confessions

John Doe

1. nesil Yazar - Yazar -

  1. toplam entry 520
  2. takipçi 1
  3. puan 11722

40 yaş

John Doe
davet

“şunları bir araya toplayayım.
bir güzel muhabbet edelim” diye düşündüm.

mutfak işinden de anlarım.
donattım sofrayı.
bayağı uğraştım.
hepsinin, ayrı ayrı ne
yemekten, ne içmekten
hoşlandığını iyi bilirim.
bayağı da para gitti.

birinin yediğini öbürü yemez.
ötekinin içtiğini beriki içmez.
dört kişilik sofra kurdum.

mumları da yaktım.
bak hepsi, erick satie severdi.
hatırladım.
müziği de ayarladım.

geldiler.

20 yaşında ben,
35 yaşımda ben,
40 yaşımda ben ve
bugünkü ben dördümüz.

birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.
yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.

yatıştırayım dedim.
“sen karışma moruk” dediler. büyük hır çıktı.
komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.

evin de içine ettiler.

bende kabahat.
ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine …

can yücel

john doe

John Doe
sol framede adımı görünce bana bişey mi oldu lan yoksa diye korktum bi an.


tamam tamam biliyorum bu espri daha önce yapılmıştı tamam vurma.. dur bari kafama vurmayın, terlik mi o fırlattığın?


hepicinizi çok seviyorum, güzel yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum. o sizin güzel bakışınız, güzel görüşünüz, güzel düşünceniz... sizin güzellikleriniz... (u:32 dişli gülücük) (u:utangaç gülücük)

çayı şekersiz içtiği için gururlanan insan

John Doe
bilmeyene adım adım anlatayım: çay kaşığını iki parmağınla tutuyorsun, çıkarıp bardağa iki kere de vuruyorsun ki üstünde çay kalmasın, sonra fırlatıyorsun o kaşığı ve kuul bi şekilde şunu söylüyorsun: şeker kullanmıyorum.

tebrikler artık siz de bunun gururunu yaşıyor ve havasını atıyorsunuzdur. ben yıllardır yapıyorum mesela. (bkz: yersen)

türk eğitim sistemi

John Doe
bunca yıllık öğrencilik ve öğretmenlik hayatımdan anladığım kadarıyla bu sistemin tek bir mantığı var o da değişmek.

5. sınıflara sınav yapıp anadolu lisesine alalım. tamam süper fikir.
ilköğretimi 8 yıla çıkaralım sınavı da 8'ten sonra yapalım, sınavın adı lgs olsun. mükemmel.
öys'yi kaldıralım sadece öss olsun. evet işte bu.
süper lise diye bişe açalım, anadolu lisesine gidemeyen buraya gitsin. tabii yaa
8. sınıfta yapacağımız sınavın adını da sbs diye değiştirelim. muhteşem.
süper liseleri de anadolu lisesi yapalım, anadolu lisesindeki hazırlığı da kaldıralım. üfff yakıyorsun.
öss öğrencileri tek bi sınavla ölçüyor bu sakıncalı, bi tane ygs 4 tane de lys diye sınav koyalım, katsayıyı da kaldıralım herkes istediği sınava girsin. daha çok mu sınav wooaavv
liseye giriş sınavı da şimdi tek aşama olmaz her dersten ayrı sınav yapalım, bi de öğretmenlerin verdiği not eklensin hem bakalım öğretmenler bol keseden mi veriyor yoksa kazanımlarımızı kazandırıyor mu? adını daa şey yapalım hep 3 harfliydi bu değişik olsun 4 harfli bişey buldum teog! adamım resmen zeka fışkırıyor zekaaaa!
bu ilköğretim 8 sene biraz şey değil mi ya? biz en iyisi bunu 4+4 diye bölelim, liseyi de zorunlu yaptık mı +4 daha oldu bence. sen yaparsın da olmaz mı?!
bu çocuklar napıyor allasen 7 yaşına kadar 60-66 aylık olanı alalım biz ilkokula, anasınıfı filan hikaye yani bence. ooouuvvv vay beaa
müfredatları değiştiriyoruz di mi bak onları unutmayalım, bitişik el yazısı meselesi noldu hallettik ok! ok, o bizde!

vs vs vs ve daha neler neler
(içim şişti yazarken)

naçizane fikrim çok kötü bi programımız bile olsa ama benimsesek bunu, ciddi anlamda benimsesek yeminle çok daha iyi şeyler yapacaz.

az bilinen anadolu adetleri

John Doe
yurdum insanının birbirine değer verdiğini göstermek yada belli bir duyguyu söylemek yerine davranışa dökmek için kullandığı örf, adet ve geleneklerdir. farklı yerlerde duyduğum, gördüğüm, yaşadığım bir kaç örnek şu şekilde sıralanabilir. bu gelenekler yöreden yöreye (tam tersi şekilde) değişiklik gösterebilir.

misafir geldiğinde hemen çay konulmaz. bi süre oturup sohbet edilmesi beklenir. hemen çay konulması çayınızı için de çabucak gidin anlamı taşır.
misafire sofrada tüm ekmek uzatılmaz, ekmek bölünüp de verilir. bunun anlamı ekmeğini paylaşmaktır. tüm ekmek dilenciye, yoksula, muhtaç kişiye verilir.
sofrada en büyük kişi yemeğe başlamadan başlanmaz.
sofrada misafir başlamadan yemeğe başlanmaz.( bazı yerlerde tam tersi ev sahibi başlanmadan başlanmaz)
misafire yemekten sonra hoşgeldiniz denir. çünkü ancak yemek yenildikten sonra o eve misafir olarak kabul edilmiştir.
bayramlarda ikran edilen şekeri almamak saygısızlık sayılır.
mırra (acı kahve) bekar biri tarafından ikram edilir eğer ikram edilen kişi bunu geri çevirirse bu kişinin tüm evlilik masraflarını karşılamayı kabul etmiş sayılır.
bir kaç gün yatılı olarak kalacak misafirin yatağı ev sahibi tarafından toplanmaz, toplanırsa misafirliğinizi bitirin de dönün anlamı taşır. (bazı yerlerde tam tersi bi şekilde yatağı toplamamak istenmediğine yorumlanır)

ne olmuş

John Doe
bu sorudan sonra o an orda bulunan biri ortam yeni yatışmışken tekrar alevlenmesin diye: \"bişe yok gel ben sana anlatırım sonra, sen onu boşver de nerdeydin bu saate kadar?\" cümlesiyle konu değiştirir.
sonrasında (bkz: meraktan çatlamak)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches