Milletlerarası İşçi Kardeşliği Teşkilatının 1889 Paris Kongresi'nde (II. Enternasyonalin 1. Kongresi), yılda bir günün, dayanışmaları amacıyla işçilerin ortak bayramı ilan edilmesi kararlaştırıldı. Amerikalı sendikacıların önerisi üzerine o gün ''1 Mayıs'' olarak belirlendi.
Birçok ülkede 1 Mayıs, "Emek Bayramı", "İşçi Bayramı" ve "1 Mayıs Bayramı'' adıyla resmi tatil olarak kutlanmaya başladı.
İstanbul'daki ilk kutlama 1912'de yapıldı
İşçi Bayramı, Osmanlı Devleti sınırlarında ilk kez 1911'de Selanik'teki tütün, pamuk ve liman işçilerince kutlanırken, İstanbul'daki ilk kutlama 1912'de yapıldı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Sovyetler Birliği ile dostluk ilişkileri çerçevesinde Ankara'da 1 Mayıs 1922'de İşçi Bayramı kutlandı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez ise 1 Mayıs 1923'te resmi olarak bayram kutlaması yapıldı.
çoğu zaman birbirinden bağımsız zaman parçaları olarak gözünüzde canlanan ama aslında bir bütün olan hayatınızın üç kelime ifadesidir.
bir anlamda birbirinden bağımsızdır, zira herşey gibi siz, sizin doğrularınız, bakış açınız herşey gibi yaşamla beraber defalarca yeniden şekillenmektedir. tıpkı seramik çamurunun defalarca şekillenip, bozulup, tekrar şekillenmesi gibi. ama özünde belki sabit kalan malzemedir. belki su ile ıslandığında daha kolay şekil alan, belki zamanla sertleşen, fırına girince sertleşen, sırlanan, kırılan ama özünde hala çamur olan siz. aslında özünde hiç değişmeyen siz.
aslında farkında olsanız da olmasanız da bir yörünge çerçevesinde yaşadığınız, aslında çok da fazla endişelenmemiz gereken, yaşam içinde yaşanmışlıklarınızın umutlarınızı ve hayallerinizi kendine katık edip şekil verdiği şeydir yaşam. fırsatlar, köşebaşlarında sizi bekleyen insanlar, seçimlerle şekillense de çoğu zaman endişeye bırakmayacak kadar tutarlı üç zaman parçasıdır hayat dediğiniz şey.
eğer sahici olup, duygu ve düşüncelerinizde yüzleşmiş, vicdanlı davranmayı başarabilmiş, iyi insan olabilmeyi, hür düşüncele bir yaşam yaşamışsanız. tercihler, zorluklar bir anlamda geçmişteki doğrultuda size çözümlenecek fırsatlar size aynı ışıktan yansıyacaktır.
zira ne yazık ki hayat bir bütündür; her ne kadar ders alsanız da bazı bazı, her ne kadar da kararcı olsanız da o bütünün çok dışına çıkıp çok da farklı bir şey yapamazsınız. zira hayatınız elinizdeki çamurdan ibarettir. yapılabilecek tek şey o çamurun sınırları, yapabilirlikleri, avantaj ve dezavantajları konusunda doğru bilgiye sahip olup, kendinizi tanımaktır sadece.
bir anlamda birbirinden bağımsızdır, zira herşey gibi siz, sizin doğrularınız, bakış açınız herşey gibi yaşamla beraber defalarca yeniden şekillenmektedir. tıpkı seramik çamurunun defalarca şekillenip, bozulup, tekrar şekillenmesi gibi. ama özünde belki sabit kalan malzemedir. belki su ile ıslandığında daha kolay şekil alan, belki zamanla sertleşen, fırına girince sertleşen, sırlanan, kırılan ama özünde hala çamur olan siz. aslında özünde hiç değişmeyen siz.
aslında farkında olsanız da olmasanız da bir yörünge çerçevesinde yaşadığınız, aslında çok da fazla endişelenmemiz gereken, yaşam içinde yaşanmışlıklarınızın umutlarınızı ve hayallerinizi kendine katık edip şekil verdiği şeydir yaşam. fırsatlar, köşebaşlarında sizi bekleyen insanlar, seçimlerle şekillense de çoğu zaman endişeye bırakmayacak kadar tutarlı üç zaman parçasıdır hayat dediğiniz şey.
eğer sahici olup, duygu ve düşüncelerinizde yüzleşmiş, vicdanlı davranmayı başarabilmiş, iyi insan olabilmeyi, hür düşüncele bir yaşam yaşamışsanız. tercihler, zorluklar bir anlamda geçmişteki doğrultuda size çözümlenecek fırsatlar size aynı ışıktan yansıyacaktır.
zira ne yazık ki hayat bir bütündür; her ne kadar ders alsanız da bazı bazı, her ne kadar da kararcı olsanız da o bütünün çok dışına çıkıp çok da farklı bir şey yapamazsınız. zira hayatınız elinizdeki çamurdan ibarettir. yapılabilecek tek şey o çamurun sınırları, yapabilirlikleri, avantaj ve dezavantajları konusunda doğru bilgiye sahip olup, kendinizi tanımaktır sadece.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?