cuma çıkışı yardım kutusuna 5 krş bırakmak
beş kuruşu veren kişinin mal varlığı da önemlidir. mal varlığı/verdiği para şeklinde bakmak lazım olaya derim.
(bkz: Ne verirsen elinle o gelir seninle)
(bkz: Ne verirsen elinle o gelir seninle)
gökdelen de bir parça camım olsun demiştir.
Eğer gerçekten yoksa, iyi paradır.
Yardımın büyüğü küçüğü olmaz.
bu memlekette yardıma muhtaç kurumların sürekli var olacağını bilerek tek seferde vermeyi düşündüğü yardımı parçalara bölerek vermektir.
(bkz: böyle böyle zengin oluyorlar)
paranın kuruşunu bile kıymetli gören biridir.
5 kuruşla neler yapılmaz ki?
1,95 tl varsa cebinde otobüse binemezsin.
kredi kartı borcun 500 tl ise banka 499,95 tl' kabul etmeyecektir.
.
.
vatandaşların büyük bir kısmını cuma günü bir arada görmek -hele ki dini bir vecibeyi yerine getirirken görmek- simsarlar için -evet simsarlar- bulunmaz bir nimettir.
şöyle ki, adanada yaşayanlar bilir senelerden bu yana (bkz: ramazanoğlu camisine yardım) kampanyası her cuma tekrar eder durur. bu yardım kampanyası adananın bütün camilerinde yapılır. ve toplanan paralar camiyi bitirmeye bir türlü yetmez.
şimdi camiyle ya da imamla/müezzinle haşır neşir olanlar diyecek ki (na kadan da bayağııı)
parayı toplayanlardan biri benim amcam ve bu adam toplanan paralarının bir kısmının cami görevlileri ile paylaşıldığını öğrenince para toplamaktan vazgeçer.
başka bir imam tanıdığım, artık emekli olayım da allah rızası için namaz kılalım, der.
aynı imam kişisi, müftülüğün bekleme odasındaki koltuk takımının değiştirilmesi için yardım toplanılması isteğine boyun büker.
-fitne sokma, bilip bilmeden konuşma, günaha girersin
diyenleri duyar gibiyim.
bunu senin benim gibi vatandaşın önünde konuşacak değiller elbette.
ben konuşanların, duyduklarımın aktarıcısıyım.
gel gelelim karl marx'ın sözüne: (bkz: din, kitlelerin afyonudur)
not: ateist değilim ama orta çağ avrupasından da farklı bir yol takip etmiyoruz.
dini kullananlar siyasette ya da dini kurumlarda bunu her ne kadar alenen ifade etmiyorlarsa bunun sebebi halen \"din adamı\" sıfatını taşıyanlara -veli- gözüyle bakmamızdan ve onları kusursuz olarak addetmemizden ileri gelir.
veli-gazi-alp tipleri yandı bitti kül oldu.
dogmalarla bir arpa boyu yol kat edilmez.
sevdiğim, saydığım bir hocanın sözüyle nokta koyuyorum:
Bütün başarılar, olumlu işler, güzellikler, iyilikler benim eserim; ama başarısızlıklar, olumsuzluklar, kötülükler paralel, yamuk, üçgen vesairenin işidir, mantığı anlaşılan Diyanet'in de düsturu olmuş! Bugünkü hutbenin konusu \"Ben yapmadım, onlar yaptı. Gafil günahkârlar da buna aracı oldu\" türünden sözlerdi. Yahu Allah'tan korkun, adam din adına altı yaşındaki kıza nikah kıyılır, der, sesiniz çıkmaz. Adam, Allah'ın bütün sıfatları onda var der, sesiniz çıkmaz. Adam Bakara, makara, takara der, sesiniz çıkmaz. Adam, yolsuzlukla hırsızlık farklı şeylerdir, diyerek, yolsuzluğu mübah görür sesiniz çıkmaz. Adam, ölmüş karısına şu zamana kadar yakınlaşılabilir fetvası verir, sesiniz çıkmaz....Ey Diyanet, kula değil Allah'a kul ol..!
(bkz: böyle böyle zengin oluyorlar)
paranın kuruşunu bile kıymetli gören biridir.
5 kuruşla neler yapılmaz ki?
1,95 tl varsa cebinde otobüse binemezsin.
kredi kartı borcun 500 tl ise banka 499,95 tl' kabul etmeyecektir.
.
.
vatandaşların büyük bir kısmını cuma günü bir arada görmek -hele ki dini bir vecibeyi yerine getirirken görmek- simsarlar için -evet simsarlar- bulunmaz bir nimettir.
şöyle ki, adanada yaşayanlar bilir senelerden bu yana (bkz: ramazanoğlu camisine yardım) kampanyası her cuma tekrar eder durur. bu yardım kampanyası adananın bütün camilerinde yapılır. ve toplanan paralar camiyi bitirmeye bir türlü yetmez.
şimdi camiyle ya da imamla/müezzinle haşır neşir olanlar diyecek ki (na kadan da bayağııı)
parayı toplayanlardan biri benim amcam ve bu adam toplanan paralarının bir kısmının cami görevlileri ile paylaşıldığını öğrenince para toplamaktan vazgeçer.
başka bir imam tanıdığım, artık emekli olayım da allah rızası için namaz kılalım, der.
aynı imam kişisi, müftülüğün bekleme odasındaki koltuk takımının değiştirilmesi için yardım toplanılması isteğine boyun büker.
-fitne sokma, bilip bilmeden konuşma, günaha girersin
diyenleri duyar gibiyim.
bunu senin benim gibi vatandaşın önünde konuşacak değiller elbette.
ben konuşanların, duyduklarımın aktarıcısıyım.
gel gelelim karl marx'ın sözüne: (bkz: din, kitlelerin afyonudur)
not: ateist değilim ama orta çağ avrupasından da farklı bir yol takip etmiyoruz.
dini kullananlar siyasette ya da dini kurumlarda bunu her ne kadar alenen ifade etmiyorlarsa bunun sebebi halen \"din adamı\" sıfatını taşıyanlara -veli- gözüyle bakmamızdan ve onları kusursuz olarak addetmemizden ileri gelir.
veli-gazi-alp tipleri yandı bitti kül oldu.
dogmalarla bir arpa boyu yol kat edilmez.
sevdiğim, saydığım bir hocanın sözüyle nokta koyuyorum:
Bütün başarılar, olumlu işler, güzellikler, iyilikler benim eserim; ama başarısızlıklar, olumsuzluklar, kötülükler paralel, yamuk, üçgen vesairenin işidir, mantığı anlaşılan Diyanet'in de düsturu olmuş! Bugünkü hutbenin konusu \"Ben yapmadım, onlar yaptı. Gafil günahkârlar da buna aracı oldu\" türünden sözlerdi. Yahu Allah'tan korkun, adam din adına altı yaşındaki kıza nikah kıyılır, der, sesiniz çıkmaz. Adam, Allah'ın bütün sıfatları onda var der, sesiniz çıkmaz. Adam Bakara, makara, takara der, sesiniz çıkmaz. Adam, yolsuzlukla hırsızlık farklı şeylerdir, diyerek, yolsuzluğu mübah görür sesiniz çıkmaz. Adam, ölmüş karısına şu zamana kadar yakınlaşılabilir fetvası verir, sesiniz çıkmaz....Ey Diyanet, kula değil Allah'a kul ol..!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?