hayatı güzel yaşamasına engel olmuş korku. siirlerinde ölüm temasını çok sık kullanmıştır. ölümle yaşamış ve ölümle gitmiştir
cahit sıtkı tarancı
ismini sadece sıtkı diye düşündüğümde pek bir şairliği kalmıyor gözümde. iki isim iyidir iyi.
\"Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kus, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!\"
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kus, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!\"
Desem ki şiiri mükemmel ötesidir. Şuracığa bırakayım Bedirhan Gökçe yorumuyla.
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit Sıtkı TARANCI
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit Sıtkı TARANCI
1910 4 ekim de diyarbakır'da doğdu.
1931 galatasaray lisesinden mezun oldu. zamanın önemli dergilerinden serveti finun da ilk eserleri yayınlandı.
mülkiyeye girdi.
1933 mülkiye mektebinden atıldı. Ankara yüksek ticaret okuluna devam etti.
ilk şiir kitabı ömrümde sükut mülkiye mektebinde yayınlandı. Sümerbank'ta memur olarak çalışmaya başladı. Yüksek ticaret okulundan ayrıldı. sümerbankta ki memuriyetinden ayrıldı. cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladı.
1938-1940
paris'e gitti. Paris radyosunda çalıştı.
1941-1943 türkiyeye dönüp askerliğini yaptı. Askerlik sırasında haydi abbas eserini kaleme aldı. Askerden sonra bir süre babasının yanında çalıştı.
Ankara'ya taşındı. Anadolu ajansı ve çalışma bakanlığında çalıştı.
1946 cumhuriyet halk partisinin düzenlediği şiir yarışmasında otuz beş yaş şiiri ile birinci oldu.
1951 cavidan tınaz ile evlendi. şiirlerini düşten güzel adlı kitapta bir araya getirdi.
1953 geçirdiği bir kriz sonrası felç oldu.
1956 tedavisi için viyanaya devlet tarafından götürüldü. 13 ekim 1956 da vefat etti.
1931 galatasaray lisesinden mezun oldu. zamanın önemli dergilerinden serveti finun da ilk eserleri yayınlandı.
mülkiyeye girdi.
1933 mülkiye mektebinden atıldı. Ankara yüksek ticaret okuluna devam etti.
ilk şiir kitabı ömrümde sükut mülkiye mektebinde yayınlandı. Sümerbank'ta memur olarak çalışmaya başladı. Yüksek ticaret okulundan ayrıldı. sümerbankta ki memuriyetinden ayrıldı. cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladı.
1938-1940
paris'e gitti. Paris radyosunda çalıştı.
1941-1943 türkiyeye dönüp askerliğini yaptı. Askerlik sırasında haydi abbas eserini kaleme aldı. Askerden sonra bir süre babasının yanında çalıştı.
Ankara'ya taşındı. Anadolu ajansı ve çalışma bakanlığında çalıştı.
1946 cumhuriyet halk partisinin düzenlediği şiir yarışmasında otuz beş yaş şiiri ile birinci oldu.
1951 cavidan tınaz ile evlendi. şiirlerini düşten güzel adlı kitapta bir araya getirdi.
1953 geçirdiği bir kriz sonrası felç oldu.
1956 tedavisi için viyanaya devlet tarafından götürüldü. 13 ekim 1956 da vefat etti.
ziya osman saba ile aralarındaki mektuplaşmalar kitap haline getirilmişti yamulmuyorsam ..
yine hafızam beni yanıltmıyorsa orada şöyle bir anıdan bahseder ziya osman: bir gün yanına gittiğimde keskin bir çığlık attı ..sanırım konuşabileceğini düşündü ancak maalesef başaramadı ..
yine hafızam beni yanıltmıyorsa orada şöyle bir anıdan bahseder ziya osman: bir gün yanına gittiğimde keskin bir çığlık attı ..sanırım konuşabileceğini düşündü ancak maalesef başaramadı ..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?