bugün gündüz saatlerinde seyrettim bu filmi.
bu başlığı açmamın sebebi filme dair eleştirilerde bulunmak değil. beynime kazınan bir sahnesini anlatmak için açtım başlığı.
filmi ikinci dünya savaşı'nın ardından, abd ve sscb arasındaki soğuk savaşı konu ediniyor. abd'nin, bir kgb ajanını yakalaması ve dünyaya ajanın adil yargılandığını göstermek üzere, ajana bir avukat göndermesiyle başlıyor. ama avukat, düşünülenin aksine, işini ciddiye alıyor ve kgb ajanını gerçekten savunuyor. devamını anlatmayayım. merak ettiyseniz seyredersiniz.
ben, aklıma takılan sahneye döneyim tekrar.
mahkeme başlamak üzereyken, cia avukatın da peşine ajan takıyor. avukat ajanı farkediyor ve karşılaşıyorlar. bir cafede oturup konu üzerine konuşuyorlar. ajan, avukata 'bay donovan. ülke güvenliğinden söz ediyorum. idealist ya da hassas davranmanın sırası değil. o yüzden avukatlık ilkelerini bir kenara bırakıp, müvekkilinizin size anlattıklarını bize söyleyin.' diyor. bunun üzerine, avukatla ajan arasında şöyle bir konuşma geçiyor:
avukat: adınız hofmann'dı değil mi?
ajan: evet
avukat: alman asıllısınız sanırım (adından tahmin ediyor).
ajan: evet
avukat: benim soyadım da donovan. anne ve baba tarafından irlanda asıllıyım... bay hoffman, ikimizi de amerikalı yapan şey nedir biliyor musunuz?
ajan: ???
avukat: sadece bir şey. kurallar kitabı. buna anayasa diyoruz ve kurallarını da kabul ediyoruz. bizi amerikalı yapan şey de bu. hatta tek şey bu...
....
bu sahne üzerine, kalkıp abd güzellemesi yapacak değilim. ancak, yaşadığımız toprakların adeta bir çadır devleti gibi yönetildiğini gördükçe, o konuşmayı düşünmeden edemiyorum...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?