insanı garip bir telaşa sürükleyen ezandır.
vaktin kısa oluşu, ramazan ayı için iftarı ifade etmesi ve hadis rivayetlerinde geçen birçok durumu ile bazı konularda tefekkür etmemizi sağlamaktadır.
edit: giri akşam ezanı sırasında girilmiştir.
çocukken satış yöntemine anlam veremediğim içecek. güzel bir nostalji ama. bir kere tadına baktım, beğenmedim hiç orası ayrı konu.
aklıma ilk gelen kişi oldu nedense: (bkz: emre kongar)
En önemlileri doğum ve ölümdür. Birinde zaten daha hiçbirahat ayrıntıya alakamız yoktur, diğerinde ise hayat boyu içinde çırpındığımız tüm ayrıntılar geride kalmıştır.
Şimdilik kitlelere hitap etmektir.
Bu batasıca sistemin hiçbir vasfına sahip olmadan, "vay bu herif de şöyle şöyle ha" deyip atıvermelerini istiyorum sahneye vs.
Hazırlıksız olsam da olur. Ben 10 yıldan fazladır farkında olarak veya olmayarak bu konuşmanın hazırlığını yapıyorum zaten. Bir 5-10 dakika verin sadece konuşmamı istenen süreye ve kafamdaki forma oturtayım yeter.
Bu batasıca sistemin hiçbir vasfına sahip olmadan, "vay bu herif de şöyle şöyle ha" deyip atıvermelerini istiyorum sahneye vs.
Hazırlıksız olsam da olur. Ben 10 yıldan fazladır farkında olarak veya olmayarak bu konuşmanın hazırlığını yapıyorum zaten. Bir 5-10 dakika verin sadece konuşmamı istenen süreye ve kafamdaki forma oturtayım yeter.
İnternette vasiyeti olduğu iddia edilen bir metin dolaşmaktadır, gerçekliğinden emin olmamakla birlikte paylaşıyorum:
VASİYETİM:
Bütün organlarımı bağışladığım için büyük ihtimalle öldüğümde, beni size poşetle verecekler. O yüzden fazla kurcalamayın.
Cesedimi o poşetle toprağa gömüp, üzerine bir de ağaç dikilmesini istiyorum. Mezar taşı isim falan da istemiyorum.
Ne cenazemde ne de sonrasında, 3'üydü, 7'siydi, 40'ıydı gibi bahanelerle yemek falan vermeyin. Yok şunu çok severdi, yok canı için yiyelim gibi saçmalıklarla karnınızı şişirmeye, bahane aramayın. Siz etli pide yiyin diye ölmedim ben. Benim canım için yediğiniz her lokma boğazınızda kalır, bilesiniz.
Öyle mevlit falan bahanesiyle hatim indirmeye, arkamdan iyiliğim için dua falan etmeye kalkmayın, yaşarken yapmadığınız iyiliği ölünce yapmaya kalkmayın, yemem.
İlla birilerine yemek vermek isterseniz, sokak hayvanlarına verin. (bu en net isteğimdir.)
Benim malım kıymetlidir, hiçbir eşyamı bir tanıdığa vermeyin. giysilerimi aşevine yada sosyal hizmetlere verin. diğer eşyalarımı atın yada yakın. Benden geriye hiçbişey kalmasın.
Beni tanıyanlar iyi bilir ki biraz fazlaca açık sözlüyümdür.
O yüzden gönlüm ister ki hepinizden önce öleyim. Sonraya kalıpta kimsenin ölüsüyle falan uğraşamam.
Arkamdan istediğiniz kadar atıp tutabilirsiniz artık, rahat olun. Sizinlemi uğraşacam, ne güzel ölmüşüm.
Ve... evet, hayvanları insanlardan daha çok seviyorum. Aha buda kapak olsun...
VASİYETİM:
Bütün organlarımı bağışladığım için büyük ihtimalle öldüğümde, beni size poşetle verecekler. O yüzden fazla kurcalamayın.
Cesedimi o poşetle toprağa gömüp, üzerine bir de ağaç dikilmesini istiyorum. Mezar taşı isim falan da istemiyorum.
Ne cenazemde ne de sonrasında, 3'üydü, 7'siydi, 40'ıydı gibi bahanelerle yemek falan vermeyin. Yok şunu çok severdi, yok canı için yiyelim gibi saçmalıklarla karnınızı şişirmeye, bahane aramayın. Siz etli pide yiyin diye ölmedim ben. Benim canım için yediğiniz her lokma boğazınızda kalır, bilesiniz.
Öyle mevlit falan bahanesiyle hatim indirmeye, arkamdan iyiliğim için dua falan etmeye kalkmayın, yaşarken yapmadığınız iyiliği ölünce yapmaya kalkmayın, yemem.
İlla birilerine yemek vermek isterseniz, sokak hayvanlarına verin. (bu en net isteğimdir.)
Benim malım kıymetlidir, hiçbir eşyamı bir tanıdığa vermeyin. giysilerimi aşevine yada sosyal hizmetlere verin. diğer eşyalarımı atın yada yakın. Benden geriye hiçbişey kalmasın.
Beni tanıyanlar iyi bilir ki biraz fazlaca açık sözlüyümdür.
O yüzden gönlüm ister ki hepinizden önce öleyim. Sonraya kalıpta kimsenin ölüsüyle falan uğraşamam.
Arkamdan istediğiniz kadar atıp tutabilirsiniz artık, rahat olun. Sizinlemi uğraşacam, ne güzel ölmüşüm.
Ve... evet, hayvanları insanlardan daha çok seviyorum. Aha buda kapak olsun...
Tamamen negatif enerji odaklı olan, yapan veya yapılana olumsuz şekilde etki edebilecek büyü çeşididir.
egzotik zamanların, iki büyük egzotik yer altı şehrinden birisidir. Adıyla anılan büyü şekliyle de anılır. Halkı ve ileri gelenleri büyü başta olmak üzere birçok ritüelle yer altından yer üstünü fethetmek amacını gütmüşlerdi.
Ki öğretileri yıllar yıllar sonra Adolf hitler'in dahi ilgisini çekecektir.
Ki öğretileri yıllar yıllar sonra Adolf hitler'in dahi ilgisini çekecektir.
80'ler ve 90'larda türk popuna büyük katkısı olan, zamanında kasetçalarlar veya televizyonda çıkan kliplerle şarkılarını dinleyip, dans ettiğimiz nadide sanatçıdır.
Yeni nesil için pek bir anlam ifade etmeyebilir ama birçok kişiyi vefat haberiyle gözyaşlarına bozabilecek insandır. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
Yeni nesil için pek bir anlam ifade etmeyebilir ama birçok kişiyi vefat haberiyle gözyaşlarına bozabilecek insandır. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
anı yaşama, mutlu olabilme, günümüz sorunları içerisinde hayata tahammül edebilme yetilerini içeren bir öğretidir. fırsat buldukça insanlara anlatmama rağmen derleyebilmiş değilim henüz. geliştirip bir şekilde kamu yararına sunacağız inşallah.
bazı insanların islami selam şeklini itici bulmaları sebebiyle kullandıkları alternatiftir. halbuki merhaba da arapçadır. "benden sana zarar gelmez." anlamına gelir.
Evet Farsça da "benden Size zarar gelmez" demek oluyor
Arapça diye biliyorum ben ama :/
en güzel selam verme şekillerinden biridir. "allah'ın selamı üzerinize olsun" anlamına gelir.
Bir internet fenomenidir. Havada durmuştur, şahitleri vardır. Şey otobüsünde, Kayseri otobüsünde gidiyordur, bunun da şahidi vardır.
Eylemsizlik, o an birden yükselen adrenalin ve yaşanan şokunu etkisiyle oluşan durumdur.
Bir kazada arka taraftan bacağım ön tarafa geçmişti farkında olmadan. İnsan istemsizce uçabiliyor. uçan adam sabri'ye saygıyla.
Bir kazada arka taraftan bacağım ön tarafa geçmişti farkında olmadan. İnsan istemsizce uçabiliyor. uçan adam sabri'ye saygıyla.
Bir zamanların popüler videosudur.
Akıldan çıkmaz. Bilinçaltına yerleşip yıllar sonra bile birden gün yüzüne çıkabilir.
Akıldan çıkmaz. Bilinçaltına yerleşip yıllar sonra bile birden gün yüzüne çıkabilir.
Anı yaşamak ve her ne olursa olsun severek yaşamakla alakalıdır. "khantura yaşam felsefesi"nin öğretilerinden biridir.
şöyle bir yazı derledim. reklam yapıyor dememeniz için yazıyı buraya da yapıştırıyorum. düşüncelerinizi iletebilirsiniz.
http://khantura.blogspot.com.tr/2017/07/gecmisten-gelecege-tahminler.html
Merhaba bugün 17 Temmuz 2017. Size gelecekten bahsetmek ümidimdi fakat biraz geçmişten bahsedip, gelecek için yapacağım tahminlere bir nevi referans vereceğim. Geçmişte gerçekleşen olaylar olduğu için tabii ki bunları önceden tahmin ettiğime dair hiçbir kanıt olmayacak elimde ama olaylara binaen aklımda kalanları mümkün olduğunca sizlere aktarmaya çalışacağım.
Bu yaşadıklarım benim doğal gelişimimin bir sonucu. Halen öğretilebilir olması ve insanların anlayıp değer vermesi konusunda çalışmaktayım. Hadi başlayalım.
Yıl 2004. Başarılı bir öğrenci olarak İlköğretimin 7. Sınıfına devam etmekteyim. Zaten daha sonra not ortalaması olarak ortalarda gözükmesem de o seneki OKS sınavında okul birincisi olarak kendimi göstermiş olacağım fakat konumuz bu değil.
Okulun fen ve teknoloji kolundayım. O zamanlar şehrimizde birçok insan sobayla ısınıyor. Kalorifer sistemleri ise kömür kazanlı. Şehre henüz doğalgaz gelmemiş.
O yıllarda biogaz adlı yakıtın olduğu ve yanabilirliği konuşuluyor sadece. Kimsenin aklına tesisleştirmek, bu neredeyse bedava enerjiden fayda sağlamak gelmiyor. Ben de bilime aşık bir çocuk olarak, hocalarıma bununla ilgili bir proje yapabileceğimi söylüyorum. Yapacağım basit bir prototipin dahi kıymet bilen ellerin teşvikleri ile devasa tesislere dönüşebileceğini hayal ediyorum.
Elimden geldiğince sadece yanabilirliği ve depolama kolaylığını göstermek için yoğurt kovası, akvaryum hortumu ve o hortumlara ait vanalarla hazırladığım düzeneğe, tükenmez kalem ucundan bir nevi pürmüz yapıyorum. Ne problemi çıkıyor dersiniz? Tezek yok
Şehirde yaşıyorum ve çocuk aklımla tanıdığım kimseden bana tezek temin etmesini isteyemiyorum. Fen bilimleri hocalarımız sadece dinlemekle kalıyor, neden bizim faaliyetlerimize katıldığını bile anlamadığım Fransızca hocam: “Yalçın gerçekten bok gibi bir deney bulmuşsun.” diyerek kelime oyunu yaptığını düşünüp gülerek benimle dalga geçiyor. Şu an biogazdan verim elde edenler ortada, hala büyük çapta faydalanılabilecek bir tesis yok. 2004 – 2017. 13 sene geçmiş ve durum bu şekilde.
Şimdi başka bir konuya değinmek istiyorum. Biogaz konusundan bahsedip buraya atlamak belki de her konuda fikri olup, hiçbir şey yapmayan kişi izlenimi uyandıracak ama amacım sadece yaptığım öngörülere ve dünyada gelinen noktalara ışık tutmak. Devam ediyorum.
Yıl 2008. O sıralar güçlü bir ülke miyiz, değil miyiz bunun hararetli tartışmaları dönüyor. Televizyonlarda ekonomi programları çok sık takip edilir halde. Ortada bir sorun yok. Dolar 1.20 TL düzeylerinde. Fakat gündemi takip edip, ekonomi haberlerini dinlerken bir şeyler seziyorum. Ne kadar saçma gelse de (bahsi geçen durumu anlattığım yeri de tarif edeceğim) okul dönüşü içinde olduğumuz minibüs şehrin otogarına yaklaştığı sıralarda şu şekilde bir ifade kullanıyorum: “Keşke elimde bir miktar para olsa. Ne kadar olduğunun önemi yok. Çok yakın zamanda dolar 1.20 seviyelerinden belki 30 belki 40 kuruş belki de daha fazla yükselecek. Düşünsenize elinde para olan zenginlerin bu şekilde bir artışa yatırım yaptıklarını. Servetlerine servet katarlar.”
Piyasadaki dengesiz ve tedirgin duruş patlak veriyor. Dolar 10 gün içerisinde 1.70 seviyelerine tırmanıyor. Ülkedeki bazı yatırımcılar bunu sezip çoktan yatırım yapmış ve kar elde etmiş oluyorlar. Nasıl tahmin ettiğimi sorsanız şimdi dahi anlatamam. Ama hala her konuda hislerime güvenirim.
Evde açık olan televizyondan, yolda yürürken insanların konuştukları konulara kadar birçok konuyu dinler, özümser ve sonuç elde etmeye çalışırım. Bugünlük bu alışkanlıklarım ve hislerim sonucu vardığım bu iki sonucu anlatmak istedim. Zamanla diğer öngörülerimi de anlatacağım.
Khantura
http://khantura.blogspot.com.tr/2017/07/gecmisten-gelecege-tahminler.html
Merhaba bugün 17 Temmuz 2017. Size gelecekten bahsetmek ümidimdi fakat biraz geçmişten bahsedip, gelecek için yapacağım tahminlere bir nevi referans vereceğim. Geçmişte gerçekleşen olaylar olduğu için tabii ki bunları önceden tahmin ettiğime dair hiçbir kanıt olmayacak elimde ama olaylara binaen aklımda kalanları mümkün olduğunca sizlere aktarmaya çalışacağım.
Bu yaşadıklarım benim doğal gelişimimin bir sonucu. Halen öğretilebilir olması ve insanların anlayıp değer vermesi konusunda çalışmaktayım. Hadi başlayalım.
Yıl 2004. Başarılı bir öğrenci olarak İlköğretimin 7. Sınıfına devam etmekteyim. Zaten daha sonra not ortalaması olarak ortalarda gözükmesem de o seneki OKS sınavında okul birincisi olarak kendimi göstermiş olacağım fakat konumuz bu değil.
Okulun fen ve teknoloji kolundayım. O zamanlar şehrimizde birçok insan sobayla ısınıyor. Kalorifer sistemleri ise kömür kazanlı. Şehre henüz doğalgaz gelmemiş.
O yıllarda biogaz adlı yakıtın olduğu ve yanabilirliği konuşuluyor sadece. Kimsenin aklına tesisleştirmek, bu neredeyse bedava enerjiden fayda sağlamak gelmiyor. Ben de bilime aşık bir çocuk olarak, hocalarıma bununla ilgili bir proje yapabileceğimi söylüyorum. Yapacağım basit bir prototipin dahi kıymet bilen ellerin teşvikleri ile devasa tesislere dönüşebileceğini hayal ediyorum.
Elimden geldiğince sadece yanabilirliği ve depolama kolaylığını göstermek için yoğurt kovası, akvaryum hortumu ve o hortumlara ait vanalarla hazırladığım düzeneğe, tükenmez kalem ucundan bir nevi pürmüz yapıyorum. Ne problemi çıkıyor dersiniz? Tezek yok
Şehirde yaşıyorum ve çocuk aklımla tanıdığım kimseden bana tezek temin etmesini isteyemiyorum. Fen bilimleri hocalarımız sadece dinlemekle kalıyor, neden bizim faaliyetlerimize katıldığını bile anlamadığım Fransızca hocam: “Yalçın gerçekten bok gibi bir deney bulmuşsun.” diyerek kelime oyunu yaptığını düşünüp gülerek benimle dalga geçiyor. Şu an biogazdan verim elde edenler ortada, hala büyük çapta faydalanılabilecek bir tesis yok. 2004 – 2017. 13 sene geçmiş ve durum bu şekilde.
Şimdi başka bir konuya değinmek istiyorum. Biogaz konusundan bahsedip buraya atlamak belki de her konuda fikri olup, hiçbir şey yapmayan kişi izlenimi uyandıracak ama amacım sadece yaptığım öngörülere ve dünyada gelinen noktalara ışık tutmak. Devam ediyorum.
Yıl 2008. O sıralar güçlü bir ülke miyiz, değil miyiz bunun hararetli tartışmaları dönüyor. Televizyonlarda ekonomi programları çok sık takip edilir halde. Ortada bir sorun yok. Dolar 1.20 TL düzeylerinde. Fakat gündemi takip edip, ekonomi haberlerini dinlerken bir şeyler seziyorum. Ne kadar saçma gelse de (bahsi geçen durumu anlattığım yeri de tarif edeceğim) okul dönüşü içinde olduğumuz minibüs şehrin otogarına yaklaştığı sıralarda şu şekilde bir ifade kullanıyorum: “Keşke elimde bir miktar para olsa. Ne kadar olduğunun önemi yok. Çok yakın zamanda dolar 1.20 seviyelerinden belki 30 belki 40 kuruş belki de daha fazla yükselecek. Düşünsenize elinde para olan zenginlerin bu şekilde bir artışa yatırım yaptıklarını. Servetlerine servet katarlar.”
Piyasadaki dengesiz ve tedirgin duruş patlak veriyor. Dolar 10 gün içerisinde 1.70 seviyelerine tırmanıyor. Ülkedeki bazı yatırımcılar bunu sezip çoktan yatırım yapmış ve kar elde etmiş oluyorlar. Nasıl tahmin ettiğimi sorsanız şimdi dahi anlatamam. Ama hala her konuda hislerime güvenirim.
Evde açık olan televizyondan, yolda yürürken insanların konuştukları konulara kadar birçok konuyu dinler, özümser ve sonuç elde etmeye çalışırım. Bugünlük bu alışkanlıklarım ve hislerim sonucu vardığım bu iki sonucu anlatmak istedim. Zamanla diğer öngörülerimi de anlatacağım.
Khantura
hepimizi yine yeni yeniden üzen olaydır.
rabbim yaralılarımıza şifa versin. sövsem mi üzülsem mi kızsam mı bilemiyorum artık. karmakarışık ruh hallerine giriyoruz.
bir kere çok üzgünüm çünkü gencecik canlar şehit, gazi oluyor. üzülüyorum çünkü memleketin gariban insanı 30-40 saniyelik kahramanlıklara feda ediliyor.
kızgınım ve sövmek istiyorum çünkü kirpi sayıları hala yetersiz. üzülüyorum çünkü kesiin havadan nakil kararını esnetmişler belli ki. üzülüyorum çünkü güneydoğu'nun etrafı dağlık, kendisi çukur yollarında göz göre göre yitiyor nice canlar, uzuvlar. yazık bu vatanın evlatlarına...
rabbim yaralılarımıza şifa versin. sövsem mi üzülsem mi kızsam mı bilemiyorum artık. karmakarışık ruh hallerine giriyoruz.
bir kere çok üzgünüm çünkü gencecik canlar şehit, gazi oluyor. üzülüyorum çünkü memleketin gariban insanı 30-40 saniyelik kahramanlıklara feda ediliyor.
kızgınım ve sövmek istiyorum çünkü kirpi sayıları hala yetersiz. üzülüyorum çünkü kesiin havadan nakil kararını esnetmişler belli ki. üzülüyorum çünkü güneydoğu'nun etrafı dağlık, kendisi çukur yollarında göz göre göre yitiyor nice canlar, uzuvlar. yazık bu vatanın evlatlarına...
Böyle bir başlık neden başa kalır bilmem ama birkaç tane yazayım.
(bkz: mulholland drive)
(bkz: inception)
(bkz: matrix)
(bkz: yes man)
(bkz: bruce almighty)
(bkz: mulholland drive)
(bkz: inception)
(bkz: matrix)
(bkz: yes man)
(bkz: bruce almighty)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?