tuhaf bir huzur içerisinde dönüp durmaktır, aslında olan biten. başka bir zaman dilimine ait olan kelimelerin üç satırlık, yüzeysel karışımlarda yer bulmasının yanı sıra, akla düşen onca kum ve inci tanesinin bıraktığı, yaşama dair soğukluk. hem her olan biteni kıskanma isteği hem de bir adet boşvermişlik. bir zamanlar konu ayırt etmeksizin gömülürken derinliklere, başka bir günde sözcük beğenmemek. "özcük" olanlarını aramak, toplamak.
uzun süredir sürekli bir şeyler yapmadıysanız ve en istikrarlı olarak yapabildiğiniz tek şey buysa çok başka bir kaçıştır. kendi kendini dağıtmaktır. en ufak bir bilgi detayının peşinde günlerce düşünmek, rüyasını kurmak ve her geçen gün daha da şüphe etmeye başlamak. bütün bunları yaparken, bütün bunları yapmayan birine denk gelmek, elinde kutuları, kağıtları olan. bu da bulanık işte. sessiz, karanlık, kendi halinde. her bir hevesin tek tek susması. karamsarlık değil bu, durmayan zamanın içerisinde nefes almadan beklemek...
her ciddi bir şeyler karalamaya kalktığında ya ahşap bir kutunun ya da bir reaktörün çağrışım duvarlarını kemirmesi. pandoralardan, kara kutulardan, sandıklardan kurtulamayıp yeni bir deliliğin arefesinde, yer altına uğramak. eski bir filmden gördüğü fare burgerin saçmalığıyla konuşur gibi anlık şiirleri okumaya başlamak. kontrolsüzlüğün verdiği hazla, randomize edilmiş hayal gücünün sınırsız karanlığında yıldız aramak. hastalık bu ama tedavi istemez...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?