var böyle bir şey. en azından benim için var.
bu durumu, dün gece yarısı uykuya dalmaya çalışırken, trt kanallarından birinde denk geldiğim, (gbkz:doğadaki insan) isimli programı izlerken farkettim. hani şu (gbkz:serdar kılıç) isimli, doğa aşığı elemanın programı. hani şu sırt çantasını alıp o dağ senin, bu dere benim gezen, çakıyla ateş yakıp, ağaç diplerinde uyuyan, ağaç gövdelerini koklayıp huzur bulan eleman.
dün gece farkettim ki, ben bu elemanın programına ne zaman denk gelirsem geleyim, içimi tarifsiz bir huzur kaplıyor. adeta ekrana saplanıp kalıyorum. isterse diğer kanalda beşiktaş'ın maçı olsun, asla kanalı değiştiremiyorum. enteresan bir durum.
demin düşündüm de, bu elemanın programı, bende bu hisleri uyandıran tek program değil. benzer hisleri, şu kaçak göçek yayın yapan küçük kanallarda, gece yarıları çıkıp yarım saat süren, bal, ucuz telefon, sigara bıraktırma zımbırtısı, yatak çarşafı, porselen tava vs. reklamlarında da yaşıyorum. ekranda aralıksız konuşan satıcının sesi, beni birkaç saniye içinde transa geçiriyor ve adeta bilinmeyen bir gücün etkisi altına giriyorum. bir nevi inşaat makinası seyreden vatandaş gibi, hareketsiz biçimde, zamandan azade olarak dalıp gidiyorum. bırakın hareket etmeyi, düşünme yetilerimi bile kaybediyorum.
(gbkz:devlet buna bir şey yapması lazım).
izlerken hipnotize eden şeyler
Trt çocuk ninnileri (u::D)
masa tenisi. kafa bir oraya bir oraya derken kafa bi milyon. !
televizyon
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?