referandumda geçmesi durumunda getirilecek olan başkanlık sisteminin nasıl uygulanabileceği yolundaki ihtimalleri, isimler üzerinden yapmak çok verimli olmaz gibime geliyor. zira, yukardaki entrylerden birinde de görüldüğü üzre, birileri için mevcut cumhurbaşkanının bizatihi kendisi bile birileri için güven unsurunu ifade ederken, başka birileri için de tam aksine güvensizliğin ifadesi olabiliyor.
bu nedenle, sistemi değerlendirirken, tayyip erdoğan başkan olduğunda şunları şunları yapar demek yerine, seçilecek cumhurbaşkanını x olarak kabul etmek lazım. zira, neticede tayyip erdoğan da o mevkiye seçildiğinde - eğer seçilebilirse- ilanihaye o makamda kalmayacak.
kendi açımdan, gözüme çarpan birkaç hususu vurgulamak isterim:
- üstteki entrylerden birinde, 'üniter yapıda, bölünme hikayesinin olmadığı' şeklinde bir tanım yapılmış yeni anayasa için. tam tersini düşünüyorum. zira, yeni anayasaya göre cumhurbaşkanı,Bütün yönetim işlerini yapabilecek. Bugün başbakan ve bakanların kullandığı bütün yetkileri kullanabilecek. Bakanlıkları, kamu idaresinin tamamını istediği gibi Kararnamelerle düzenleyebilecek. Bakanlıkları, devlet dairelerini, kurumları kuracak, kaldıracak, görevlerini belirleyecek, atayacak, azledecek, soruşturma yapacak, disiplin işlerini düzenleyecek, ihale yapacak, üniter yapıyı bozacak idari düzenlemeler yapabilecek, ne kadar devlet yetkisi varsa kullanacak. (Teklif m.9, m.14, m.15, 19/B; Anayasa m.104, m.123). tayyip erdoğan bunları yapar ya da yapmaz demiyorum. x cumhurbaşkanından bahsediyoruz.
- cumhurbaşkanının eskiye oranla daha fazla suçtan yargılanacağı husus doğru fakat eksik. öncelikle şunu bilelim. artık cumhurbaşkanı yürütmenin başı. gerçi eskiden de yürütmenin bir unsuruydu ancak yenisinde bir nevi eski başbakanın konumuna geliyor. dolayısıyla, eski anayasada başbakanın taşıdığı sorumlulukları taşıması normal. dolayısıyla kararlarından dolayı sorumluluk taşıması da normal. ancak şöyle bir durum var ki, yeni anayasaya göre, cumhurbaşkanının yargılanması teknik olarak çok zor. zira bunun için meclisin 600 milletvekilinin 400ünün bunu kabul etmesi lazım. peki size göre, büyük çoğunluğu kendisi tarafından seçilen milletvekillerinden oluşan bir meclisin bunu yapması gerçekte ne kadar mümkün? diyelim ki meclis bunu başardı. yargılayacak makam kim? anayasa mahkemesi. üyeleri nasıl seçilecek? 15 üyenin 12sini cumhurbaşkanı direkt seçecek. kalan üç üyeyi de, büyük çoğunluğunu cumhurbaşkanının belirlediği meclis seçecek. yani bir nevi körler sağırlar birbirini ağırlar.
- hakimler savcılar kurulundan bahsedilmiş. avukat üyelerin gireceği de söylenmiş. aslına bakarsanız orada kimin olduğundan daha çok, o üyeleri kimin seçtiği daha önemli. söyleyelim: kurul 13 üyeden oluşacak. bunun 6 tanesini x cumhurbaşkanı doğrudan seçecek, kalan 7 üyeyi de meclis seçecek. hangi meclis? üyelerinin büyük çoğunluğunu x cumhurbaşkanının belirlediği meclis. peki bu durumda hsyk'nın tüm üyelerini kim seçmiş oluyor?
- yasama yetkisi mecliste olacak denmiş. şeklen doğru. ancak şimdi olduğu gibi, x cumhurbaşkanının veto yetkisi var. fark ne? yeni anayasaya göre, x cumhurbaşkanının veto ettiği kanunlar mecliste tekrar görüşüldüğünde, artık eskisi gibi adi çoğunlukla görüşülemeyecek. yani diyelim ki veto edilen kanun tasarısının tekrar kabulü için misal o sırada mecliste olan 200 milletvekilinin çoğunluğu yetmeyecek. salt çoğunluk aranacak. kaldı ki, cumhurbaşkanlığı makamına verilen kararname çıkarma yetkisiyle, birçok konuda kanuna ihtiyaç duymadan kanun hükmünde metinleri çıkarıp uygulayabilecek. kaldı ki, yeni anayasaya göre artık cumhurbaşkanı partili başkanı da olabiliyor. yani x cumhurbaşkanı y partisinin de genel başkanı olacak. y partisi seçimlere girerken milletvekili listelerini x cumhurbaşkanı belirleyecek. kanun tekliflerini y partisi meclise getirecek ve kendi çoğunluğuyla da kabul edecek. o kanunu da x cumhurbaşkanı onayacak. yani bir nevi, x cumhurbaşkanı kendi getirdiği kanunu kendi onamış olacak.
- yürütme meclis tarafından denetlenecek denmiş yukardaki entrylerden birinde ancak bunun yöntemi söylenmemiş. ben pek öyle olduğunu düşünmüyorum. zira, bakanlar iş ve işlemleri nedeniyle x cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacaklar. bakanların yargılanması için de, yine tıpkı cumhurbaşkanında olduğu gibi, 600 milletvekilinin 400ünün kabulü gerekli. yine aynı cümleyi kullanalım. büyük çoğunluğu x cumhurbaşkanı tarafından belirlenen bir mecliste bunun uygulanabilirliğini bir düşünün bence.
- darbe yapılamayacağı, terör estirilemeyeceği iddia edilmiş. bunu bir temenni olarak kabul edersek, altına imza atabilirim ancak gerçekçi olabilmesi için altının çeşitli argümanlarla doldurulması lazım. o argümanları göremedim ben. neticede bundan önceki darbeler ya da terör eylemleri de bundan önceki meclislerin onayıyla olmadı. kaldı ki, şu anda da her istediğini meclisten geçirebilen bir siyasi irade var. peki terör yok mu? darbe tehlikesi yok mu? gelecekteki hangi gelişmeler bu tehlikeleri ortadan kaldıracak, biri açıklasa da biz de derin bir ohhh çeksek.
- bu sistemin bütün güçlü devletler tarafından uygulandığı iddia edilmiş. tahmin edersiniz ki, gerçekliği olmayan bir iddia. kaldı ki, güçten kastın ne olduğu da tamamen muamma. hangi güç? askeri güç mü, ekonomik güç mü, demokratik güç mü vs... eğer kastedilen askeri güçse, - o da tartışmalı ama- bizim istediğimiz şey salt askeri anlamda güçlü olmak mı? misal, rusya gibi askeri anlamda güçlü olan ama demokratik anlamda sınıfta kalmış bir devlette yaşamak isteyen var mı içinizde? ya da kuzey kore'ye özeneniniz?...
- sistemin reis tarafından tercih edilmesi, kimileri için yeterli referansmış. olabilir. bana göre mantıklı olmasa da, insani bir yaklaşım. peki bu şekilde düşünen arkadaşlara baştaki soruyu hatırlatalım: reisinizin o makamda ne kadar kalacağını biliyor musunuz? ondan sonrası için bir projeksiyonunuz var mı? kimileri yaşı nedeniyle hatırlamayabilir ancak 28 şubat sürecinde muktedirlerin iddiası o sürecin bin yıl süreceği üzerineydi. şimdi?.. aynı mantıkla, belki istedikleri ortamın bin yıl süreceğinin hayallerini şimdi de kuranlar olabilir. oysa 28 şubatın izleri on yıl olmadan yerle yeksan olmuştu. bundan sonrasında da benzer bir gelişmenin olmayacağının garantisi nedir? reisin çok uzak olmayan geçmişte referans olduğu kimi yapıların şu anda terör örgütü olduğunu bilmek sizi gelecekle ilgili tercihler konusunda tedirgin etmiyor mu?
özetle. sistemler kişiler üzerine inşa edilmez. hatta sağlıklı sistemlerde kişilerin hiçbir önemi yoktur. bütün bir ülkenin kaderinin tek bir kişinin iki dudağının arasına bırakılması ise, bütün toplumun hep birlikte dolu bir tabancayla rus ruleti oynamasına benzer. vereceğiniz kararı belirlerken, sadece kendinizi değil çocuklarınızı da düşünün bence. gelecekte vicdan azabı duymayacağınızdan emin olduğunuz kararın ne olduğunu düşünüyorsanız o olsun.
son söz: güç yozlaştırır; mutlak güç mutlaka yozlaştırır.
başkanlık sistemi
....
Halkımızın oyu ile ülkemiz başkanlık sistemine geçmiştir .. İlk başkanımızın seçimini ise 2019 yılı Kasım ayında yapacağız ..
daha sistem gelmedi. daha sistemin ne olduğu belli değil (üniter - eyalet vs.) herkeste ayrı bi duygu patlaması var. sakin olun. sakin.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?