ilk vaazını ilk okul 4. sınıfta okurken, 10-11 yaşlarında vermiştir. âdetâ ismâil ağa câmii'nde büyümüş, küçük yaşlarda "ben cüppe giyiceem" diye tutturunca kimsenin cübbe falan giyemediği 70'li yıllarda dikkat çekip "cübbeli ahmet" lâkâbını almıştır.
doğduğunda babası yusuf ünlü, çivi ve tel örgü fabrikası sahibi ve zengin bir işadamı imiş (1997'de iflâs etmiş). aynı zamanda da mahmut ustaosmanoğlu'nun sohbetlerine katılırmış. küçük ahmet yaşı çok küçük olmasından dolayı babası götürmek istememesine rağmen babası ile camiye gitmek için huysuzluk çıkarırmış. zamanla burada küçük yaşta sarık ve cübbe giymeye heves etmiş. ilkokulu başarı ile bitirirken bir yandan da ismâil ağa camii'nde vakit geçiriyormuş. yusuf bey, eşinin küçük ahmet'in okula devâm etmemesinden şüphelendiğini söylemesi üzerine bir gün okulu ziyâret etmiş. öğretmen hanım "mahmut çok çalışkan, çok zeki bir çocuk. bir gün bile gelmemezlik etmedi. fakat ders sırasında arkadaşlarına vaaz veriyor, çok konuşuyor" demiş.
ortaokul 1. sınıfı da başarı ile bitiren ahmet hoca, ikinci sınıfta okulu tamamen bırakıp kendisini islâm ilimlerine vermiş.
her ne kadar 1-1.5 saatlik vaazlarından kırpılan parçalarla ve hakkında başkalarının karalamak için açtığı uyduruk sitelerdeki yalan yazılarla gündeme gelip sinirli, asabi biri gibi görülse de aslında günümüzün nasreddin hocası denebilecek kadar nüktedân bir insandır.
âdetâ ismail ağa camiinde, amcalarının, dedelerinin elinde büyümesi kendisini cemaatine karşı biraz daha nazı geçen bir kişi yapmıştır kanımca. herhalde o yüzden dili bâzen sivrilir fakat bu uzun sürmez, işi yine getirir, mizâha vurur; ağzından ballar damlar.
17 ağustos depreminde evini, barkını, çoluğunu çocuğunu kaybedip âdetâ yıkılan bir sürü insan "onlar şehît oldu cennete gitti, siz de onları seviyorsanız ve âhirette onlara kavuşmak istiyorsanız sabredin" tesellisi ve tavsiyesi sayesinde ayakta durabilmiş, bunların çoğunluğu belki de intihardan vazgeçmiştir.
pek çok kaynaktan toplayıp basit türkçe'yle aktardığı bilgilerden oluşan bir risâle serisi vardır ve kitapların her biri çoğunlukla başka kaynaklardan derlenen bilgilerden oluşsa da alanında "kaynak eser" derecesine erişmiş eşi bulunmaz kitaplardandır.