ali emîrî efendi diyarbakırda doğmuştur. osmanlıda birçok devlet memuriyetinde çalışmıştır. ancak kendisini asıl ünlenmesinin sebebi kitaplara olan merakıdır. kendisinin naklettiğine göre çocukluk zamanında bütün çocuklar oyun oynarken kendisi bir köşeye çekilip kitap okurmuş. bir yerde yeni bir kitabın varlığından haberi olduğu vakit, uzak olmasını önemseden kitap görmeye gider değerse satın alırmış. ali emiri efendi divanu lugati't-türk'ün bugünlere kalmasındaki asıl sebebidir. şöyle ki birgün bir sahafta kitapları karıştırırken, divanu lugati't-türk'ün orjinal el yazmasını görmüştür. ancak bunu sahafa söylememiştir. çünkü sahaf bundan haberdar olursa fiyatı arttıracaktır ve bazı kişilerin eline düşerse yurt dışına kaçırılma ihtimali vardır. kitabı orada 33 liraya satın almıştır. hemen alır almaz o heyecanla kahvehaneye gidip arkadaşlarına bunu söylemiş. arkadaşları çok görmek istesede göstermemiştir kitabı. bu arkadaşlar ziya gökalp, fuat köprülü gibi devrin ileri gelen şahsiyetleridir
ali emîrî efendi kitabı satın aldığında duyduğu sevincini şu şekilde dile getirir: "bu kitabı aldım; eve geldim. yemeği içmeği unuttum… bu kitabı, sahaf burhan 33 liraya sattı. fakat ben bunu birkaç misli ağırlığındaki elmaslara, zümrütlere değişmem."
daha sonra elindeki kitaplarla bir kütüphane kurmuştur. kütüphane herkes "ali emîrî" ismini verelim demesine rağmen, "ben bu kitapları milletim için topladım ve milletime vakfediyorum " diyerek kütüphanenin adını "millet kütüphanesi " koymuştur.
yahya kemal şu şiirin de ali emiri efendiyi yad eder :
muhtaç isen füyuzuna eslâf pendinin
diz çok önünde şimdi emiri efendi'nin
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?