Ulu Hakan 2. Abdülhamid Han'ın en yakınlarından birisi hatta en kadim sırdaşı olan şanlı vezir ve Başkatip Hasan Tahsin Paşa.
26 Temmuz 1908'de İttihatçılar, kendilerine göre ilk günkü coşkularıyla, öğleden sonra Türk, Rum, Ermeni , Bulgar ve Musevilerden oluşan yaklaşık yüzbin kişilik bir topluluğu Harbiye Nezareti önündeki Beyazit Meydanı'nda toplamış, burada yeni anayasal yönetime bağlılık yemini edilmiş ve daha sonra da Yıldız Sarayı'na doğru coşkuyla yürümüşlerdi. Akşama doğru, Sultan Abdülhamid'i tüm siyasal mahkum ve sürgünlerin affına zorlamakta başarılı olmalarının heyecanını taşıyan bir grup devrimci, isteklerini Şey-ül İslam aracılığıyla Sultan'a iletmek istemişlerdir. Uzun süren ısrarlar sonucunda Sultan tarafından kabul edilmişler ve aralarında Ziraat, Orman ve Maâdin Nazırı Selim Melhame Paşa, 2. Katib İzzet Paşa ve Mabeyn-i Hümayun Başkatibi Tahsin Paşa'nın da olduğu bir grup yüksek rütbeli Saray görevlisinin işten hemen el çektirilmesini istemişlerdi. Sultan II. Abdülhamid bazı saray görevlileri için bu grubun isteklerini kabul etmemişti. Ancak 4 Ağustos Salı günü, Mabeyn-i Hümayun Başkatibi Tahsin Paşa görevinden alınmış ve yerine mabeyn katiplerinden Cevat Paşa, ikinci katip ünvanıyla vekaleten atanmıştı.
5 Ağustos tarihli “Tanin” gazetesi, her iki azil haberinin büyük bir memnuniyetle karşılandığını kamuoyuna hemen duyurmuştu.
Yine aynı gün ve yine“Tanin”de, görevlerinden azledilen Mabeyn Başkatibi Tahsin Paşa ve Bahriye Nazırı Hasan Rami Paşa'nın yurtdışına kaçmalarının önlenmesi için Zaptiye Nezareti'nden Üsküdar ve Beyoğlu Mutasarrıflıkları'na emir verildiği bildirilmişti.
Halkın bunlara olan aleyhindeki gösteriler, 5 Ağustos gecesinde başkatib Tahsin Paşa ve Tophane-i Amire Müşiri Zeki Paşa'nın konaklarının önünde de sürdürülmüştü.
Kalem Dergisi'nin 3 Eylül 1908 tarihli sayısında yayınlanan bu karikatürde, II. Abdülhamid döneminin muktedir yöneticileri hicvediliyordu. Camekan içerisindeki kişiler, Bahriye Nazırı Hasan Rami Paşa, Başkatip Tahsin Paşa, 2. Katip Arap İzzet Paşa ve Ser Hafiye Kabasakal Mehmet Paşa, Eleştirel sözleri söyleyen ise filozof Rıza Tevfik'ti.
Tahsin Paşa'nın, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi tarafından 1931 yılında yayınlanan “Abdülhamid ve Yıldız Hatıraları” adlı eseri, Sultan II. Abdülhamid'in yanında bulunurken şahit olduğu hadiselerin toplanmasından meydana gelmişti. Tahsin Paşa, bu kitabında yakınen tanık olduğu pek çok olayı ve hakikati anlatmakta, Sultan II. Abdülhamid'in şahsiyeti ve devrinin hâdiselerine ışık tutmaktaydı.
Mabeyn-i Hümayun başkatibi Tahsin Paşa hatıralarında Sultan II. Abdülhamid'in kendisine sıklıkla;
“Her resim bir fikirdir. Bir resim yüz sayfalık yazı ile ifade olunamayacak siyasi, hissi manaları telkin eder. Onun için ben tahrir-i derecatten(yazılı bilgilerden)ziyade, resimlerden istifade ederim.” dediğini yazmıştı.
1929 veya 1932 yılında büyük Haremlik Köşkü yıkılmaya başlanmış, Tahsin Paşa, karşı komşusunun bahçe duvarına dayanarak köşkün ahşaplarının tek tek sökülürken çivilerin çıkarttığı acı sesleri, hüzün ve üzüntüyle sonuna dek izlemişti. Zaten Haremlik köşkünün yıkımından yaklaşık bir sene kadar sonra da yine İstanbulda olan Selamlık Köşkü'nde, bir rivâyet 1930, bir rivâyet 1933 yılında yılında vefat etmiştir. Tüberküloz teşhisi konan kızı Fahire hanım da bir süre daha köşkte yalnız başına yaşamış ve daha sonra o da vefat etmişti.
Tahsin Paşanın mezarının ise nerede olduğunu merak edilecek olursa; Yılmaz Öztuna'nın kitabından edinilen bilgilere göre, Eyüp Sultan'da olduğu yönündedir.
Allâh azze ve celle İslâmın Hâlfesine bu denli sadık olan Tahsin Paşayı, Sıddıkı Ekber Hz. Ebubekir(Radıyallahu Anh)'a cennetinde komşu eylesin. Âmîn..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?