çocuklarla girilen komik diyaloglar

abuzeroklava
+zafer bey'in oğlu musun bakalım sen?
-hayır
+kimin oğlusun?
-babamın
+babanın adı ne?
-zafer. ama ben ona baba diyorum.

casper
okulda bir su çiçeği salgını aldı başını gidiyor. salgını duyan velilerden birkaçı cocuğunu okula göndermiyor. okula gelen çocuklar da gelmeyen arkadaşlarını merak ediyor.
+öğretmenim x niye gelmedi bugün?
-hastaymış canım o iyileşince gelecek.
+aaa evet annem söylemişti, sınıfımızda çiçek varmış onun kokusundan hasta olmuş. ne çiçeği öğretmenim o?
-hayır canım hastalığın adı su çiçeği. bizim bildiğimiz çiçekten hasta olmadı o.
+hahah duydunuz mu öğretmenim ne dedi. öğretmenim sen şaşkın mısın suyun da çiçeği mi olurmuş? suyun çiçeği olmaz, çiçeğin suyu olur. su veririz büyür akıllım.
o yaşta o cümleyi nasıl kurdu bilmiyorum da ben toplayıp buraya yazana kadar baya bir zaman geçti.
casper
bugün anladım ki bu "çıkışta görüşecez oğlum senle" tehdidinin temeli taa küçük çocukluk döneminde atılıyormuş.

çocuklar çok küçük olduğu için hepsinin eline aynı anda makas veremiyorum yanıma dörtlü gruplar halinde çağırarak kesme çalışmaları yaptırıyorum. geri kalanlar da kendisine sıra gelene kadar hamur oynuyorlar. ama herkes kendi masasında kendi hamuru ve kalıbıyla oynayacak şartı ile. (evet gülebilirsiniz ben de gülüyorum bunu hayal edince )

neyse herkes 10 saniyeliğine yerine oturdu ben de yanımdaki çocuklarla ilgileniyorum. en hareketlimiz yine yerinden kalkıp taaa ilerideki arkadaşının yanına gitmiş onun hamuru ile oynuyor. başka bir öğrencim hemen şikayet etti tabi şikayet fırsatlarını itina ile değerlendiririz.

y:öğretmeniiiiiiiim e.... ayağa kalktı m'nin yanına gitti.

ben:e... kaç kere dedim kuzum sıra sana gelene kadar kalkma yerinden diye otur yerine.

ben uyarınca yerine oturan öğrencim kendisini bana şikayet eden arkadaşına bir bakış attı ki görmeniz lazım. gülsem mi kızsam mı bilemedim. bu yaptığının farkında olduğumu bilsin diye sordum ve aramızda şu diyalog geçti:

ben: e... o nasıl bir bakıştı arkadaşına bir şey mi anlatmaya çalıştın?

e: evet öğretmenim sen sessiz olun diyorsun diye gözlerimle ona "çıkışta seni anneme söylicem seni annene söylesin bi daha bize gelmeyin" diyeceğim dedim. şimdi sen sorunca bir daha söylemiş oldum.
casper
öğretmenler gününü doğum günüm sanan öğrencilerim var benim :) sınıfa girer girmez velilerin de organizasyonu ile hep bir ağızdan "öğretmenler gününüz kutlu olsun" demek için çalıştırılmışlar. ama çocuk işte 5 saniye tamam der 6. saniyede fikir değiştirir.

+öğretmenim doğum günün kutlu olsuuuuunn

+iyi ki doğdun öğretmenimmmmm

+kaç yaşına girdin öğretmenim 8 mi 9 mu?

+dilek de tutacak mısın öğretmenim?
casper
+herkes otursun da ödevleri dağıtayım, hafta sonu yaparsınız.

-yarın okula gelmeyecek miyiz öğretmenim?

+hayır yarın okul yok canım

-yani seni yarın göremeyecek miyim?

+tatil bitince pazartesi yine görüşeceğiz kuzucum

-üzülme öğretmenim ben yarın okula gelip seni ziyaret ederim.( çocuklar okula geldiklerinde ve giderlerken beni sürekli gördükleri için benim okulda uyuduğumu sanıyorlar)

+canım ben okulda olmayacağım ki benim de evim var. hem okulu kilitliyorlar hafta sonu.

-demek evin var? annen de var mı peki? ya baban? uyuyor musun sen de öğretmenim? gibi soruların hepsine cevap verdim ardından arkadaşlarına dönen minik şöyle bağırdı;

+biliyo musunuuuuzz, öğretmenim okulda uyumuyormuş, evi de varmış annesi de!!
casper
10 kasım nedeniyle çocuklara şiir öğretmeye çalışıyorum yaş grubu küçük olunca çok uzun mısralı şiirler seçemiyorum. ben de "atatürk yoktu/düşman çoktu/atatürk geldi/düşmanı yeni/bu güzel yurdu/bizlere verdi/" şiirini öğrettim. daha doğrusu öğrettiğimi düşündüm.

birçok kez tekrar ettikten sonra hep birlikte söyledik ardından "tek başına söylemek isteyen var mı?" diye sordum. bir öğrencim okumak istediğini söyledi ve ona söz verdim şiiri okumaya başladı;

+atatürk yoktu düşman çoktu atatürk geldi düşmanı yendi bu güzel yoğurdu bizlere verdi.

-canım yoğurt değil o yurdu olacak. yurt yani.

+ama öğretmenim onların elinde yoğurt varmış iste onlar bizden almış atatürk de bize vermiş.

-hayır canım yurt o bizim vatanımız türkiye var ya onu söylüyoruz orada yurdu derken.

+heee düşmanlar bizim yoğurdumuzu almadı türkiye'yi mi almak istedi öğretmenim tamam ben şimdi anladım.

ardından gelen sarılma ve öpmeyle karışık his, içimde biriken kahkahalar, çok seviyorum bu çocukları, söylemiş miydim :)
casper
bugün çocuklarla paylaşmanın önemini ve hayatımızdaki yerini işledik. öncesinde bilgilerini yoklamak amacıyla herkese "paylaşmak nedir?" diye sordum. bir çoğu yardım etmek, güzeldir, iyidir şeklinde cevaplar verdi. içlerinden birinin verdiği cevap "paylaşmak kardeşine verir gibi bir sana bir bana bir sana bir bana demektir" dedi. aldığım güzel cevap karşısında "peki iyilik ne demek" diye sordum.

"iyilik oturmak demektir" dedi. neden böyle söylediğini anlamayıp sordum.

"öğretmenim sen bize koşmayın diyorsun ya hep işte oturursak sana iyilik yapmış oluyoruz" dedi.

bugün de sayelerinde gülümsedim.
casper
-siz artık kaç yaşına girdiniz?

+beeeeeşşş

-büyüdünüz öyleyse değil mi?

+eveeeeett

-peki büyük çocuklar okula gelirken annesinden ayrıldıgında ağlar mı?

+haaaayyyıııırrrr

-o zaman yarın ağlamayacağınıza söz verir misiniz?

1 kişi hariç hepsi "eveeeeettttt"

evete katılmayan minik; "öğretmenim ben gözlerime söz geciremiyorum artık, nasıl duracak bu gözyaşı, durdurumıyorım kendimi gözümden yaşlar pıt pıt geliyor, ne zaman bitecek bu ağlama öğretmenim ühüüüüüü"

gören de ben ağla diyormuşum da kendisi bu durumdan şikayetçiymiş sanacak.
casper
çocuklara "i" sesini tanıtmayı amaçladığım bir derste

ben:inek hangi sesle başlar?

öğrencim:möö

burdan sonrasını hatırlamıyorum
casper
çocuklarla meslekler konusunu işliyorum. her mesleğin kendine göre görevleri olduğunu ve hayatımızda önemli bir yere sahip olduklarını anlattım. \"ben sevdiğim işi yapıyorum inşallah siz de sevdiğiniz işi yaparsınız\" dedim ve hepsine teker teker sordum \"ne olmak istiyorsun büyüyünce?\" diye. birçoğu \"polis, itfaiyeci, doktor, öğretmen, futbolcu\" gibi normal cevaplar verdi ama içlerinden bazıları yine beni güldürdü. işte beni gülümseten 4 cevap;
+söyle bakalım \"a..\" ne olacaksın büyüyünce?
-transformers olcam öğretmenim.
-o bir meslek değil ki bir hayal ürünü ama. başka bir şey olmayı denesen?
+öğretmenim sen bana sevdiğim şeyi yapmamı söylemedin mi? ben de transformers seviyorum onu olcam işte.
-!?...
.....
-söyle bakalım \"e...\" sen ne olacaksın büyüyünce?
+kocaman kız olcam öğretmenim.
-:)))
....
-söyle bakalım \"b\" ne olacaksın büyünce?(sorduğum çocuk erkek bu kısmı önemli)
+anne olcam öğretmenim.
-ama erkekler anne olmaz ki, hem o bir meslek değil biliyorsun kuzucum.
-ama şimdi annemi çok seviyorum öğretmenim, sevmem bitince başka meslek düşünürüm.
-:)
....
-sen söyle bakalım \"e..\" ne olacaksın?
+ben büyüyünce \"ATATÜRK\" olcam öğretmenim, senin öğrettiğin gibi insanlara güzel düşünmeyi, yardım etmeyi, çalışmayı öğreticem.
-.....
ne diyebilirim ki? bu cevabı aldıktan sonra kim takar öğretmenler yatıyor diyen gereksiz insanı... ben vereceğimi vermişim, öğrencim alacağını almış. aynen devam.
John Doe
benimkiler de çocuktan sayılır mı bilemedim ama ders sırasında yaşadığım şu diyaloglar şurada dursun yine de.

konu: dişi üreme sistemi

-evet gençler dişi bireylerde yaklaşık her 28 günde bir yeni bir yumurta üretilir, vücut kendini döllenmeye ve gebeliğe hazırlar fakat döllenme olmamışsa bu yumurta vücut dışına atılır buna menstrual döngü denir.

arka sıralardan erkek bir öğrenci bağırarak sorar:
-hocam peki erkeklerde ne kadar sürer?
sınıf pert olmuştur, sınıf yıkılmıştır.

konu: üreme sisteminin sağlığı
+gençler şimdi cinsel ilişki yoluyla bulaşan hastalıklara cinsel hastalıklar denir. aids, frengi, hepatit b, c, herpes, hpv, bel soğukluğu bunlara örnektir.
ön sıralarda oturan erkek bi öğrenci eğilerek sorar:
-hocam bunların hepsinin tek bir kişide görülme olasılığı var mı?
+e onun için hepsini içeren kişilerle ayrı ayrı cinsel birliktelik yaşaması gerekir.
-hocam desenize o zaman johnny sins'te bunların hepsi var.

sınıf pert olmuştur, yıkılmıştır, iflah olmaz daha o sınıf...
kuntakinte
4 yaşındaki öğrencime yaptığı hareket sonrası çocuk musun oğlum sen demiştim 15 - 20 dakika düşünmüştü ben çocuk muyum değil miyim diye
casper
-öğretmenim biz sabahçıyız dimi?
-evet canım.
-o zaman sen bizi niye okula gece çağırıyon hava daha karanlık..?!..
(ben de anlasaydım yavrum ah ah!!)
Rıhtım
Pek diyolog sayilmaz. 19 aylık kızım var. 16 aylıkken konuşma gayretlerini artırmaya başladı.
Artık ezber değil kendince kurguya göre mantık yürütmeye ve kelime üretmeye başladı.
-Diş fırçaladığımızı gördüğünde: 'dişiya' (dişiyor) burası gayet normal.
İş için evden çıktığımı gördüğünde ise : 'işiya:' (işiyor)
Babaya denmez bu. Ama anlatamadık. :)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches