ilk aşk

celal
Ömür boyu unutamadığım kızla ilk karşılaşma

Böylelikle Aradan bir sene geçti. 1989 yılı, Lise 2 ye geçmiştim.

Haziran ayında, okullar kapandıktan bir hafta sonra bir davetiye geldi. Site bahçesinde cumartesi akşamı olacak nişana çağrılıyorduk.

İşte hayatımın en önemli ânı o akşam oldu. Bir ömür boyu unutamadığım o kızı ilk defa orada gördüm.

Site bahçesinde kurulan masaların birinde biz delikanlılar oturmuştuk. Karşımızdaki kurulan masalarda yüzlerce insan vardı.

Tabi henüz 16’sında ergenlikteki bir genç olarak, karşı cinse yeni yeni ilgi duyuyorduk.

Zaten meslek lisesinde çok az kız öğrenci okuyordu. Sınıfımızda üç kız vardı. Kendime güvensiz oluşumdan bakmazdım bile...

Geçen yıl da, kolejdeki zengin ve kendini beğenmiş kızlara birtürlü ısınamamıştım. Gerçi ısınsam bile onlar beni beğenmezlerdi, yamuk, dengesiz diye alay ediyorlardı çünkü.

Karşıdaki masaların birinde yaşıtımız kızlar oturuyordu. Tabi biraz baktım ama kızların hiçbiri ilgimi çekmedi. Fakat iki dakika sonra o masaya bir kız geldi oturdu.

Ceylanlar kadar güzel bir kızdı. Yürüyüşündeki endama hayran kalmıştım. Yüzü ay gibi parlıyordu. Kablolarla bağlanan ampüllerden birinin tam altına oturmuştu.

Yazdıklarım yüreğimden geçenlerdir. Yazarken o anı yeniden hissediyorum çünkü... Kendimi hiçbir zaman bir yazar olarak görmedim.

Naçizane hayata dair yazılar yazan bir engelliyim. Bir yazar gibi duygularımı tam olarak anlatamıyorum. Ama bu şiir, o anki duygularıma tercüman oluyor:

GÖNÜLLE BAŞBAŞA

Dudakları bir dal ateş, mercan gibi
Bakışları masum bir heyecan gibi
Yürürken titreyen o narin endamı
Pembe bir gül açmış taze fidan gibi

Fark edemiyorum gözle gördüğümü
Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü
Bir tatlı rüya mı, bir canlı büyü mü?
Elim dokunuyor, fakat yalan gibi...

ŞİİR: Mehmet Akif Ersoy


Gözlerinde boğuluyordum

Ortada oynayanları seyrederken gözgöze geldik. Sanki o an zaman durmuştu. Gözlerimi ayıramadan o güzel yeşil gözlere bakıyordum. İlhan İrem’in şarkısında dediği gibi, Yemyeşil bir denizdi. Ne bir sandal, ne bir ada, ne bir sahil vardı, boğuluyordum.

Etrafta neler oluyor farkında değildik. Türkü susunca uyandık. Fakat az sonra ben tekrar ona baktım. Bakışımı farkedince de utancımdan yönümü çevirmiştim. Oynayanları az seyrettikten sonra tekrar ona döndüğümde ise, bu kez o bana bakıyordu.

Bugüne kadar hep dengesizliğimle alay edildiği için kendime aşırı güvensizdim. Beni beğeniyor olabilir miydi? Yoksa, bu kim bana bakan diye mi bakıyordu, bilemiyordum. Fakat ben onun gözlerine çarpılmış, ona bakmaktan kendimi alamıyordum.

Birisi masalarına geldi, onu oynamaya kaldırdı. Kalktı, oynarken sık sık gözgöze geliyorduk. Ben o kızın oynarken muhteşem endamını, dans figürlerini ve dengesini gördükçe, aman Allah’ım bu kız beni nasıl beğenecek, diyordum.

Çünkü masamızda yaşıtım olan, hem çok yakışıklı, hem de karanlık olmasına rağmen düzgün yürüyen arkadaşlarım vardı.


İlk görüşte Aşk

Yukarıda anlatmıştım. Kolejdeyken öğretmenmizin atkıyla gözümü bağlattırıp kendi etrafımda dönüşümü ve bütün sınıfın kahkahalarla gülmesinden bahsetmiştim. Korkuyordum.

Çünkü ışık olmayınca dengemi iyice kaybediyorum. Allah öyle merhametli ki, bana bu hastalığı vermiş ama gözlerim ve kulaklarımda rahatsızlık vermemiş çok şükür...

İlk görüşte aşk derlerdi ama nasıl olur ki, derdim. Şimdi ise ben ilk görüşte aşka düşmüştüm. Onun gözlerinin içine bakınca kalbinin güzelliğini hissediyordum.

Elest bezminde gördüğüm Allah’ın nuru buydu elbette. Yoksa ilk görüşte nasıl aşık olurdum ki... Kalbinin güzelliği yüzüne yansımıştı çünkü...

O kızla bakışmalarımız saatler sürdü. Zaman geçmesin istiyordum. İçimden o kızın kim olduğunu, nerede oturduğunu düşünüyordum.

Belli ki nişana gelen davetlilerden biriydi. Bir daha onu görecek miydim? Derken annemin ilerden hadi gidiyoruz işaretiyle irkildim. Saat 23’ü geçmişti.

Saatlerdir oturmaktan zaten uyuşmuştum ve de yetersiz ışıkla dengemi iyice yitireceğimi biliyordum. Ayağa kalkıp yürüsem bana bakacaktı. Bir çözüm arıyordum.

Kalbim güvercin kalbi gibi hızla pırpır atmaya başladı. Nasıl kalkacağım diye düşünürken önümden sitemizdeki bir abi geçiyordu. Ani bir hareketle kalkarak koluna giriverdim.

Samimi sohbetle gülüşerek site bahçesinden çıktık. O abiyle neler konuştuğumu inanın hiç hatırlamıyorum.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches