ait olmaktan daha fazla büyük bir ihtiyaçtır bu. Güven duygusu bu ihtiyaçla şekillenir. İnanmak inanmak dediğiniz şey bu ihtiyacın bir ürünüdür.
Bu gün dünya üzerinde o kadar farklı inançlar vardır ki bunların nedeni bu ihtiyaçtandır. İnsanların hayvana tapmaları da bundandır nazar boncuğundan medet ummaları da bu ihtiyaçtandır.
Konuyu paralel olayına bağlarsak bu adama yıllarca gönül vermiş, inanmış, inanmak istemiş ve inanması için siyasi partilerden, toplumdan, kadın günlerinden bile baskı yapılmış bir guruptan bahsediyorum bu da inanma ihtiyacından kaynaklıdır.
Kendi üzerinizde düşünmeniz gerekirse anneniz,babanız,kardeşinizin iyi insanlar olduklarını, olmaları gerektiğini istemeniz de inanma ihtiyacındandır. Paralel dediğiniz bu kişiler devlet yapılandırması içerisinde görev almış ve inanma ihtiyacının kurbanı olmuş kişilerdir. Yine bu inanma ihtiyacının kurbanı olmuş hiçbir suretle devleti aleyhine bir şey yapmamış kişilerde bu ihtiyacın kurbanı olmuşlardır. Şimdi sapların ceza çekme günü ancak samanlar da sapların bir parçası gibi görünüyor. Yakın zamana kadar samanların masumiyetine hak vereceğiz.
Bu inanma ihtiyacından dolayı inandığı kişinin terör uygulaması şokunu yiyen zavallıların şoktan çıkmadan linç kültürüne maruz kalmaları da ayrı bir şoktur onlar için.
Devlet başa diye savunduğumuz devletimizin emniyet müdürlüğü vardır, mit'i vardır, müfettişleri vardır, savcıları varıdır, hakimleri vardır. görev onlarındır. Sapları çıkardıklarında sapsarı bir saman çıkacak meydana inanma ihtiyaçlarının kurbanı oldukları samanlar.
Daha basite alırsam yeşilçam izeyin az biraz aldatma sahnesine bakın ve sonra o kişinin ruh haline.
zaman her şeyin ilacıdır. Tövbe kapısı daima açıktır. Bu yazdıklarım şu an türkiyede ki çoğu insanın algılaması için erkendir.
inanma ihtiyacı
''Fetö, eski adıyla \"the cemaat\" aslında Türkiye'nin ve muhtemelen dünyanın en büyük sosyal güvenlik kurumuydu. Cemaate katılırken beynini ve iradesini girişte teslim eden şakirt bir nevi güçlü bir sigorta kapsamına alınmış oluyordu. Kendine verilen işleri sorgulamadan yaptığı takdirde önce eğitim hayatı garanti altına alınıyor, sonra iş bulunuyor ve evlendiriliyordu. İyi bir şakirt olursa tüm dünyaya açılmak mümkündü. Ne kadar sadık olursa o kadar yükselmesi mümkündü ve bunun için çok da zeki olmak gerekmiyordu. Her yerde bir abi vardı nasıl olsa, askerde de işi kolaydı, polise işi düşse de ayrıcalıklıydı, mahkemede de bir zorluk yoktu, kurumun bolca hastanesi ve doktor abisi de yardıma hazır bekliyordu.
The cemaati dünyanın en büyük sosyal güvenlik kurumu yapan asıl özelliği ise, sadece bu dünyayı değil ahireti de kapsayan bir güvence sağlamasıydı. Kendisine verilen görevler günah-ı kebair de olsa, nasıl olsa ona şefaat edecek muhterem hocaefendisi vardı. Bu dünyada arkası sağlam olduğu gibi, seçilmiş bir insan olarak ahirette de torpilliydi.
Şimdi hep konuştuğumuz \"saf ve masum cemaat tabanı\" sadece Allah rızasını gözeten samimi müminler değil, the cemaatin sosyal güvenlik pirimini ödeyip hem dünya hem ahiretini güvence altına alacağını düşünen, menfaati nedeniyle çok fahiş yanlışlıklara gözlerini sıkıca kapatıp sistem dışına çıkmaktan korkan \"sigorta mudileri\" idi.
Şeytanın arka bacağı deccal feto, mudilerine hep bu güveni vaaadetti ve hala da ediyor. Ancak her mütekebbir şeytan gibi aslında tuzakları zayıf ve Allah tüm yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.
Şimdi cemaatin korumasından uzak kalan ve sudan çıkmış balığa dönen \"saf ve masum(!) cemaat tabanı\" gerçek hayata merhaba diyecekler. Gerçek hayatın gerçek zorluklarını, hem de veballeri nedeniyle katlanmış olarak çekecekler. Abisiz bir hayata merhaba!''
Medipol Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr.Mustafa Öztürk
The cemaati dünyanın en büyük sosyal güvenlik kurumu yapan asıl özelliği ise, sadece bu dünyayı değil ahireti de kapsayan bir güvence sağlamasıydı. Kendisine verilen görevler günah-ı kebair de olsa, nasıl olsa ona şefaat edecek muhterem hocaefendisi vardı. Bu dünyada arkası sağlam olduğu gibi, seçilmiş bir insan olarak ahirette de torpilliydi.
Şimdi hep konuştuğumuz \"saf ve masum cemaat tabanı\" sadece Allah rızasını gözeten samimi müminler değil, the cemaatin sosyal güvenlik pirimini ödeyip hem dünya hem ahiretini güvence altına alacağını düşünen, menfaati nedeniyle çok fahiş yanlışlıklara gözlerini sıkıca kapatıp sistem dışına çıkmaktan korkan \"sigorta mudileri\" idi.
Şeytanın arka bacağı deccal feto, mudilerine hep bu güveni vaaadetti ve hala da ediyor. Ancak her mütekebbir şeytan gibi aslında tuzakları zayıf ve Allah tüm yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.
Şimdi cemaatin korumasından uzak kalan ve sudan çıkmış balığa dönen \"saf ve masum(!) cemaat tabanı\" gerçek hayata merhaba diyecekler. Gerçek hayatın gerçek zorluklarını, hem de veballeri nedeniyle katlanmış olarak çekecekler. Abisiz bir hayata merhaba!''
Medipol Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr.Mustafa Öztürk
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?