ak parti'nin; ülkenin geleceğine katkısı olacağına inandığı yeni bir idare şekli .. konu ile ilgili görüş,bilgi ve düşüncelerimizi buradan paylaşabiliriz ..
---
yeni anayasa çalışmalarında; 'Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına dayanan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir' maddesinin yer alacağı belirtiliyor ..
Başkanlık modelinde kafalar net mi?\" sorusuna, \"Amerikan modeli esas. Bizim Kasım 2012 tarihindeki önerimiz de öyle.\" karşılığını veren Şentop, başkanlık sisteminde seçenek olup olmayacağı sorusuna \"hayır\" dedi.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, \"Başbakan tek meclisli düşünüyoruz diyor ama Amerikan modelinde senato da var.\" denilmesi üzerine, \"Esas itibarıyla Amerikan modeli. Ama farklılıklar var. Başkanlığın teorik olarak en iyi uygulandığı yer Amerika. Bizim önerimizde birkaç farklılık var. ABD'de idari sistem olarak federasyon var. Biz üniter başkanlık öneriyoruz. Daha önceki önerimizde de aynıydı. Üniterizmin tarihi temelleri ile başkanlık sisteminin birbirine aynı değil. Başkanlık ile federasyon olabildiği gibi parlamenter sistemle de olabiliyor. Almanya örneğinde olduğu gibi... Bizim ilk önerimizde de üniter başkanlık vardı. Onunla ilgili tartışma yok, hiç olmadı zaten. İkinci farklılık da tek meclis öneriyoruz. Bunun dışında teknik bazı farklılıklar da var. Bunları hala netleştirmedik.\" ifadesini kullandı.
başkanlık sistemi
http://tamolsun.com/
bu sayfada yeni anayasa ve başkanlık sistemi hakkında faydalı videolar, görüşler, düşünceler vs paylaşılmaktadır .. konu ile ilgilenenlere faydalı olacaktır ..
edit: bu platform yeni anayasayı ve başkanlık sistemini destekleyen bir platform ..
ve burada, anayasa çalışmalarını destekleyen 21 kişinin düşüncelerine yer verilmiş .. hangi düşünceye karşı olduğunuzu yazarsanız biz de istifade etmiş oluruz .. ancak darbe anayasası ile yönetilmekten memnun iseniz başka başlıklarda fink atmanızı öneririm ..
bu sayfada yeni anayasa ve başkanlık sistemi hakkında faydalı videolar, görüşler, düşünceler vs paylaşılmaktadır .. konu ile ilgilenenlere faydalı olacaktır ..
edit: bu platform yeni anayasayı ve başkanlık sistemini destekleyen bir platform ..
ve burada, anayasa çalışmalarını destekleyen 21 kişinin düşüncelerine yer verilmiş .. hangi düşünceye karşı olduğunuzu yazarsanız biz de istifade etmiş oluruz .. ancak darbe anayasası ile yönetilmekten memnun iseniz başka başlıklarda fink atmanızı öneririm ..
Karşına alıp \"Söyle bakalım, türkiye cumhuriyeti'nin yönetim şekli nedir?\" Diye sorsan kesinlikle cevap veremeyecek bir kesimin ölümüne desteklediği sistem.
\"Paralel yapı ülkemize başkanlık sistemini getirmeye çalışıyor yaauu\" desen, \"allah hepsinin belasını versin, allah ampulü başımızdan eksik etmesin. Türkiye çok güzel. Şiş kebap seviyom ben.\" Falan der.
\"Paralel yapı ülkemize başkanlık sistemini getirmeye çalışıyor yaauu\" desen, \"allah hepsinin belasını versin, allah ampulü başımızdan eksik etmesin. Türkiye çok güzel. Şiş kebap seviyom ben.\" Falan der.
Yukarıda verilen linki inceledim. 'Entellektüeller ne diyor' bölümünde birkaç öğretim görevlisi, bir tane hukukçu vs var. 2 tane de (gbkz:cumhurbaşkanı başdanışmanı.)
Ya komik misiniz, bizimle dalga mı geçiyorsunuz.
Oldu olacak bizim apartman yöneticisinin de görüşlerini yazın oraya.
Asgdgdhsjs.
Ya komik misiniz, bizimle dalga mı geçiyorsunuz.
Oldu olacak bizim apartman yöneticisinin de görüşlerini yazın oraya.
Asgdgdhsjs.
bunlar hep ameriganın oyunu (u::D ) tühh, kendilerine benzettiler bizi de iyice
Muro olursa kabul edeceğim. O benim ilk başganım.
https://amp.twimg.com/v/8b7286bf-297c-4b31-921d-80596e9a7b83
başkanlık sistemi hakkında konuşurken mevzuyu dağıtan abla
[http://www.yenisafak.com/yazarlar/bulentorakoglu/turk-gladyosu-ve-baskanlik-sistemi-2028906 yazı]
bülent orakloğlu; türk gladyosu ve başkanlık sistemi ..
yazıdan bir alıntı ..
Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler ışığında, ulusal güvenlik terör özellikle dış politika konularında hızlı ve süratli karar almaya ihtiyacı olduğu bir konjonktürde, Başkanlık Sistemi'ne geçmesi ülkemizin makus talihi olan ''siyasi istikrarsızlığı önlemenin'' tek çaresi gibi görünüyor. Aynı zamanda ''bölgesel ve küresel bir güç'' olmasının olmazsa olmaz şartı olarak da Türkiye'nin yeni sisteme yumuşak bir geçiş yapmasını elzem kılıyor.
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu 2012 Kasım ayında değerlendirme raporunda Türkiye Gladyosu ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulunmuştu. NATO merkezinden yönetilen Özel Harp Dairesi'nin, Türkiye'nin gizli ordusu ve derin devleti olarak devasa bir yapıya sahip olduğu, geçmişte ve günümüzde operasyon el eylemler gerçekleştirilen bu derin yapının tasfiyesine tevessül edilmediği veya edilemediği için eylemlerine devam edeceği açıkça belirtilmişti.
Ancak Darbe Araştırma Komisyonu yaptığı çalışmalarda yaklaşık 1 yıl sonra Gladyo B'nin yapacağı 17-25 Aralık darbe girişimini ve Gladyo B'yi tespit edememişti. Bu durum bile Gladyo B'ye yapılacak operasyonların mevcut sistemle yapılmasının zorluklarını ortaya koyarken, ancak Başkanlık Sistemi'ne geçiş sonrasında Türkiye'nin bu derin devasa yapıyla yüzleşebileceğinin açık işaretlerini taşıyor.
bülent orakloğlu; türk gladyosu ve başkanlık sistemi ..
yazıdan bir alıntı ..
Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler ışığında, ulusal güvenlik terör özellikle dış politika konularında hızlı ve süratli karar almaya ihtiyacı olduğu bir konjonktürde, Başkanlık Sistemi'ne geçmesi ülkemizin makus talihi olan ''siyasi istikrarsızlığı önlemenin'' tek çaresi gibi görünüyor. Aynı zamanda ''bölgesel ve küresel bir güç'' olmasının olmazsa olmaz şartı olarak da Türkiye'nin yeni sisteme yumuşak bir geçiş yapmasını elzem kılıyor.
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu 2012 Kasım ayında değerlendirme raporunda Türkiye Gladyosu ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulunmuştu. NATO merkezinden yönetilen Özel Harp Dairesi'nin, Türkiye'nin gizli ordusu ve derin devleti olarak devasa bir yapıya sahip olduğu, geçmişte ve günümüzde operasyon el eylemler gerçekleştirilen bu derin yapının tasfiyesine tevessül edilmediği veya edilemediği için eylemlerine devam edeceği açıkça belirtilmişti.
Ancak Darbe Araştırma Komisyonu yaptığı çalışmalarda yaklaşık 1 yıl sonra Gladyo B'nin yapacağı 17-25 Aralık darbe girişimini ve Gladyo B'yi tespit edememişti. Bu durum bile Gladyo B'ye yapılacak operasyonların mevcut sistemle yapılmasının zorluklarını ortaya koyarken, ancak Başkanlık Sistemi'ne geçiş sonrasında Türkiye'nin bu derin devasa yapıyla yüzleşebileceğinin açık işaretlerini taşıyor.
Şimdi Sayın Erdoğan'ı yine \"kan/içsavaş\" ile tehdit ediyorlar. Çünkü Yeni Anayasa ve Başkanlık; reformların kurumsallaşması anlamına geliyor. Bu olduğunda tarihi tersine çevirme ümitleri hiç kalmayacak. O zaman belki Doğan görünümlü Şahinlerden kurtulup, çeşitli ideolojilerin gerçek temsilcileri ile tanışabileceğiz. Tabii artık dünyada ideolojilerden hâlâ bahsediliyor olursa…
Markar Esayan/Akşam
Markar Esayan/Akşam
KEÇECİLER'İN BAŞKANLIK SİSTEMİ HAKKINDAKİ SÖZLERİ ÇOK ÖNEMLİ
Bir dönemin önde gelen siyasetçilerinden birisi olup Kaymakamlık, Belediye Başkanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Devlet Bakanlığı yapmış olan Keçeciler, Turgut Özal'ın ve Süleyman Demirel'in de Başkanlık Sistemi'ni savunduklarını hatırlatarak, (Erbakan Hoca'nın da savunduğunu, biz eyleyelim) şunları söylemiş: \"Türkiye bir karar vermek zorunda. Ya yüzde 10 seçim barajı ile devam edilecek... Ya da seçim barajı inecek... İnince de koalisyonlar dönemine girilecek. Bu çağda yüzde 10 barajı savunulamaz... Öyleyse çare... Başkanlık ya da Yarı Başkanlık.\" Keçeciler'in vurucu cümleleri ise şunlar: \"Tek parti iktidarında da bakanlık yaptım, koalisyon hükümetinde de. Tek başına iktidarda 1 saatte yapılan iş, koalisyon hükümetinde bazen 6 ayda yapılamıyor.\" Keçeciler'in bu sözü, Parlamenter Sistem'de tek parti iktidarının daha iyi olduğuna vurgu yapıyor gibi gözükse de, parlamentodaki tablodan etkilenmeyecek bir hükümet yapısıyla yani Başkanlık Sistemi'yle işlerin nasıl daha hızlı yürüyebileceğine işaret ediyor aslında. Çünkü Parlamenter Sistem'de işleri yavaşlatmak sadece koalisyonlar vasıtasıyla değil, Anayasa'da var olan başka mekanizmalarla da gerçekleştirilebiliyor. Türkiye'nin yakın tarihi biraz da bu tür olayların tarihi...
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da, 'damdan düşen' birisi olarak, ısrarla Yeni bir Anayasa ve Başkanlık Sistemi üzerinde duruyor zaten. Belediye Başkanlığı, Başbakanlık yapan ve son olarak Cumhurbaşkanlığı'na yükselen bir isim olarak, Türkiye'nin Başkanlık Sistemi ile yoluna daha hızlı devam edebileceğinin altını çiziyor ve bunun için gayret ediyor.
Başkanlık Sistemi ile alakalı yıllardan beri alttan alta süren tartışmalar artık hız kazanmış durumda.
Özellikle de Cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesi sonrasında bu sisteme geçilmesinin aciliyet kesbettiği, konuya objektif bakanların ve tabii Türkiye'yi düşünenlerin ortak kanaati. Bunlar, Türkiye'nin bir an evvel Başkanlık Sistemi'ne geçmesi ve yoluna artık böyle devam etmesi gerektiğini savunuyorlar. Başkanlık Sistemi'ne karşı olanlar da var tabii. Bu sistemin vesayetin son kalıntılarını da yok ederek, ülkenin daha hızlı gelişmesine zemin hazırlayacağını bilen dış güçler ve onlarla işbirliği yapan içerideki bir kesim, Başkanlık Sistemi'ne şiddetle karşı, mesela. Parlamentonun yapısı nasıl oluşursa oluşsun, Başkanın ekibiyle birlikte başarıya odaklanacağını ve birtakım siyasi atraksiyonlarla engellenebilmesinin de mümkün olmayacağını, iyi biliyorlar çünkü. Halkın hiçbir zaman kendilerine teveccüh göstermeyeceğini bilenler de, Başkanlık Sistemi'ne karşı. Bunlar, Parlamenter Sistem'de bir şekilde borularını öttürüyor olsalar da, Başkanlık Sistemi'nde esamelerinin bile okunmayacağının farkındalar. Ve daha çok da ülke lehine bazı gelişmeleri rahatça engelleyememe korkusu sebebiyle karşı çıkıyorlar aslında. Mesele açık: Ya Başkanlık Sistemi'ne geçecek, ya da birilerinin her gelişmeyi engelleme çabaları ile uğraşmaya devam edeceğiz.....
Ekrem Kızıltaş/Takvim
Bir dönemin önde gelen siyasetçilerinden birisi olup Kaymakamlık, Belediye Başkanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Devlet Bakanlığı yapmış olan Keçeciler, Turgut Özal'ın ve Süleyman Demirel'in de Başkanlık Sistemi'ni savunduklarını hatırlatarak, (Erbakan Hoca'nın da savunduğunu, biz eyleyelim) şunları söylemiş: \"Türkiye bir karar vermek zorunda. Ya yüzde 10 seçim barajı ile devam edilecek... Ya da seçim barajı inecek... İnince de koalisyonlar dönemine girilecek. Bu çağda yüzde 10 barajı savunulamaz... Öyleyse çare... Başkanlık ya da Yarı Başkanlık.\" Keçeciler'in vurucu cümleleri ise şunlar: \"Tek parti iktidarında da bakanlık yaptım, koalisyon hükümetinde de. Tek başına iktidarda 1 saatte yapılan iş, koalisyon hükümetinde bazen 6 ayda yapılamıyor.\" Keçeciler'in bu sözü, Parlamenter Sistem'de tek parti iktidarının daha iyi olduğuna vurgu yapıyor gibi gözükse de, parlamentodaki tablodan etkilenmeyecek bir hükümet yapısıyla yani Başkanlık Sistemi'yle işlerin nasıl daha hızlı yürüyebileceğine işaret ediyor aslında. Çünkü Parlamenter Sistem'de işleri yavaşlatmak sadece koalisyonlar vasıtasıyla değil, Anayasa'da var olan başka mekanizmalarla da gerçekleştirilebiliyor. Türkiye'nin yakın tarihi biraz da bu tür olayların tarihi...
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da, 'damdan düşen' birisi olarak, ısrarla Yeni bir Anayasa ve Başkanlık Sistemi üzerinde duruyor zaten. Belediye Başkanlığı, Başbakanlık yapan ve son olarak Cumhurbaşkanlığı'na yükselen bir isim olarak, Türkiye'nin Başkanlık Sistemi ile yoluna daha hızlı devam edebileceğinin altını çiziyor ve bunun için gayret ediyor.
Başkanlık Sistemi ile alakalı yıllardan beri alttan alta süren tartışmalar artık hız kazanmış durumda.
Özellikle de Cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesi sonrasında bu sisteme geçilmesinin aciliyet kesbettiği, konuya objektif bakanların ve tabii Türkiye'yi düşünenlerin ortak kanaati. Bunlar, Türkiye'nin bir an evvel Başkanlık Sistemi'ne geçmesi ve yoluna artık böyle devam etmesi gerektiğini savunuyorlar. Başkanlık Sistemi'ne karşı olanlar da var tabii. Bu sistemin vesayetin son kalıntılarını da yok ederek, ülkenin daha hızlı gelişmesine zemin hazırlayacağını bilen dış güçler ve onlarla işbirliği yapan içerideki bir kesim, Başkanlık Sistemi'ne şiddetle karşı, mesela. Parlamentonun yapısı nasıl oluşursa oluşsun, Başkanın ekibiyle birlikte başarıya odaklanacağını ve birtakım siyasi atraksiyonlarla engellenebilmesinin de mümkün olmayacağını, iyi biliyorlar çünkü. Halkın hiçbir zaman kendilerine teveccüh göstermeyeceğini bilenler de, Başkanlık Sistemi'ne karşı. Bunlar, Parlamenter Sistem'de bir şekilde borularını öttürüyor olsalar da, Başkanlık Sistemi'nde esamelerinin bile okunmayacağının farkındalar. Ve daha çok da ülke lehine bazı gelişmeleri rahatça engelleyememe korkusu sebebiyle karşı çıkıyorlar aslında. Mesele açık: Ya Başkanlık Sistemi'ne geçecek, ya da birilerinin her gelişmeyi engelleme çabaları ile uğraşmaya devam edeceğiz.....
Ekrem Kızıltaş/Takvim
aşağıdaki yazı türkiye gazetesinin internet sitesinde okuduğum bir köşe yazısı ..
başkanlık sisteminin gerekliliğine vurgu yapmakta .. yazıda geçen düşünce özetle şu; başkanlık sistemi olursa türkiye uçar ve tüm düşmanlarımızın derdi bu sisteme türkiye'nin geçmemesi ..
KUKLA
Kazım Kürşat Yücel
Avrupa hiç bu kadar ayağa düşmemişdi. Yahudi sermayesi ve Amerika’nın oyuncağı olmuş durumdalar. Aslında bu sahte kıt’a iki devletden ibâret: Almanya, Fransa. İngiltere her tasnîfe girebilir. İspanya ve İtalya’dan bahsetmeye gerek yok. Bir sıklet teşkîl etmiyorlar. Operasyon kâbiliyyetleri sıfır. Eski günlerin hatıralarıyla nefes alıyorlar. Şu hâlde elimizde kaldı iki. Fransa dünya politikası güdecek imkânlardan mahrûm. Her şeyden evvel kafa ve cesâret eksikliği var. Almanlar bunlara sâhip ancak onlar da işgâl altında. Hür irâdeleriyle bir adım atabilmeleri mümkin değil. Nitekim atamıyorlar. Meclislerine bile hâkim değiller. Ermeni tasarısında bunu gördük. Akıl hocalarının ellerine tutuşdurduğu yalana sarıldılar. Bu adımın Alman millî menfaatlerine zerre kadar fâide getirmeyeceğini biliyorlar. Üstelik ciddî zarar verebileceğinin de farkındalar. Bunlara rağmen…
Ne dünü ne bugünü doğru okuyabiliyorlar. Fransızlar ihtişâmın zirvesindeyken Mısır’ı işgâl etdi. Hem de târih boyunca yetişdirdikleri en büyük kahramanlarıyla. Ne oldu? Cezzâr Ahmed Paşa Akka önünde Napolyon’u geldiğine geleceğine pişmân etdi. Almanya’nın Almanya olduğu günlerde Şarlken Kânûnî’nin önüne çıkamadı. Köşe bucak kaçdı…
Haşerâtın gözü dönmüş durumda. Yukarıdaki iki kukla vâsıtasıyla saldırılarını artırdılar. Ne yapıp edip başkanlığa ma’nî olmak istiyorlar. Mevcûd durumda bile durduramadıkları bir ülke ile karşı karşıyalar. Başkanlıkdaki Türkiye uykularını kaçırıyor. Bu durum alışık oldukları bir şey değil. Yakın zamana kadar taşeronları vâsıtasıyla hükûmet kurup hükûmet yıkarlardı. Hem de bunu iki gazete manşetiyle yaparlardı. Bugün Tayyib beyin karizması buna ma’nî oluyor. Lâkin yarın sazı tekrar ele alabilirler. Başkanlık buna engel olacak diye çıldırıyorlar. Elbette o sistemde de karizma önemli fakat elzem değil. Olmadığı durumda zaafa düşmezsin. Olursa uçar, olmazsa koşarsın. Geri dönmesi mümkin olmayan umûmî akışla her hâlükârda ilerlersin. İşte bütün derdleri bu!
Siz pinokyoya bakmayın. Bugüne kadar hiçbir kukla ete kemiğe bürünemedi. Bunlar da bürünemeyecek. Önünde bekledikleri kapılar tek bir kemik atmayacak. Ortada kalacaklar. İki dünya savaşı ile birbirini yiyip bitiren bu vahşîler sefâletin en koyusunu yaşayacak. Orta yaşdakilerin görebileceği bir zaman diliminde eski sömürgelerinin önünde mendil açarlarsa hiç şaşırmayın. Zîrâ sıfırı tüketme yolundalar. Yaşadıkları telâş bunu te’yîd ediyor. Şeytanla birlikde kibrin kitabını yazan bu ahmaklar ağa babalarıyla berâber zelîl olacak inşaallah...
Zihnimiz her geçen gün berraklaşıyor. Manzarayı çok daha net görüyoruz. Kandan beslenen yarasalar belki farkında değil ama durum bu. Bu saatden sonra ayak oyunlarına da topyekûn saldırılara da geçit vermeyiz. Gerekirse sular seller gibi şehîd veririz, lâkin geçit vermeyiz. Küllerimizden doğarken önümüze sürecekleri her engel azmimizi artırmakdan başka bir işe yaramaz. Yeni ve daha büyük fetihler için bütün hücrelerimizi ayağa kaldırmakdan gayrı netîce vermez. Sultan Mehmed’in “ehl-i küfrü serteser kahr eylemekdür niyyetüm” mısrâını kızılelmamız yapar o kadar.
başkanlık sisteminin gerekliliğine vurgu yapmakta .. yazıda geçen düşünce özetle şu; başkanlık sistemi olursa türkiye uçar ve tüm düşmanlarımızın derdi bu sisteme türkiye'nin geçmemesi ..
KUKLA
Kazım Kürşat Yücel
Avrupa hiç bu kadar ayağa düşmemişdi. Yahudi sermayesi ve Amerika’nın oyuncağı olmuş durumdalar. Aslında bu sahte kıt’a iki devletden ibâret: Almanya, Fransa. İngiltere her tasnîfe girebilir. İspanya ve İtalya’dan bahsetmeye gerek yok. Bir sıklet teşkîl etmiyorlar. Operasyon kâbiliyyetleri sıfır. Eski günlerin hatıralarıyla nefes alıyorlar. Şu hâlde elimizde kaldı iki. Fransa dünya politikası güdecek imkânlardan mahrûm. Her şeyden evvel kafa ve cesâret eksikliği var. Almanlar bunlara sâhip ancak onlar da işgâl altında. Hür irâdeleriyle bir adım atabilmeleri mümkin değil. Nitekim atamıyorlar. Meclislerine bile hâkim değiller. Ermeni tasarısında bunu gördük. Akıl hocalarının ellerine tutuşdurduğu yalana sarıldılar. Bu adımın Alman millî menfaatlerine zerre kadar fâide getirmeyeceğini biliyorlar. Üstelik ciddî zarar verebileceğinin de farkındalar. Bunlara rağmen…
Ne dünü ne bugünü doğru okuyabiliyorlar. Fransızlar ihtişâmın zirvesindeyken Mısır’ı işgâl etdi. Hem de târih boyunca yetişdirdikleri en büyük kahramanlarıyla. Ne oldu? Cezzâr Ahmed Paşa Akka önünde Napolyon’u geldiğine geleceğine pişmân etdi. Almanya’nın Almanya olduğu günlerde Şarlken Kânûnî’nin önüne çıkamadı. Köşe bucak kaçdı…
Haşerâtın gözü dönmüş durumda. Yukarıdaki iki kukla vâsıtasıyla saldırılarını artırdılar. Ne yapıp edip başkanlığa ma’nî olmak istiyorlar. Mevcûd durumda bile durduramadıkları bir ülke ile karşı karşıyalar. Başkanlıkdaki Türkiye uykularını kaçırıyor. Bu durum alışık oldukları bir şey değil. Yakın zamana kadar taşeronları vâsıtasıyla hükûmet kurup hükûmet yıkarlardı. Hem de bunu iki gazete manşetiyle yaparlardı. Bugün Tayyib beyin karizması buna ma’nî oluyor. Lâkin yarın sazı tekrar ele alabilirler. Başkanlık buna engel olacak diye çıldırıyorlar. Elbette o sistemde de karizma önemli fakat elzem değil. Olmadığı durumda zaafa düşmezsin. Olursa uçar, olmazsa koşarsın. Geri dönmesi mümkin olmayan umûmî akışla her hâlükârda ilerlersin. İşte bütün derdleri bu!
Siz pinokyoya bakmayın. Bugüne kadar hiçbir kukla ete kemiğe bürünemedi. Bunlar da bürünemeyecek. Önünde bekledikleri kapılar tek bir kemik atmayacak. Ortada kalacaklar. İki dünya savaşı ile birbirini yiyip bitiren bu vahşîler sefâletin en koyusunu yaşayacak. Orta yaşdakilerin görebileceği bir zaman diliminde eski sömürgelerinin önünde mendil açarlarsa hiç şaşırmayın. Zîrâ sıfırı tüketme yolundalar. Yaşadıkları telâş bunu te’yîd ediyor. Şeytanla birlikde kibrin kitabını yazan bu ahmaklar ağa babalarıyla berâber zelîl olacak inşaallah...
Zihnimiz her geçen gün berraklaşıyor. Manzarayı çok daha net görüyoruz. Kandan beslenen yarasalar belki farkında değil ama durum bu. Bu saatden sonra ayak oyunlarına da topyekûn saldırılara da geçit vermeyiz. Gerekirse sular seller gibi şehîd veririz, lâkin geçit vermeyiz. Küllerimizden doğarken önümüze sürecekleri her engel azmimizi artırmakdan başka bir işe yaramaz. Yeni ve daha büyük fetihler için bütün hücrelerimizi ayağa kaldırmakdan gayrı netîce vermez. Sultan Mehmed’in “ehl-i küfrü serteser kahr eylemekdür niyyetüm” mısrâını kızılelmamız yapar o kadar.
Şu konjonktürde ülke gündemini ve politikasını meşgul etmemesi gereken tartışma. Ama aksine başkanlık sistemini tartışmaya devam ederek telafisi mümkün görünmeyen adımları kaçırıyoruz.
yönetimsel açıdan kimin nasıl ne şekilde olduğunu hala bilmediği bilmemesine rağmen onayladığı ve karşı çıktığı şey. Hangi başkanlık sistemini getirecekler acaba bunu hazırlayacak kişiler bile bilmiyor.
Türk milleti ve İslamı kabul etmiş tüm toplumlar soslojik olarak tek baştan yönetilmeye alışıktır. Ancak şu an içinde olduğumuz durum ve kendilerini yönetici olarak addeden zaatların bu makamı milletin yararına değil şahsi çıkarlarına kullanacağını düşünüyorum. Tabiki bu benim fikrim.
başkanlık sistemi maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir ..
bu sistemi istemeyen bazılarının argümanlarını görünce doğru bir sistem olacağına inanmaktayım:
- ekonomi kötü, dolar, euro almış başını gitmiş ..
- her yerde bombalar patlıyor, terör her tarafımızı sarmış ..
- deaş la, pyd ile dolayısı ile de abd ile çarpışıyoruz, suriye'de bataklığa saplanmışız ..
bu argümanlara sığınarak başkanlığa karşı çıkmak; bence ülkeye çelme takanların amacına hizmet etmektir ..
bu sistemi istemeyen bazılarının argümanlarını görünce doğru bir sistem olacağına inanmaktayım:
- ekonomi kötü, dolar, euro almış başını gitmiş ..
- her yerde bombalar patlıyor, terör her tarafımızı sarmış ..
- deaş la, pyd ile dolayısı ile de abd ile çarpışıyoruz, suriye'de bataklığa saplanmışız ..
bu argümanlara sığınarak başkanlığa karşı çıkmak; bence ülkeye çelme takanların amacına hizmet etmektir ..
bir bilemedin iki sene içerisinde ülkemizde fiilen uygulanacak sistem. Hali hazırda gayri resmi olarak uygulanmakta. Sadece resmileşecek.
Bir ara acaba bizde uygulanış biçimi nasıl olacak diye düşünmüştüm sonra vazgeçtim. Ülkemizde bir şeyler önce yaşanılıyor sonra adı konuyor. Hukuk gibi. Normalde hukuk,kanun diye bişe yoktur aslında. Biri tecavüz işler sonra bakarlar ki bu kötü bişe, bi taraf harap durumda öyleyse diğer tarafa bi ceza verelim ve bundan sonra böyle gitsin. Bütün kanunlar böyle çıkmıştır ortaya.
Siyasi seçimlerde bu şekilde yol alıyor. Çok düşünmeye gerek yok yani.
Bir ara acaba bizde uygulanış biçimi nasıl olacak diye düşünmüştüm sonra vazgeçtim. Ülkemizde bir şeyler önce yaşanılıyor sonra adı konuyor. Hukuk gibi. Normalde hukuk,kanun diye bişe yoktur aslında. Biri tecavüz işler sonra bakarlar ki bu kötü bişe, bi taraf harap durumda öyleyse diğer tarafa bi ceza verelim ve bundan sonra böyle gitsin. Bütün kanunlar böyle çıkmıştır ortaya.
Siyasi seçimlerde bu şekilde yol alıyor. Çok düşünmeye gerek yok yani.
siyaseten ümidi kestiğimiz mhp'nin gündeme taşımasıyla kamuoyunda tartışılan ve meclis gündemine gelen mesele, bozulan ekonomimize aşağı doğru ivme vermişe benziyor. şu sistem gelirse baraj sorunu yaşayacak partilerin aradan çekilmesiyle abd'deki gibi yalnız iki partinin yarışacağı seçimler söz konusu olursa toplumun kutuplaşmasının önüne nasıl geçileceğini merak etmiyor değilim. bahsedildiği gibi ekonomik şahlanmaya yol açacaksa fiiliyatta zaten yaşadığımız başkanlık sistemi bizi neden buralara getirdi.
böyle bir şey olacak gibi.
https://www.facebook.com/anadoluajansi/videos/1202430743137979/
Bu, evet diyenler de birşey bilmiyor anlamıyor diyen ve aslında kendilerinin hiç bakmadığı, bunlar istiyorsa vardır bize bir zarar diyerekten muhalefet ettikleri başkanlık sistemi kısaca şu şekilde arkadaşlar. Soran olursa..
-Üniter yapıda(bölünme hikayesinin olmadığı),
- Cumhurbaşkanının daha az sayı ile hertürlü suçtan yargılanabilir olduğu-normalde sadece vatana ihanetten yargılanabilir-,
- Yüce divanda suçlu olursa yeni seçim yapılmasını düzenleyen,
- Yargının sivilleşmesini sağlayan,
- Askeri mahkemeleri kaldıran,
- Hakimler savcılar kurulunda avukatların da bulunabileceği - demekki avukatsız olmuyor -,
- Yasama yetkisinin yine Meclis'te olduğu,
- Yürütmenin yine Meclis tarafından denetlendiği,
- Koalisyonları tarihe gömen,(EN ÖNEMLİSİ)
- Güçlü, kararların hızlı uygulanabilir olmasını sağlayan bir mekanizma getiren,
- Vesayet makamlarını tarihe gömen,
- Milletvekillerinin parti parti gezemeyeceği,
- Seçim vaadleri ile ülke ekonomisine verilen zararı engelleyecek,
- Darbe yapmak, terör estirmek isteyenlerin hevesini alamayacağı,
- Daha geniş tabandan destek alması gereken kişilerin yürütme organını kullanabileceği, Cumhurbaşkanı olabileceği,
- Muhalefetin de bir aday etrafında toplanıp temsil gücünü arttırabileceği,
- Bütün güçlü devletler tarafından uygulanan,
- Son olarak REİS TARAFINDAN DA TERCİH EDİLEN( küçük ama gönülden gelen çok önemli bir tercih sebebi)bir sistem.
-Üniter yapıda(bölünme hikayesinin olmadığı),
- Cumhurbaşkanının daha az sayı ile hertürlü suçtan yargılanabilir olduğu-normalde sadece vatana ihanetten yargılanabilir-,
- Yüce divanda suçlu olursa yeni seçim yapılmasını düzenleyen,
- Yargının sivilleşmesini sağlayan,
- Askeri mahkemeleri kaldıran,
- Hakimler savcılar kurulunda avukatların da bulunabileceği - demekki avukatsız olmuyor -,
- Yasama yetkisinin yine Meclis'te olduğu,
- Yürütmenin yine Meclis tarafından denetlendiği,
- Koalisyonları tarihe gömen,(EN ÖNEMLİSİ)
- Güçlü, kararların hızlı uygulanabilir olmasını sağlayan bir mekanizma getiren,
- Vesayet makamlarını tarihe gömen,
- Milletvekillerinin parti parti gezemeyeceği,
- Seçim vaadleri ile ülke ekonomisine verilen zararı engelleyecek,
- Darbe yapmak, terör estirmek isteyenlerin hevesini alamayacağı,
- Daha geniş tabandan destek alması gereken kişilerin yürütme organını kullanabileceği, Cumhurbaşkanı olabileceği,
- Muhalefetin de bir aday etrafında toplanıp temsil gücünü arttırabileceği,
- Bütün güçlü devletler tarafından uygulanan,
- Son olarak REİS TARAFINDAN DA TERCİH EDİLEN( küçük ama gönülden gelen çok önemli bir tercih sebebi)bir sistem.
bazı kesimlerce manipüle edilerek allanıp pullanıp süslenerek iyi bir sistem diye yutturulmaya çalışılan ve uygulamada olan ülkelerdeki mevcut sistem ile türkiye de getirilmek istenilenin hiçbir alakası olmayan tekçi yönetim şeklinde oluşturulmak istenen ve getirilmek istenen sistem. iyi yada demokratikmiş gibi göstermeye çalışmak ise gerçekten trajikomik. ama yine de hemen bakalım nasıl yetkiler ve nasıl bir yönetim şeması olacak bunun için çok fazla yasa falan gibi tefferuata girmeden en yalın hali ile inceleyelim.
cumhurbaşkanının yetkileri ;
yasama :
- parti başkanı olabilecek (tarafsızlık ilkesi ihlali)
- milletvekili listelerini hazırlayabilecek
- meclisi feshedebilecek
- bütçeyi oluşturabilecek
- kararnameler ile kanun alanını daraltabilecek
- kanunları veto edebilecek
yargı:
- hsk nın başkanını atayacak
- hsk nın yarısını atayacak
- aym de 15 üyeden 12 sini atayacak
- uluslararası anlaşmaları akdedecek
- büyükelçileri atayacak
- milli güvenlik politikalarını belirleyebilecek
- tsk başkomutanlığını temsil edecek (şuanda sadece savaş halinde bu yetki verilir.)
- ohal ilanına kendisi karar verecek
- kamu kurum ve kuruluşları atayacak
- bölgesel idare yapılarını kurabilecek
- tüm üst düzey kamu yöneticilerini atayabilecek.
- atama kriterlerini belirleyecek
ve daha başka yetkiler. şimdi tüm bu yetkilere karşı kalkıp denetleme daha iyi diyeceklere de yukarıya tekrar bakın o konulan göstermelik birkaç denetleme yukarıdaki yetkiler ile bertaraf edilebilecek ki o denetlemlerde öyle güçlü denetleme falan da değil.
yani mevcut yetkiler ile istediğini yapacak gelecek olan başkan.
ha unutmadan gerçekten bazı şeylerde değişmiyor türkiye de mesela yok şunlar türkiye güçlenecek diye böyle istiyor yok şöyle olmasın diye bilerek bunu yapıyorlar geçelim artık bu palavraları okumuş insanlarız hepimiz. demogoji ve milliyetçilik hisler üzerine oluşturulan bu komplo teorilerini ve herşeyi buna dayandırmayı bırakalım. biraz sorgulama biraz eleştiri biraz şüphe sahibi olmaya çalışalım aldığımız diploma kağıt parçası olarak kalmasın düşünelim. ve gerçekten artık bu ilkokul seviyesi komplo teorilerle propaganda olmuyor yakışmıyor geçelim artık bunları.
cumhurbaşkanının yetkileri ;
yasama :
- parti başkanı olabilecek (tarafsızlık ilkesi ihlali)
- milletvekili listelerini hazırlayabilecek
- meclisi feshedebilecek
- bütçeyi oluşturabilecek
- kararnameler ile kanun alanını daraltabilecek
- kanunları veto edebilecek
yargı:
- hsk nın başkanını atayacak
- hsk nın yarısını atayacak
- aym de 15 üyeden 12 sini atayacak
- uluslararası anlaşmaları akdedecek
- büyükelçileri atayacak
- milli güvenlik politikalarını belirleyebilecek
- tsk başkomutanlığını temsil edecek (şuanda sadece savaş halinde bu yetki verilir.)
- ohal ilanına kendisi karar verecek
- kamu kurum ve kuruluşları atayacak
- bölgesel idare yapılarını kurabilecek
- tüm üst düzey kamu yöneticilerini atayabilecek.
- atama kriterlerini belirleyecek
ve daha başka yetkiler. şimdi tüm bu yetkilere karşı kalkıp denetleme daha iyi diyeceklere de yukarıya tekrar bakın o konulan göstermelik birkaç denetleme yukarıdaki yetkiler ile bertaraf edilebilecek ki o denetlemlerde öyle güçlü denetleme falan da değil.
yani mevcut yetkiler ile istediğini yapacak gelecek olan başkan.
ha unutmadan gerçekten bazı şeylerde değişmiyor türkiye de mesela yok şunlar türkiye güçlenecek diye böyle istiyor yok şöyle olmasın diye bilerek bunu yapıyorlar geçelim artık bu palavraları okumuş insanlarız hepimiz. demogoji ve milliyetçilik hisler üzerine oluşturulan bu komplo teorilerini ve herşeyi buna dayandırmayı bırakalım. biraz sorgulama biraz eleştiri biraz şüphe sahibi olmaya çalışalım aldığımız diploma kağıt parçası olarak kalmasın düşünelim. ve gerçekten artık bu ilkokul seviyesi komplo teorilerle propaganda olmuyor yakışmıyor geçelim artık bunları.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?