Yusuf güdükten cansuya gelsin
https://www.youtube.com/watch?v=9CidtkOYjfc
7 numara
10 numara dizidir. Aile genç çoluk çocuk evli bekar... Dizisidir. Mutlu eden dizidir...
Haydar: Üzerinde çalıştığım proje bitmek üzere biliyon mu?
Armağan: Ne güzel. Bazen senin yanında kendimi işe yaramaz hissediyorum. Biz dersleri zar zor yetiştiriyoruz bir de sana bak.
Haydar: Sana bir hikaye anlatayım mı?
Armağan: Hıhı.
Haydar: Bir sucu boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronunun evine giden uzun yolu dolu olarak tamamlerken çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş.
Armağan: Ben çatlak bir kovayım. Sevdim. Devam et…
Haydar: Bu durum iki yıl boyunca böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece bir buçuk kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken zavallı çatlak kova, görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan utanç duyuyormuş. Bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş. “Kendimden utanıyom ve senden özür dilemek istiyom.” “Neden?” diye sormuş sucu. Kova cevap vermiş…
Armağan: Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum ve benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun… Ben çatlak bir kovayım! Ben çatlak bir kovayıııııım!
Haydar: Devamını dinleyecek misin? Sucu demiş ki. Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyom. Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu, diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi? Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün ırmaktan dönerken sen onları suladın. Ben de bu güzel çiçekleri toplayıp patronumun evini süsleyebildim. Geçtiğin her yerde çiçek açtırıyon Hiçbir şey yapmasan da olur.
Armağan: Ne güzel. Bazen senin yanında kendimi işe yaramaz hissediyorum. Biz dersleri zar zor yetiştiriyoruz bir de sana bak.
Haydar: Sana bir hikaye anlatayım mı?
Armağan: Hıhı.
Haydar: Bir sucu boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronunun evine giden uzun yolu dolu olarak tamamlerken çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş.
Armağan: Ben çatlak bir kovayım. Sevdim. Devam et…
Haydar: Bu durum iki yıl boyunca böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece bir buçuk kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken zavallı çatlak kova, görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan utanç duyuyormuş. Bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş. “Kendimden utanıyom ve senden özür dilemek istiyom.” “Neden?” diye sormuş sucu. Kova cevap vermiş…
Armağan: Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum ve benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun… Ben çatlak bir kovayım! Ben çatlak bir kovayıııııım!
Haydar: Devamını dinleyecek misin? Sucu demiş ki. Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyom. Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu, diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi? Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün ırmaktan dönerken sen onları suladın. Ben de bu güzel çiçekleri toplayıp patronumun evini süsleyebildim. Geçtiğin her yerde çiçek açtırıyon Hiçbir şey yapmasan da olur.
Yedi Numara, 2000-2003 yılları arasında TRT'de yayınlanmış komedi türünde televizyon dizisidir.Fora Film tarafından yapılmıştır.
TRT avazda şun oynayan muhteşem dizi.
başlığı görür görmez 7 numaradır adı ama tadı 10 numaradır yazasım geldi. (^^)
-ayten bacummm.
-ayten bacummm.
-Vahit emmi, evlilik nasıl bir şeydir?
+Evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat.
-Anlamadım.
+Şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. Sivri kayaları var. İşte doğar doğmaz bizi \"hadi bu dağı aş\" diye eteklerine bırakıveriyorlar.
-Hayat yani?
+Aferin! İlk başlarda iş kolay. Ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor... Dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. Gücün azalıyor... Derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. Yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize. Artık tek başına değilsin. Biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin... Dağ yine yalçın. Ama artık yürümek zevkli. Nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. Çünkü yanında kendi nefesin gibi bir nefes daha var... Anladın mı?
-Her evlilik sizinki kadar mutlu mudur?
+Yoldaşına bağlı. Biz zeliha'mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik, canımız yanınca ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik. Ben \"pes\" deyince o \"hadi\" dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım.
-Peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi?
+Bilmiyorum. Biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat. Bak bugün deniz kenarında zeliha'mla beraber çekirdek çıtlatıp, çay içerken, mutluluk da bizimle masada oturuyordu sanki.
+Evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat.
-Anlamadım.
+Şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. Sivri kayaları var. İşte doğar doğmaz bizi \"hadi bu dağı aş\" diye eteklerine bırakıveriyorlar.
-Hayat yani?
+Aferin! İlk başlarda iş kolay. Ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor... Dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. Gücün azalıyor... Derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. Yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize. Artık tek başına değilsin. Biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin... Dağ yine yalçın. Ama artık yürümek zevkli. Nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. Çünkü yanında kendi nefesin gibi bir nefes daha var... Anladın mı?
-Her evlilik sizinki kadar mutlu mudur?
+Yoldaşına bağlı. Biz zeliha'mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik, canımız yanınca ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik. Ben \"pes\" deyince o \"hadi\" dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım.
-Peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi?
+Bilmiyorum. Biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat. Bak bugün deniz kenarında zeliha'mla beraber çekirdek çıtlatıp, çay içerken, mutluluk da bizimle masada oturuyordu sanki.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?