akademik üretimlerde sık başvurulan ve referans listesi oluşturmada kullanılan atıf kaynakları. kelime sayısına göre şekil bakımından metne entegre edilmesi farklılaşır. 40 kelimeden fazla ise, ayrı bir paragraf halinde gösterilir.
kitap alıntıları
"batı uygarlığının ondokuzuncu yüzyıl sonundan bu yana geliştirdiği özeleştiri, özellikle endüstriyel gelişimle birlikte ortaya çıkan toplumsal ve politik sorunlar, burjuva kültürünün, yani güzeli, biçimi, düzeni öngören kültürün eleştirisine yönelmiştir. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Batı-dışı kültürlerin ve özellikle entelektüellerin çoğu hemen Batı'nın bu yeni tavrını benimseyerek, biçime ve güzele karşı çıkmayı bir ilericilik olarak gördüler. bugün nihayet çirkin olanın saygı gördüğünü, vahşi ve saldırgan olanın gerçek olarak yorumlandığını görüyorum. bu seçim moda ile ilgili. bu tavrın örnekleri çok yaygın. gerçek, neden çirkin olsun?..."
(bkz: fotoğraf notları)
(bkz: fotoğraf notları)
"Zekadan yoksun insanlık ekip biçmediğin tarlaya sahip olmak gibidir. Cesaretten yoksun bir zeka, fidana sahip olup ta onları dikmemeye benzer. İnsanlıktan yoksun bir cesaret, ekin ekmeden hasat almayı bilmek gibidir." (Savaş Sanatı - Sun Tzu)
"Türkler bir bölük kadardılar. Bulunduğumuz tepe üzerine mevzilerimizi hazırladık ve gelecek emirleri beklemeye koyulduk. Ben Türkçe bilmiyordum ve onlardan da İngilizce konuşan kimse yoktu. Böylece sessiz ve soğuk bir gece geçirdik. Ertesi sabah kendimizi Çinliler tarafından kuşatılmış halde bulduk. Gergindim. Hiç savaş tecrübesi olmayan bir birlikle beraberdim ve onlarla konuşamıyordum. Onlar ise daha mutlu olamazlardı. Oturup piknik yaptılar. Ne tarafa baksalar, düşman vardı. Hangi tarafa ateş etseler Çinlileri öldürebilirlerdi. Onlar da, tüm sabahı Çinlileri öldürerek geçirdiler. Ben ise, bir kenarda oturmuş, buradan nasıl çıkacağımızın planlarını yapıyordum. Güneş yükseldiğinde herkesin cephanesi iyice azalmıştı ama Türkler yine de inanılmaz derecede sakindiler. Bir avcı zinciri oluşturdular, süngülerini taktılar ve sırıtarak yüzlerini kuzeye döndüler. Döndükleri yönü gördüm ve anında anladım ki, gitmek istediğim yön orası değildi. Ayağa fırladım ve yumruğumu güneye doğru savurmaya başladım. Türklerin oluşturduğu muharebe hattı güneye doğru çark etti ve birden kendimi tüm Kore Savaşı içerisinde gördüğüm en mükemmel eski usül süngü hücumunun içinde buldum. Buradan şu dersi çıkardım: Türkler asla tuzağa düşürülemez. Başı belada olan kişiler, onları kuşatanlardır. O gün, onları süngülerini kullanırken görmek ilham vericiydi. Onlar birer dervişti. Sıradışı bir teknikleri vardı ve bize Fort Benning'de (Amerikan Piyade Okulu) öğrettikleri gibi değildi. Düşmanın üzerine atlıyorlar, süngüyü düşmanın karnına sokuyorlar, etraflarında dönüyor ve tüfeğin kabzasına sol elleriyle bastırarak düşmanın bağırsaklarını deşiyorlardı. O güne dair, en canlı şekilde hatırladığım şey ise, o hücumu izlerken Tanrı'ya veya Birleşmiş Milletler'e veya Türkler'in bizim yanımızda savaşmasına sebep olan her kimse, o kişiye karşı duyduğum minnet duygusudur." (Emekli Yarbay Anthony Herbert, Soldier isimli kitabından.)
Kaynak için tıklayınız...
Kaynak için tıklayınız...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?