ah bu cehape. !
chp döneminde küçük çocuklara bira içiriliyordu
alkol üzerinden yüklenmek, bence de diğer hususlara göre daha basit kalıyor, dediğim başlık
mesela; http://www.memur-sozluk.com/gorseller/index.php?id=9900&rid=2384 http://www.memur-sozluk.com/gorseller/index.php?id=9900&rid=2385
olaylar ve olgular zamanlarına göre değerlendirilir bu doğru yazı çoğunlukla doğru. Atatürk ve sonraki tek parti dönemi çok zordu şartlar çok farklıydı o da doğru. Bu gün yaşananlar yarın akp döneminde olanlar diye sunulacak o da doğru.
Zamanın şartlarına göre çocuklara bira içirdikleri de doğru. Biranın bir içki olduğunu kabullenmemeleri de doğru.
Alkol üzerinden yüklenmek en basit siyasettir ve safları sıklaştırır. Ayrıca geçmişten sürekli konuşan kişiler yapacak yeni bir şey bulamayan kişilerdir.
Zamanın şartlarına göre çocuklara bira içirdikleri de doğru. Biranın bir içki olduğunu kabullenmemeleri de doğru.
Alkol üzerinden yüklenmek en basit siyasettir ve safları sıklaştırır. Ayrıca geçmişten sürekli konuşan kişiler yapacak yeni bir şey bulamayan kişilerdir.
tarih biliminin en temel argümanlarından biri şudur: olayları ve olguları, yaşandıkları dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerekir.
şimdi size öyle örnekler veririm ki, bu günün şartlarına göre değerlendirdiğinizde, 'hadi canım. olur mu öyle şey. bu kadarı da fazlaymış.' diye düşünürsünüz.
örneğin roma imparatorluğu dönemindeki imparatoriçelerden biri olan messalina bildiğiniz fahişelik yapan bir kadındı. bu tek örnek mi? tabii ki hayır. bir başka roma imparatoriçesi theodora da fahişelik geçmişi olan bir kadındır. günümüz şartlarına göre düşündüğünüzde, amerikan başkanının bir fahişeyle evlenmesi gibi bir durum. buyrun bunu günümüz ahlaki normlarına göre normalleştirin.
çok uzağa gitmeyelim. osmanlı'dan örnek verelim. hep savunageldiğimiz bir durum vardır. 'canım, kardeş kardeşi katletmiş ama o zamanın şartları onu gerektiriyormuş... tamam, padişah kendi oğullarını boğdurmuş ama, devletin bekası için yapmış...' e madem devletin bekasıysa, şimdi de yapalım aynısını. iktidar partisi, muhalefet liderlerini boğduruversin mesela (gerçi olmaz olmaz dememek lazım).
tiryaki hasan paşayı duymuşsunuzdur. hani meşhur kanije savunmasının kahramanı. hasan paşa'ya niye tiryaki dendiğini biliyor musunuz peki? 'kahve tiryakisiymiş' diyenin kalbini kırarım. afyon tiryakisiymiş efendim. bildiğin uyuşturucu müptelasıymış yani. e peki, o zamanlarda tiryaki hasan paşa'yı müptezel biri olarak mı görüyorlarmış? ne alakası var. o zamanlarda afyon kullanımı son derece yasal bir durummuş.
çok eskilere gittim değil mi? o zaman yakın tarihe gelelim.
20.yy'ın başlarında, dünyada sigara tüketimi şimdikinden çok daha yaygınmış. hatta, birçok doktor öksürüğe iyi geldiğini düşünerek, insanlara sigara içmelerini tavsiye ediyorlarmış.
tekrar uyuşturucuya dönelim. 1. dünya savaşı'na kadar, dünyanın en büyük afyon üreticisi kimmiş biliyor musunuz? çok düşünmeyin, ben söyleyeyim: osmanlı devleti. afyon dediğimiz şey, eroin'in hammaddesi. 1900lü yılların başında, dünyadaki en modern ve büyük uyuşturucu imalathanelerinin birçoğu osmanlıdaymış.
size inanılmaz geliyor değil mi. inanın efendim inanın. zira, afyon o dönemde bilinen en etkili ağrı kesicilerden biri olarak ilaç niyetine de kullanılıyormuş.
1. dünya savaşının ardından dünya devletleri, afyon'un üretiminin sınırlandırılmasına karar vermiş ancak osmanlı bu sınırlamaya uymamış. ilginç olansa, ingiltere'nin afyon üretimini yasaklaması ancak ithalatını serbest bırakması. yani, 'tamam biz üretmiyoruz ama kullanımını da yasaklamıyoruz.' demiş adamlar.
bu karara osmanlı'nın uymadığını söylemiştik. niye? çünkü, osmanlı devletinin en büyük gelir kalemlerinden biri afyon satışıymış. cumhuriyetin ilk yıllarında da bu durum aynen devam etmiş. zira yeni bir cumhuriyet var. paraya ihtiyaç var. öyle ha deyince vazgeçilecek bir durum değil yani. uyuşturucu imalatı taa 1933'te atatürk'ün yasaklamasına kadar devam etmiş.
varmak istediğim nokta, alkol kullanımını haklı çıkarmak değil. ama 2016da kalkıp, 'ey halkım. chp döneminde çocuklara bira içirdiler. görün mağduriyetimizi.' derseniz, aklı başında herkes, bunu diyenin saçmaladığını düşünür.
tekrar hatırlatalım. olayları ve olguları yaşandıkları dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerekir. boşa kastırmamak lazım. buradan yeni bir mağduriyet çıkmaz.
...
benim esas merak ettiğim ne biliyor musunuz?
bundan 100-200 yıl sonra yaşayanlar, acaba 2000li yıllar türkiyesi için nasıl değerlendirmelerde bulunacaklar?
misal, demokratik yollarla işbaşına gelen birinin, işine geldiğinde 'yargıya müdahale etmemek lazım. ülke bağırsaklarını temizliyor.' demesini, işine gelmediğinde 'yargı kararlarına saygı duymuyorum, onaylamıyorum.' demesini,
bir bakanın 'siz hepsini içeri atın, biz daha sonra kanunu çıkarırız.' demesini,
çeşitli terör örgütleriyle iş tutup, daha sonrasında 'o da bizi kandırmış, bu da bizi kandırmış.' denmesini,
yapılan hırsızlıkların 'montaj bunlar montaj.' diye geçiştirilmesini ve halkın da buna ikna olmasını,
aynı anda hem amerika'nın hem rusya'nın düşmanı olabilmeyi başarmanın sırrını,
terörün en yaygın dönemlerinden bile daha fazla şehit verilmesine rağmen, siyasi iktidarın bununla ilgili hiçbir sorumluluğu olmadığını iddia edebilmesini,
koca koca şehirlerin aylar boyunca terör örgütünün hakimiyetine girmesini ve terörle mücadele gerekçesiyle, insanların yerlerinden yurtlarından edilmesini,
tam 14 yıl tek başına iktidarda kalan siyasetçilerin hala bir önceki yüzyılın ortalarındaki olaylardan mağduriyet çıkartarak kendilerini aklamaya çalışmasını,
ülkeyi yönetenlerin, yola birlikte çıktıkları dava arkadaşlarının neredeyse tamamını peyderpey karşısına alıp, geçmişte kendisine demediğini bırakmamış insanları yeni dava yoldaşları yaparak yoluna devam edebilmesini,
bütün bunlar olurken, halkın büyük bir kısmının, bir nevi fareli köyün kavalcısındaki kavalcının peşinden giden çocuklar misali, adeta hipnotize olmuşçasına, sorgulamadan, ahlaki kaygılar taşımadan, insan olmanın gerektirdiği birçok değeri gözardı ederek birilerinin peşinden gitmesini...
nasıl yorumlayacaklar acaba?..
şimdi size öyle örnekler veririm ki, bu günün şartlarına göre değerlendirdiğinizde, 'hadi canım. olur mu öyle şey. bu kadarı da fazlaymış.' diye düşünürsünüz.
örneğin roma imparatorluğu dönemindeki imparatoriçelerden biri olan messalina bildiğiniz fahişelik yapan bir kadındı. bu tek örnek mi? tabii ki hayır. bir başka roma imparatoriçesi theodora da fahişelik geçmişi olan bir kadındır. günümüz şartlarına göre düşündüğünüzde, amerikan başkanının bir fahişeyle evlenmesi gibi bir durum. buyrun bunu günümüz ahlaki normlarına göre normalleştirin.
çok uzağa gitmeyelim. osmanlı'dan örnek verelim. hep savunageldiğimiz bir durum vardır. 'canım, kardeş kardeşi katletmiş ama o zamanın şartları onu gerektiriyormuş... tamam, padişah kendi oğullarını boğdurmuş ama, devletin bekası için yapmış...' e madem devletin bekasıysa, şimdi de yapalım aynısını. iktidar partisi, muhalefet liderlerini boğduruversin mesela (gerçi olmaz olmaz dememek lazım).
tiryaki hasan paşayı duymuşsunuzdur. hani meşhur kanije savunmasının kahramanı. hasan paşa'ya niye tiryaki dendiğini biliyor musunuz peki? 'kahve tiryakisiymiş' diyenin kalbini kırarım. afyon tiryakisiymiş efendim. bildiğin uyuşturucu müptelasıymış yani. e peki, o zamanlarda tiryaki hasan paşa'yı müptezel biri olarak mı görüyorlarmış? ne alakası var. o zamanlarda afyon kullanımı son derece yasal bir durummuş.
çok eskilere gittim değil mi? o zaman yakın tarihe gelelim.
20.yy'ın başlarında, dünyada sigara tüketimi şimdikinden çok daha yaygınmış. hatta, birçok doktor öksürüğe iyi geldiğini düşünerek, insanlara sigara içmelerini tavsiye ediyorlarmış.
tekrar uyuşturucuya dönelim. 1. dünya savaşı'na kadar, dünyanın en büyük afyon üreticisi kimmiş biliyor musunuz? çok düşünmeyin, ben söyleyeyim: osmanlı devleti. afyon dediğimiz şey, eroin'in hammaddesi. 1900lü yılların başında, dünyadaki en modern ve büyük uyuşturucu imalathanelerinin birçoğu osmanlıdaymış.
size inanılmaz geliyor değil mi. inanın efendim inanın. zira, afyon o dönemde bilinen en etkili ağrı kesicilerden biri olarak ilaç niyetine de kullanılıyormuş.
1. dünya savaşının ardından dünya devletleri, afyon'un üretiminin sınırlandırılmasına karar vermiş ancak osmanlı bu sınırlamaya uymamış. ilginç olansa, ingiltere'nin afyon üretimini yasaklaması ancak ithalatını serbest bırakması. yani, 'tamam biz üretmiyoruz ama kullanımını da yasaklamıyoruz.' demiş adamlar.
bu karara osmanlı'nın uymadığını söylemiştik. niye? çünkü, osmanlı devletinin en büyük gelir kalemlerinden biri afyon satışıymış. cumhuriyetin ilk yıllarında da bu durum aynen devam etmiş. zira yeni bir cumhuriyet var. paraya ihtiyaç var. öyle ha deyince vazgeçilecek bir durum değil yani. uyuşturucu imalatı taa 1933'te atatürk'ün yasaklamasına kadar devam etmiş.
varmak istediğim nokta, alkol kullanımını haklı çıkarmak değil. ama 2016da kalkıp, 'ey halkım. chp döneminde çocuklara bira içirdiler. görün mağduriyetimizi.' derseniz, aklı başında herkes, bunu diyenin saçmaladığını düşünür.
tekrar hatırlatalım. olayları ve olguları yaşandıkları dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerekir. boşa kastırmamak lazım. buradan yeni bir mağduriyet çıkmaz.
...
benim esas merak ettiğim ne biliyor musunuz?
bundan 100-200 yıl sonra yaşayanlar, acaba 2000li yıllar türkiyesi için nasıl değerlendirmelerde bulunacaklar?
misal, demokratik yollarla işbaşına gelen birinin, işine geldiğinde 'yargıya müdahale etmemek lazım. ülke bağırsaklarını temizliyor.' demesini, işine gelmediğinde 'yargı kararlarına saygı duymuyorum, onaylamıyorum.' demesini,
bir bakanın 'siz hepsini içeri atın, biz daha sonra kanunu çıkarırız.' demesini,
çeşitli terör örgütleriyle iş tutup, daha sonrasında 'o da bizi kandırmış, bu da bizi kandırmış.' denmesini,
yapılan hırsızlıkların 'montaj bunlar montaj.' diye geçiştirilmesini ve halkın da buna ikna olmasını,
aynı anda hem amerika'nın hem rusya'nın düşmanı olabilmeyi başarmanın sırrını,
terörün en yaygın dönemlerinden bile daha fazla şehit verilmesine rağmen, siyasi iktidarın bununla ilgili hiçbir sorumluluğu olmadığını iddia edebilmesini,
koca koca şehirlerin aylar boyunca terör örgütünün hakimiyetine girmesini ve terörle mücadele gerekçesiyle, insanların yerlerinden yurtlarından edilmesini,
tam 14 yıl tek başına iktidarda kalan siyasetçilerin hala bir önceki yüzyılın ortalarındaki olaylardan mağduriyet çıkartarak kendilerini aklamaya çalışmasını,
ülkeyi yönetenlerin, yola birlikte çıktıkları dava arkadaşlarının neredeyse tamamını peyderpey karşısına alıp, geçmişte kendisine demediğini bırakmamış insanları yeni dava yoldaşları yaparak yoluna devam edebilmesini,
bütün bunlar olurken, halkın büyük bir kısmının, bir nevi fareli köyün kavalcısındaki kavalcının peşinden giden çocuklar misali, adeta hipnotize olmuşçasına, sorgulamadan, ahlaki kaygılar taşımadan, insan olmanın gerektirdiği birçok değeri gözardı ederek birilerinin peşinden gitmesini...
nasıl yorumlayacaklar acaba?..
düz mantık şimdi herkes su içiyor çay içiyor da daha ahlaklı, daha bilime düşkün, ilim irfan sahibi oluyor demek. o zaman biz eğitimciler ne uğraşıyoruz verelim suyu , şerbeti genç nesilleri coşturalım. araba mı lan bu ? insan yetiştirmek böyle kolay olsun.
Cumhurbaşkanı haklıdır. Ülkemiz de alkole bakış açısı zamanla daha bilinçli hale gelmiştir. Belki o zamanlar bu kadar kalabalık değildi büyük şehirler, araçlar falan da yoktu o kadar, bu içki muhabbetleri balolarda falan olurdu tam bilemiyorum ama alkole düşkün oldukları aşikar. Çocuklara içirdikleri de doğru.
Yeni yeni çocukların yanında içmeyin gibi cümleler duymaya başladık. Çok tepki gösterilecek bir konu değil. Elinizde ki şişeyi almaya çalışmıyorlar bu kompleksten çıkın artık.
HAtta alkollü araç kullanmak ve kaza yapmak yakın zamana kadar basit taksir olarak görülüyordu. Bu biraz da zamanın göstergesi.
Yeni yeni çocukların yanında içmeyin gibi cümleler duymaya başladık. Çok tepki gösterilecek bir konu değil. Elinizde ki şişeyi almaya çalışmıyorlar bu kompleksten çıkın artık.
HAtta alkollü araç kullanmak ve kaza yapmak yakın zamana kadar basit taksir olarak görülüyordu. Bu biraz da zamanın göstergesi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeşilay Zümrüanka Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmasında “Tarih kitaplarında Atatürk Orman Çiftliği’nde ellerine bira şişeleri tutuşturulmuş çocuklar görürsünüz” dedi.
Batılılaşma adına yapılan büyük icraatlerimizden biriymiş o zamanlar. Bira içsinler batılılaşalım. https://www.youtube.com/watch?v=7449UbuMEl8
Batılılaşma adına yapılan büyük icraatlerimizden biriymiş o zamanlar. Bira içsinler batılılaşalım. https://www.youtube.com/watch?v=7449UbuMEl8
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?