bir insanın yalova kaymakamı olması o insan için bir felakettir. birine yalova kaymakamı demek, ona söylenebilecek en büyük hakaretlerden biridir. yalova kaymakamı, ezilmişliği, büzülmüşlüğü, iplenmezliği,umursanmazlığı temsil eder. yalova kaymakamı olmaktan daha kötü çok az şey vardır.
yalova kaymakamı macerasının kökü ise cumhuriyetin kuruluş yıllarında cereyan ettiği rivayet olunan bir hadisedir. bu hikayenin birkaç versiyonu olmakla birlikte, en bilineni aşağıdaki gibidir:
sayın yalova kaymakamının, istanbul belediye başkanına resmi bir ziyarette bulunacağı gün tesadüfen, atatürk de istanbul'a ziyarete gidecektir. kaymakamın vapuru istanbul'da demir atar, kaymakam bakar ki her taraf bayram havasında, insanlar coşkulu vaziyette ve cumhuriyet sloganları atıyor. saftirik aklı kısa bir süre de olsa bu karşılama ve coşkunun kendisi için olduğunu zannetse de hemen ardından atatürk'ün beklendiğini anlar. yine de insanların, bugün kendisinin de istanbul'a geleceğinden haberleri var mıydı diye merak eder ve yakınındaki bir ayakkabı boyacısına sorar: "bugün yalova kaymakamı da geliyormuş, haberin var mı?"
aldığı cevap ise literatürümüze altın harflerle geçmiş bu söz öbeğidir:
"kim takar yalova kaymakamını.."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?