\"cahil mutluluğu\" yaşayan kişilerin memnun olmadığı özgürlüktür. Örneğin malum vakıfta gerçekleşen olayla ilgili (olayların mahalleri vardır) yayın yasağı var, vakfın adını geçirmeyi bırakın eleştiri bile yasak kararda. (Vldn bunu beğendi.)
Terör olaylarında ise yasak genellikle görüntü vermekten ibaret oluyor. Amaaaa bakıyorsunuz bazı kanal haberi verirken bazısı vermiyor . İşte o haberi vermeyen malum kuruluşlar bu cahil mutluluğundan beslenen kanallar. Sadece görüntü vermek yasak olduğu halde haberi tümden çiziyor yahut bir iki dakika ile geçiştiriyor. Bizim zır cahile pembiko aşk dizisini izlemeye huzurla devam ediyor.
haber alma özgürlüğü
Bizim ülkemizde terörist sadece bombanın pimini çekiyor. Geriye kalan herşeyi gazeteci, akademisyen, veya siyasi kılığına girmiş hainler hallediyor. Bunu da olaylar henüz sıcak iken medya üzerinden yapıyorlar,
(bkz: Galeyana getirmek)
(bkz: Kaos oluşturma çabaları)
dediğim durum.
(bkz: Galeyana getirmek)
(bkz: Kaos oluşturma çabaları)
dediğim durum.
gerçek anlamda bir şeyi değiştirmeyecektir. zira, insanlar neye inanmak istiyorlarsa ona inanmaya devam edeceklerdir.
medyanın böylesine susturulmadığı zamanlarda, çarşaf çarşaf rezaletler yayınlanırken, sıfırlama kayıtları internette her sitede bulunabilirken, siyasi sorumluların dün beyaz dedikleri onlarca meseleye bugün kara dedikleri görüntüler youtube'da kapak gibi dururken, %50lik kesim, 'ya durun bakalım. nedir bu rezaletler. biz size bunun için mi oy verdik?' dediler mi? demediler. aksine, 'montaş bunlar montaşşş.. paralelciler sizi... kandan beslenen çözüm süreci karşıtlarının saçmalamaları...' dediler... şimdi de böyle demeye devam ediyorlar.
ne diyorlar? 'madem amariganın haberi vardı da, bize niye haber vermediler?'
bunları diyenler, ne gariptir ki, daha üç beş gün önce, hükümetin el koyup kapattığı medya organları için halay çekiyorlardı.
yeni şafak, star, sabah, takvim, akit... gibi paçavraları basın olarak kabul edip, 'bizim niye hiçbir şeyden haberimiz yok yav?' diyenlere, akıl fikir dilemekten başka bir şey gelmiyor artık elimizden.
boşa çabalamamak lazım. ne yapılırsa yapılsın, ne söylenirse söylensin fikirleri değişmeyecek. büyük bir imanla savunmaya devam edecekler. ülkenin başkentinde bombalar patlarken, onlar 'kudurun köpekler. türbanlı kaymakamımız var.' diye sevinç çığlıkları atacaklar.
çok akıllılar ya. milyonlarca insanın göremediği büyük oyunu görebiliyorlar. biz göremiyoruz. çünkü bizim gibiler ya vatan haini, ya da o büyük oyunu göremeyecek kadar aptal.
üzülmeli miyim, kızmalı mıyım bilmiyorum. çok uzak olmayan bir gelecekte, artık savunabileceğimiz bir vatanımız kalmayacağını görüyor ve o zaman geldiğinde, bu güruha dönüp, 'şimdi gidin uzun'unuzun peşinden.' demenin hiçbir anlamının kalmayacağından korkuyorum.
çok iyi bildiğim bir şey var. allah göstermesin ama o günler geldiğinde, yine bizim gibiler bu vatanı savunacak, yine onlar gibiler kurdukları cemiyetlerle, işgal güçlerine yaltakçılık yapacaklar. ve ne yazık ki bu defa, ege denizinde batan botlardan toplanan çocuk cesetleri bu vatanda doğan çocukların olacak.
medyanın böylesine susturulmadığı zamanlarda, çarşaf çarşaf rezaletler yayınlanırken, sıfırlama kayıtları internette her sitede bulunabilirken, siyasi sorumluların dün beyaz dedikleri onlarca meseleye bugün kara dedikleri görüntüler youtube'da kapak gibi dururken, %50lik kesim, 'ya durun bakalım. nedir bu rezaletler. biz size bunun için mi oy verdik?' dediler mi? demediler. aksine, 'montaş bunlar montaşşş.. paralelciler sizi... kandan beslenen çözüm süreci karşıtlarının saçmalamaları...' dediler... şimdi de böyle demeye devam ediyorlar.
ne diyorlar? 'madem amariganın haberi vardı da, bize niye haber vermediler?'
bunları diyenler, ne gariptir ki, daha üç beş gün önce, hükümetin el koyup kapattığı medya organları için halay çekiyorlardı.
yeni şafak, star, sabah, takvim, akit... gibi paçavraları basın olarak kabul edip, 'bizim niye hiçbir şeyden haberimiz yok yav?' diyenlere, akıl fikir dilemekten başka bir şey gelmiyor artık elimizden.
boşa çabalamamak lazım. ne yapılırsa yapılsın, ne söylenirse söylensin fikirleri değişmeyecek. büyük bir imanla savunmaya devam edecekler. ülkenin başkentinde bombalar patlarken, onlar 'kudurun köpekler. türbanlı kaymakamımız var.' diye sevinç çığlıkları atacaklar.
çok akıllılar ya. milyonlarca insanın göremediği büyük oyunu görebiliyorlar. biz göremiyoruz. çünkü bizim gibiler ya vatan haini, ya da o büyük oyunu göremeyecek kadar aptal.
üzülmeli miyim, kızmalı mıyım bilmiyorum. çok uzak olmayan bir gelecekte, artık savunabileceğimiz bir vatanımız kalmayacağını görüyor ve o zaman geldiğinde, bu güruha dönüp, 'şimdi gidin uzun'unuzun peşinden.' demenin hiçbir anlamının kalmayacağından korkuyorum.
çok iyi bildiğim bir şey var. allah göstermesin ama o günler geldiğinde, yine bizim gibiler bu vatanı savunacak, yine onlar gibiler kurdukları cemiyetlerle, işgal güçlerine yaltakçılık yapacaklar. ve ne yazık ki bu defa, ege denizinde batan botlardan toplanan çocuk cesetleri bu vatanda doğan çocukların olacak.
@2, mesela ne tür haberlere göre değişiyor? Erkek öğrencilere tecavüz eden hacı hoca kesiminin dosyası gizlensin, yaşadığım şehirde, ülkenin başkentinde 6 ayda 3 kez terör saldırısı gerçekleşsin ve yayın yasağı gelsin; ama darıca hayvanat bahçesinde orangutanla arkadaş olan zürafayı mı seyredelim?
haberine göre değişen özgürlük
Kişinin, ülkesinde olup bitenlerden haberdar olup tarafsız görüşleri gözlemleyebilmesi hakkıdır. Yaşadığı şehirde patlayan bombanın kaç cana mal olduğunu, her gün geçtiği yerde yaşanan can pazarını, 'acaba tanıdık var mıydı' sorusunu açığa kavuşturmak isteyen insanın hakkıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?