reha erdemin çektiği 2013 yapımı filmdir.
filmin konusu:
filmin özeti
jin henüz 17 yaşında bir gençtir. terör örgütü üyesi olmuştur ama yaşadığı birtakım olaylar onun örgütten kaçıp, uzaklaşmasına neden olmuştur. şimdi benliği hayal kırıklıklarıyla örülüdür. kendisini sığındığı ormana ve doğaya adar. patlayan bombalar, çatışmalar, tedirgin geçen günlerin ardından ülkenin doğusundan batısına, izmir'de yaşayan amcasının yanına gitmek üzere yola koyulur. o bu zorlu maceraya dayanmaya çalışırken, seyirci de yakın zaman ülke coğrafyasında yaşanan güncel sorunlara tanıklık edecektir.
jin reha erdem
(gbkz:reha erdem)in vicadan temizlemesi olarakta görülebilir bu film.Diyaloglar oldukça az ama filim oldukça etkileyicidir.İnsan insandır anlayışı ile çekilmiştir.Bunu da jin in tarafındayım diyerek savunmuştur
%70 i doğa perspektifi, %30 u dialog.
bu %30 un %25 i kürtçe, %5 i türkçe. %25 in %20 si hayvanlar %5 i insanlar ile geçiyor. toplamda insanlarla geçen dialog miktarı, %5 türkçe, %5 kürtçe.
öncelikle böyle bir çıkarımı, faşist olduğum için, kürtlerle ve kürtçeyle herhangi bir problemim olduğu için yapmadım. aksine, böyle filmler görmek kendimizi tanımamız açısından çok önemli.
bana kalırsa, dialog ve sahne orantısı bilerek böyle kurulmuş. çünkü jin, söylediği gibi masalsı anlatımını "gösterme"den yana kullanıyor. yani size kürt - türk çatışmasını klişe laflar, beylik sözler ile değil; doğrudan gösterme yoluyla anlatmayı tercih ediyor.
reha erdemi izleyenler bilir ki, mistik ve doğa anlatımını bolca kullanır. filmde yönetmenin geleneğine bağlı şekilde; doğadan kopan ve doğanın içinde olan iki insan tipinin karşıtlığı; insan gelene kadar doğanın kendi halinde mükemmel oluşu; en tehlikeli canlının bizler olduğu gerçeği apaçık ve gerek hayvanların gözünden, gerek ağaçların gözünden anlatılmakta.
pek tabi siyasi ve politik konulara değinmiyor. ama hiçbir sanatçının bunu yapmak için zorunluluğu da yok. çünkü politik ve siyasi laflar genellikle felsefe gibi, uygulanıştan çok teoride kalıyor, çözüm üretmiyor. hatta çözümü önemsemiyor bile. fakat sanatsal ve doğru düzlemden bakan herhangi bir film; kahramanın acı çeken 17 yaşında masum bir kız olduğu herhangi bir film; havada kalacak sözlerin tamamından daha ağır basıyor.
jin, masalsı ve dokunmak istediği hüzne dokunabilen; doğacı ve mistik anlatımı sonuna kadar kullanan, türkiye sinemasının hoş bir filmi.
bu %30 un %25 i kürtçe, %5 i türkçe. %25 in %20 si hayvanlar %5 i insanlar ile geçiyor. toplamda insanlarla geçen dialog miktarı, %5 türkçe, %5 kürtçe.
öncelikle böyle bir çıkarımı, faşist olduğum için, kürtlerle ve kürtçeyle herhangi bir problemim olduğu için yapmadım. aksine, böyle filmler görmek kendimizi tanımamız açısından çok önemli.
bana kalırsa, dialog ve sahne orantısı bilerek böyle kurulmuş. çünkü jin, söylediği gibi masalsı anlatımını "gösterme"den yana kullanıyor. yani size kürt - türk çatışmasını klişe laflar, beylik sözler ile değil; doğrudan gösterme yoluyla anlatmayı tercih ediyor.
reha erdemi izleyenler bilir ki, mistik ve doğa anlatımını bolca kullanır. filmde yönetmenin geleneğine bağlı şekilde; doğadan kopan ve doğanın içinde olan iki insan tipinin karşıtlığı; insan gelene kadar doğanın kendi halinde mükemmel oluşu; en tehlikeli canlının bizler olduğu gerçeği apaçık ve gerek hayvanların gözünden, gerek ağaçların gözünden anlatılmakta.
pek tabi siyasi ve politik konulara değinmiyor. ama hiçbir sanatçının bunu yapmak için zorunluluğu da yok. çünkü politik ve siyasi laflar genellikle felsefe gibi, uygulanıştan çok teoride kalıyor, çözüm üretmiyor. hatta çözümü önemsemiyor bile. fakat sanatsal ve doğru düzlemden bakan herhangi bir film; kahramanın acı çeken 17 yaşında masum bir kız olduğu herhangi bir film; havada kalacak sözlerin tamamından daha ağır basıyor.
jin, masalsı ve dokunmak istediği hüzne dokunabilen; doğacı ve mistik anlatımı sonuna kadar kullanan, türkiye sinemasının hoş bir filmi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?