sattıktan sonra değerlenen yatırım aracı
öğlen yemekte ne var acaba
kaçla kapatacağını merak ettiğim ilan
bankanın adını duyduğumda bir arkadaşımın aklıma geldiği bankadır
o arabaya o kadar para verip içinde taksi şöforu gibi kalmaktır
Ege bölgesinin tatil beldelerinden birinin adı
eve gelen birine geldin mi diye sormak
ben de unutmadım ne de olsa 5 yıl kullandım
Ege'nin nadide tatil yörelerinden biri
çekilecek dert olmayan çalışma ortamıdır.
kaşar peyniri
bisikletin yasaklandığı ve bu yüzden esnafın ayaklandığı adadır.
midem her bulandığında burnuma dayatılan dolayısıyla şimdi kokusunu aldığımda midemin bulandığı madde
İlkokula başlamak, her çocuğun yaşamında son derece önemli bir olaydır. Çocuk eğer daha önce bir okul öncesi kuruma gitmemişse ilkokul başlangıcında, ilk kez annesinden, evinden, alışkın olduğu arkadaş ortamından ayrılarak yepyeni bir çevreye girecek ve günün bir bölümünü öğretmeni ve arkadaşları ile geçirecektir. Üstelik bu kez kendisinden beklenen belirli davranışlar ve görevler de vardır. Artık evde yaptığı gibi istediği zaman oyun oynayamayacak, aksine her hareket ve faaliyetin bir zamanı ve yeri olacaktır. Bahçe, teneffüslerde oyun oynamak içindir ama, ders zili çaldığında sınıfa girip sırasına oturacak ve öğretmenin anlattıklarını dinleyip öğrenmeye çalışacaktır. İlk günlerde, özellikle evde düzenli bir disiplin uygulanmasına alışmamış çocukların, ilkokulda birden bire başlayan kurallara uygun davranmaya alışmakta güçlük çektikleri gözlenebilir. Hatta bu tür çocuklar, okulda ilk günler ve ilk haftalarda, annelerinden ayrılmak konusunda genellikle en fazla güçlük gösteren çocuklardır. Bu bakımdan ailelerin çocukların ilkokul yaşamındaki ilk izlenimlerinin "zorluk ve korku" olmaması için, evde ılımlı ve kararlı bir disiplin yöntemi uygulamaları zorunludur. Bu da yaşamın ilk günlerinden itibaren belirlenecek kuralların düzenli olarak uygulanmasına bağlıdır.
Ayrıca, çocuğa okulun nasıl bir yer olduğu, orada neler yapılabileceği, neler öğretilebileceği anlatılmalı, mümkünse çocuk daha önceden okulu ve sınıfı görebilmeli ve öğretmeni ile tanışabilirle lidir. Böylece ilk günlerde yabancı bir ortam ve yabancı bir yetişkinle gün boyu birlikte olmanın zorluğu kısmen de olsa giderilmiş olacaktır.
Okul, çocuk için isteyerek gidilen, sevilen bir kurum olmalıdır. Bu büyük ölçüde ailenin tutumuna bağlı olduğu kadar, öğretmenin çocuğa karşı davranışı ile de ilgilidir. Ailede okula ve okumaya büyük değer verildiğini gösterir davranış örnekleri varsa, (çocuğa zaman zaman anlatılan okul anıları, okula giden ağabey ve ablalar, anne veya babanın boş zaman uğraşları arasında kitap okumanın geniş yer alması, okulu ve öğretmeni sevdirici konuşmalar) çocuğun okula başlarken büyük istek duyması da olağandır. Tersine aile, özellikle anne, okulu çocuktan kurtulmak için bir araç olarak görüyorsa ve bunu zaman zaman "Okula başlasan da kurtulsam", "öğretmenin seninle ne yaparsa yapsın" gibi ifadelerle belirtiyor ve ailede okumanın sevilmesine yardımcı olacak herhangi bir davranış görülmüyorsa, çocuğun okula başlamak için büyük bir istek duyması da beklenemez. Böyle bir ortamda yetişen çocuk muhtemelen okula korku ve isteksizlikle başlayacak ve daha ilk günlerde olumsuz bir tavırla girdiği bu kurumda kendisinden istenilenleri yerine getirmekte güçlük çekecektir. Bu durumda okula başlayan çocuklardan ancak belirli bir bölümünün, ilk günlerin ve ailenin olumsuz etkisinden kurtularak başarılı birer öğrenci olduklarını da hatırlatmak isteriz. "Okuyup da ne olacak" veya "Gör bak, öğretmenin seni nasıl cezalandıracak" türünden sözlerin çocuğa okulu, öğretmeni ve okumayı sevdirdiği yolundaki kanıtlar da pek fazla değildir.
Öğretmenin Çocuğun Yaşamındaki Yeri ve İyi Bir Öğretmenin Nitelikleri
Öğretmene gelince; öğretmen, çocuğun yaşamındaki en önemli bireylerden biridir. Çocuk, annesinden sonra evin dışında en yakını olarak karşılaştığı öğretmenine giderek artan bir biçimde bağlanır ve sever. Hatta bazen bu bağlılık öylesine güçlü olur ki, çocuk öğretmenini annesinden veya babasından da daha önemli bulmaya, onun söylediklerinin daha doğru olduğu konusunda anne-baba ile tartışmaya bile başlar.
Çocuğun yaşamında kendisine bağlandığı ve model olarak aldığı öğretmenin de, bu görevin gerektirdiği nitelikleri taşıması son derece önemlidir. Çocuğu, sınıfa girdiği ilk gün, onu sevgi ile anlayış ve güleryüzle karşılayan bir öğretmen, o günün akşamına kadar çocukların sevgisini kazanmakta güçlük çekmeyecektir. Bunun aksine asık suratlı, çocuklara seslenirken devamlı azarlayan bir öğretmen, hele çocuğun birinci sınıfta karşılaştığı ilk öğretmeni ise, ona kendisini zor da olsa kabul ettirecek ama muhtemelen sevgiden yoksun bir ilişki içine girecektir. Oysa, insanın hele çocuğun- hayatında sevginin ne kadar önemli olduğunu sanırız tartışmaya bile gerek yok. Güleryüzlü, sevgi dolu bir öğretmen mesleğiyle ilgili bilgi ve becerilere de sahipse, kanımızca iyi bir öğretmen olmaması için pek az neden vardır.
Kuşkusuz öğretmen de insan olarak bir takım kişisel sorunlara sahiptir. Ama iyi bir öğretmenin en belirgin niteliği de, görev yaparken kendi sorunlarını ikinci sıraya alabilmesidir. Evinde eşiyle sorunları olan veya çocukları" olan bir öğretmen sınıfa girdiğinde, sınıftaki çocukların sorunları daha önce gelmelidir. Ailenin öğretmen seçerken göz önünde bulundurması gerekli noktalardan biri de budur.
Kısaca, öğretmenin yalnızca bilgili olması değil, insanlarla ve özellikle çocuklarla iyi bir iletişim kurmayı başarabilmesi gereklidir.
İlkokul öğretmenleri, çocuğun eğitimi konusunda, ailenin başlıca yardımcılarından biridir. Öğretmen gün boyu çocuğun çeşitli davranışlarını ders sırasında öğrenirken, arkadaşları veya yetişkinlerle sınıf içi ve dışındaki ilişkilerini gözleyebilir ve bu konuda anne-babaya bilgi verebilir.
İyi bir öğretmenin çocuğun davranışlarını değerlendirirken tarafsız olması gereklidir. Ancak burada da anne-babalara hatırlatmak istediğimiz bir nokta, öğretmenden kendi başaramadıkları konularda başarılı olmasını beklememeleridir. Çocuğun beş-altı yıl boyunca edindiği tüm yanlış alışkanlıklarından öğretmenin yardımıyla vazgeçmesi hemen hemen olanaksızdır. Öğretmen, kuşkusuz bazı yanlış davranışların düzeltilmesinde ve yeni alışkanlıkların kazanılmasında etkili olabilir ama bu konuda ailenin, özellikle anne-babanın kendisi ile işbirliği yapması zorunluluğu vardır. Anne-babanın katkısı olmadan öğretmenin, çocuğun eğitimi konusunda başarılı olabilmesi çok güçtür.
http://www.kesfetkendini.com/Blog/kisiselgelisim/ilkokuluncocugunhayatindakiyeriveonemi-3581/
Ayrıca, çocuğa okulun nasıl bir yer olduğu, orada neler yapılabileceği, neler öğretilebileceği anlatılmalı, mümkünse çocuk daha önceden okulu ve sınıfı görebilmeli ve öğretmeni ile tanışabilirle lidir. Böylece ilk günlerde yabancı bir ortam ve yabancı bir yetişkinle gün boyu birlikte olmanın zorluğu kısmen de olsa giderilmiş olacaktır.
Okul, çocuk için isteyerek gidilen, sevilen bir kurum olmalıdır. Bu büyük ölçüde ailenin tutumuna bağlı olduğu kadar, öğretmenin çocuğa karşı davranışı ile de ilgilidir. Ailede okula ve okumaya büyük değer verildiğini gösterir davranış örnekleri varsa, (çocuğa zaman zaman anlatılan okul anıları, okula giden ağabey ve ablalar, anne veya babanın boş zaman uğraşları arasında kitap okumanın geniş yer alması, okulu ve öğretmeni sevdirici konuşmalar) çocuğun okula başlarken büyük istek duyması da olağandır. Tersine aile, özellikle anne, okulu çocuktan kurtulmak için bir araç olarak görüyorsa ve bunu zaman zaman "Okula başlasan da kurtulsam", "öğretmenin seninle ne yaparsa yapsın" gibi ifadelerle belirtiyor ve ailede okumanın sevilmesine yardımcı olacak herhangi bir davranış görülmüyorsa, çocuğun okula başlamak için büyük bir istek duyması da beklenemez. Böyle bir ortamda yetişen çocuk muhtemelen okula korku ve isteksizlikle başlayacak ve daha ilk günlerde olumsuz bir tavırla girdiği bu kurumda kendisinden istenilenleri yerine getirmekte güçlük çekecektir. Bu durumda okula başlayan çocuklardan ancak belirli bir bölümünün, ilk günlerin ve ailenin olumsuz etkisinden kurtularak başarılı birer öğrenci olduklarını da hatırlatmak isteriz. "Okuyup da ne olacak" veya "Gör bak, öğretmenin seni nasıl cezalandıracak" türünden sözlerin çocuğa okulu, öğretmeni ve okumayı sevdirdiği yolundaki kanıtlar da pek fazla değildir.
Öğretmenin Çocuğun Yaşamındaki Yeri ve İyi Bir Öğretmenin Nitelikleri
Öğretmene gelince; öğretmen, çocuğun yaşamındaki en önemli bireylerden biridir. Çocuk, annesinden sonra evin dışında en yakını olarak karşılaştığı öğretmenine giderek artan bir biçimde bağlanır ve sever. Hatta bazen bu bağlılık öylesine güçlü olur ki, çocuk öğretmenini annesinden veya babasından da daha önemli bulmaya, onun söylediklerinin daha doğru olduğu konusunda anne-baba ile tartışmaya bile başlar.
Çocuğun yaşamında kendisine bağlandığı ve model olarak aldığı öğretmenin de, bu görevin gerektirdiği nitelikleri taşıması son derece önemlidir. Çocuğu, sınıfa girdiği ilk gün, onu sevgi ile anlayış ve güleryüzle karşılayan bir öğretmen, o günün akşamına kadar çocukların sevgisini kazanmakta güçlük çekmeyecektir. Bunun aksine asık suratlı, çocuklara seslenirken devamlı azarlayan bir öğretmen, hele çocuğun birinci sınıfta karşılaştığı ilk öğretmeni ise, ona kendisini zor da olsa kabul ettirecek ama muhtemelen sevgiden yoksun bir ilişki içine girecektir. Oysa, insanın hele çocuğun- hayatında sevginin ne kadar önemli olduğunu sanırız tartışmaya bile gerek yok. Güleryüzlü, sevgi dolu bir öğretmen mesleğiyle ilgili bilgi ve becerilere de sahipse, kanımızca iyi bir öğretmen olmaması için pek az neden vardır.
Kuşkusuz öğretmen de insan olarak bir takım kişisel sorunlara sahiptir. Ama iyi bir öğretmenin en belirgin niteliği de, görev yaparken kendi sorunlarını ikinci sıraya alabilmesidir. Evinde eşiyle sorunları olan veya çocukları" olan bir öğretmen sınıfa girdiğinde, sınıftaki çocukların sorunları daha önce gelmelidir. Ailenin öğretmen seçerken göz önünde bulundurması gerekli noktalardan biri de budur.
Kısaca, öğretmenin yalnızca bilgili olması değil, insanlarla ve özellikle çocuklarla iyi bir iletişim kurmayı başarabilmesi gereklidir.
İlkokul öğretmenleri, çocuğun eğitimi konusunda, ailenin başlıca yardımcılarından biridir. Öğretmen gün boyu çocuğun çeşitli davranışlarını ders sırasında öğrenirken, arkadaşları veya yetişkinlerle sınıf içi ve dışındaki ilişkilerini gözleyebilir ve bu konuda anne-babaya bilgi verebilir.
İyi bir öğretmenin çocuğun davranışlarını değerlendirirken tarafsız olması gereklidir. Ancak burada da anne-babalara hatırlatmak istediğimiz bir nokta, öğretmenden kendi başaramadıkları konularda başarılı olmasını beklememeleridir. Çocuğun beş-altı yıl boyunca edindiği tüm yanlış alışkanlıklarından öğretmenin yardımıyla vazgeçmesi hemen hemen olanaksızdır. Öğretmen, kuşkusuz bazı yanlış davranışların düzeltilmesinde ve yeni alışkanlıkların kazanılmasında etkili olabilir ama bu konuda ailenin, özellikle anne-babanın kendisi ile işbirliği yapması zorunluluğu vardır. Anne-babanın katkısı olmadan öğretmenin, çocuğun eğitimi konusunda başarılı olabilmesi çok güçtür.
http://www.kesfetkendini.com/Blog/kisiselgelisim/ilkokuluncocugunhayatindakiyeriveonemi-3581/
her yöne doğru genişleyen başkentimizdir..kuzeyi doğusu batısı güneyi ev dolmaktadır.
asosyal olmanın en güzel tarafı hiç yorulmamaktır
nerdesin aşkım , burdayım aşkım
Edit: nefffrett ediyorum
Edit: nefffrett ediyorum
bayanların giydiklerinde ayakları burkulup rezil olana kadar kendilerini dünyanın en havalı insanı hissettiği şey..
sadece sevsin yeter..zaten sevdiğinde her şey mükemmel olacak demektir.
Okullar tatil edildi mi
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?