Asıl adı Halit Keskiner, Girit göçmeni ve tek kelime Türkçe bilgisi yok fakat Rumca ve Fransızcası müthiş derecede iyi bir dolandırıcıydı.
eyüplü halit
Hapiste Mussolini'ye ''Fikirlerinizi savunduğum için hapis yatıyorum.'' diye mektup yazan, Mussoli'nin de başkonsolos aracılığıyla para yollamasıyla Mussolini'yi dolandıran Eyüplü Halit.
istanbul işgalinin sonlarında, türk ordusunun şehre girmesine üç-beş gün kala eyüplü halit, arkadaşı arap abdullah ile rumların yoğun olarak yaşadığı bir semtte, metruk bir bina ayarlayıp “karakol” kurmuş. kentteki otorite boşluğu nedeniyle kimse bunu garipsememiş. kendisini “komiser”, arkadaşını da “bekçi” tanıtıp, mahallenin zenginlerine "hakkında ihbar var" ya da sen masum türk vatandaşları ingilize ispikliyon" gibi gerekçelerle musallat olmuşlar. karakola çağırdıkları kurbanları nezarete atıp, iyi polis kötü polis rolü oynayarak, onları korkutup serbest bırakma karşılığında rüşvet alarak soymuşlar.
Eyüplü halit sık sık cezaevine düşmüş. yine böyle hapse girmiş, tahliyesine bir gün kala koğuşa yeni bir mahkûm girmiş. halit bunu kömürlüğe götürüp, "bak kardeşim, bu koğuşun sobası bana ait. ama ben yarın çıkıyorum. sobanın yanmasından ben sorumluyum ve her gün diğer mahkumlardan beşer kuruş alarak yolumu bulurum. seni sevdim, 15 lira verirsen bu sobayı sana satarım" demiş. zavallıdan 15 lirayı kapan eyüplü ertesi gün cezaevinden ayrılmış.
eyüplü halit, 1935'te yine hapisken bir mektupla mussolini'yi dolandırmış. hapishanede kasa hırsızı bir italyanla tanışmış. onu kafaya alıp mussolini'ye bir mektup yazmış: "sayın mussolini ben sizi çok seven, fikirlerinizi çok takdir eden bir türk'üm. antalya'nın sizin hakkınız olduğunu savunduğum için hapis yatıyorum. yardımınıza muhtacım..." mektup postalandıktan bir ay sonra italyan başkonsolosu ziyaretine gelmiş ve yüklüce bir parayı eyüplü halit'e teslim etmiş.
eyüplü, 68 gelin adayını dolandırdıktan birkaç ay sonra yakayı ele vermiş, on yıl mahpusluk cezası almış, işkence görmüş ve cezaevinde ölmüş.
istanbul işgalinin sonlarında, türk ordusunun şehre girmesine üç-beş gün kala eyüplü halit, arkadaşı arap abdullah ile rumların yoğun olarak yaşadığı bir semtte, metruk bir bina ayarlayıp “karakol” kurmuş. kentteki otorite boşluğu nedeniyle kimse bunu garipsememiş. kendisini “komiser”, arkadaşını da “bekçi” tanıtıp, mahallenin zenginlerine "hakkında ihbar var" ya da sen masum türk vatandaşları ingilize ispikliyon" gibi gerekçelerle musallat olmuşlar. karakola çağırdıkları kurbanları nezarete atıp, iyi polis kötü polis rolü oynayarak, onları korkutup serbest bırakma karşılığında rüşvet alarak soymuşlar.
Eyüplü halit sık sık cezaevine düşmüş. yine böyle hapse girmiş, tahliyesine bir gün kala koğuşa yeni bir mahkûm girmiş. halit bunu kömürlüğe götürüp, "bak kardeşim, bu koğuşun sobası bana ait. ama ben yarın çıkıyorum. sobanın yanmasından ben sorumluyum ve her gün diğer mahkumlardan beşer kuruş alarak yolumu bulurum. seni sevdim, 15 lira verirsen bu sobayı sana satarım" demiş. zavallıdan 15 lirayı kapan eyüplü ertesi gün cezaevinden ayrılmış.
eyüplü halit, 1935'te yine hapisken bir mektupla mussolini'yi dolandırmış. hapishanede kasa hırsızı bir italyanla tanışmış. onu kafaya alıp mussolini'ye bir mektup yazmış: "sayın mussolini ben sizi çok seven, fikirlerinizi çok takdir eden bir türk'üm. antalya'nın sizin hakkınız olduğunu savunduğum için hapis yatıyorum. yardımınıza muhtacım..." mektup postalandıktan bir ay sonra italyan başkonsolosu ziyaretine gelmiş ve yüklüce bir parayı eyüplü halit'e teslim etmiş.
eyüplü, 68 gelin adayını dolandırdıktan birkaç ay sonra yakayı ele vermiş, on yıl mahpusluk cezası almış, işkence görmüş ve cezaevinde ölmüş.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?