ben otizmi olan bir çocuğum, otistik değilim!
http://www.eba.gov.tr/video/izle/575212103c47f0f784aa6b178eeb9e7e84e21951a4001
2 nisan dünya otizm günü
Keşke bir nisan şakası olsaydı.
Bir anne şunu istiyor sadece; çocuğum büyüsün de anneciğim desin yeter.
Bir anne şunu istiyor sadece; çocuğum büyüsün de anneciğim desin yeter.
Bu gündür.
Nisan ayı, dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” (2nd April World Autism Awareness Day) olarak ilan edilmiştir. 2 Nisan'da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” çerçevesinde tüm dünyada otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve farkındalığın arttırılarak, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedeflenmiştir.
Otizm genellikle hayatın ilk 2-5 yılı içerisinde belirti veren, doğuştan gelen, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen karmaşık, nörolojik tabanlı, çok farklı formları ile sosyal sorunlar oluşturabilen, bebeklik veya erken çocukluk dönemi sosyal yetilerdeki gelişim bozukluğu hastalığıdır.
Son yıllarda görülme sıklığı artan Otizm Spektrum Bozukluğunun temel belirtileri arasında, başkalarıyla göz teması kurmamak, gözlerin bir yere takılıp kalması, ismi söylendiğinde bakmamak, sözleri tekrarlamak, parmağıyla ile istediği şeyi gösterememek, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermemek, sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar gözlenmektedir.
Otizmin günümüzde bilinen tek tedavisi ise, erken tanı ile yoğun, sürekli özel eğitimdir. Otizmli bireylerin topluma kazandırılmasında bugün için kabul edilmiş en önemli yöntem olan erken yaşta verilmeye başlanan bireyselleştirilmiş özel eğitim alan otizmli çocukların sosyal yönlerinin geliştiği, iletişim becerilerinin arttığı ve takıntılı davranışlarının azaldığı bilinmektedir. Sevgi, sabır ve anlayışla sürdürülen eğitimlerle desteklenen otizmli çocuklar, akranlarının sahip oldukları becerileri edinerek toplumda yerlerini alabilmektedirler.
Bu konuda özellikle ailelere büyük sorumluluk düşmektedir. Belirtiler konusunda ailelerin bilinçlendirilmesi ve çocukta bu belirtilerin görülmesi durumunda ailelerin, aile hekimine, çocuk doktoruna ya da çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanına başvurması son derece önem arz etmektedir.
Nisan ayı, dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” (2nd April World Autism Awareness Day) olarak ilan edilmiştir. 2 Nisan'da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” çerçevesinde tüm dünyada otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve farkındalığın arttırılarak, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedeflenmiştir.
Otizm genellikle hayatın ilk 2-5 yılı içerisinde belirti veren, doğuştan gelen, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen karmaşık, nörolojik tabanlı, çok farklı formları ile sosyal sorunlar oluşturabilen, bebeklik veya erken çocukluk dönemi sosyal yetilerdeki gelişim bozukluğu hastalığıdır.
Son yıllarda görülme sıklığı artan Otizm Spektrum Bozukluğunun temel belirtileri arasında, başkalarıyla göz teması kurmamak, gözlerin bir yere takılıp kalması, ismi söylendiğinde bakmamak, sözleri tekrarlamak, parmağıyla ile istediği şeyi gösterememek, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermemek, sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar gözlenmektedir.
Otizmin günümüzde bilinen tek tedavisi ise, erken tanı ile yoğun, sürekli özel eğitimdir. Otizmli bireylerin topluma kazandırılmasında bugün için kabul edilmiş en önemli yöntem olan erken yaşta verilmeye başlanan bireyselleştirilmiş özel eğitim alan otizmli çocukların sosyal yönlerinin geliştiği, iletişim becerilerinin arttığı ve takıntılı davranışlarının azaldığı bilinmektedir. Sevgi, sabır ve anlayışla sürdürülen eğitimlerle desteklenen otizmli çocuklar, akranlarının sahip oldukları becerileri edinerek toplumda yerlerini alabilmektedirler.
Bu konuda özellikle ailelere büyük sorumluluk düşmektedir. Belirtiler konusunda ailelerin bilinçlendirilmesi ve çocukta bu belirtilerin görülmesi durumunda ailelerin, aile hekimine, çocuk doktoruna ya da çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanına başvurması son derece önem arz etmektedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?