez. siz sanıyor musunuz, kaldırım taşı dizen işçiler halinden memnun? ya da en tepedekiler bile, propaganda olmadan ayakta kalamaz. neden okutsun, neden okumasını istesin? kendi ne kadar okumuş ki? bir de mustafa kemal'e bak... bir aç bak...
her alanda olmak zor biliyorum ama günümüz bireyi olarak, 2016'da yaşayan biri/birileri olarak anlamak şart. sen mühendissin diye görüntü okumayı bilmezsen bir şeyleri eksik yaparsın. yaptığın işi aktaramazsın. yazdığını okutamazsın. insanları kaçırırsın. insanları yalan söyleyip mutlu edeceğine, doğruyu söyleyip üzmen gerektiğini çok geç çözersin. herkes için geçerli bu. salt okumak yetmiyor artık. okumak zaten kesin var, onun üzerine ne ekleyebilirsen. kendini ne kadar aşarsan, kafaya bir kaç oda görüş daha sığdırırsan. kelime dağarcığını açarsan. bunu dememin sebebi şu. adamlar, 16 yaşından itibaren her öğrenciye yazılım öğretiyorlar, dumandan sabun yapıyorlar. sadece okudukları için değil, evet okudukları için ama bir şeyleri de fark ettikleri, değiştirmeye çabaladıkları için. davalarına inandıkları için...
bizde de, şöyle bir açı var, adamın çorabı yok ama okuyor. hem de nasıl. o en başta o dediğim sistem olayını aşmış. kendi sistemini, dünyasını kurmuş. bütünlüğe ulaşmış. olsun bitsin derdinde değil. vazgeçmiyor. bizdeki varsayılan ayar bu. gençlikten ümitsiz değilim, o kıvılcım var.
giri de uzunluk ya da şekil değil içeriğe bakmak lazım. 9 - 10 kelimeyi nasıl sıralamış. nasıl bir organik bağlantı kurmuş. 2 kelime ile olayı özetlemiş, dramatize etmiş, yok sayıp geçmiş. yine bütünlük karşımıza çıkıyor. bütünlüğü kavramak. başarma olayının tek bir kuralı yok. bir sürü yolu yöntemi var. önemli olan biraz daha insana yaklaşması, bir diğerine hayatı kolaylaştırması. engeller koyarak, zaten o kadar engelin yanına, önüne bir sürü gereksizlik daha ekliyoruz. herkes bir şekilde yolunu buluyor, er ya da geç. keşke içindeki cevhere biraz şans verse. olay bundan ibaret.
o kıvılcımı kaybetmeyin ve kazımaktan vazgeçmeyin.
güzel günlerde, başarmış olarak görüşmek ümidiyle.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?