Bu ve benzeri yatırımların ekonomiye uzun vadede katkı yapması tartışılmaz. Ülkemizdeki sorun bu projelerin kaynağı (finansmanı) ile ilgili. Şöyle ki ülkemizde yeterli tasarruf olmaması kaynaklı TL borçlanma maliyeti yüksek, dolayısıyla şirketler yatırımları YP cinsi (dolar) borçlanarak finanse ediyor. Yap- işlet - devret modelindeki 'işlet' kısmında ise işi yapan şirket, devlet ile borçlandığı para birimi olan USD cinsi garanti para ile anlaşıyor. Mesele de burada başlıyor. Anlaşmanın yapıldığı dönemde MB'nin uzun vadede dolar beklentisi 2 TL idi. İşler değişti ve dolar 3 TL oldu, garanti ücret birdenbire %50 artmış oldu.
Bu sorun yalnızca bu projede yok, makro projelerin hepsinde aynı sorun var. TL tasarruf yetersizliği başlangıçta makul görünen bir çok projede yatırımcıları ve dolayısıyla bizi ve hazineyi zorluyor.
Osmangazi Köprüsü'ne gelecek olursak buradaki talihsizlik, devletin burda vatandaşını 90 km dolaşmayı göze alacak fiyat belirleyip, cari açığı doğrudan artıran akaryakıt masrafı ile köprüden geçmek arasında tercih yapmak zorunda bırakması.
Yatırımların finansmanı ile ilgili tekrar düşünmezsek bir çok makro proje Dolar ile finanse edildiğinden yüksek geçiş ücreti ya da ilave vergi olarak(bakanın tam da dediği bu) dönüp dolaşıp bizi bulacak.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?