Anadolu'da binyıl önce aynı sancak altında tekbir getiren bu millet, kıyamete kadar omuz omuza Allah-u Ekber demeye devam edecek. #Malazgirt
1071 yılı Ağustos ayının Cuma hutbesi
malazgirt meydan muharebesi
sultan (gbkz:alp arslan)'ın zaferi, en az (gbkz:istanbul) un fethi kadar önemli bir yeri vardır türk tarihinde.
bizans imparatoru diogenes bir haçlı ordusu hazırlayıp, türkleri anadoludan çıkartmak ve bu stratejik ve zengin bölgeyi ele geçirmek buradan da tabii ki mısır, suriye gibi ülkelere uzanmak istiyordu... 200 bin ciwarında askerden oluşan haçlı ordusuyla beraber yola koyuldu, o sırada selçukluların ordusunun neredeyse 4 katıydı bu rakam, insan korkuyor gençler...
bu sefere çıkmadan önce (gbkz:diogenes)'in şöyle bir hikayesi wardır, altın haçtan yardım dilemek amacıyla ayasofya'ya gider, o sırada haç kıbleye doğru döner, diogenes herslenir, tekrar düzeltir, ertesi gün gider haç yine kıbleye dönüktür, haçın zincirlenmesini emreder ve ertesi gün tekrar gider, haç yine kıbleye dönmüştür; morali bozulan diogenes "sıçtım olm... yok bu sefer sonunda madara olacam gibime geliyo" diye bi düşünceye kapılır ama 200 bin askeri toplamışsın, paralarını vermişsin, vazgeçemez...
islam aleminin ve hatta türklerin de geleceğini, kaderini belirleyecek olan sawaş öncesi, malazgirt'te kamp kuruldu, 40.000 ciwarında ordusu olan alp arslan, bir barış heyeti gönderdi, fekat diogenes heyeti tersledi, "gidin olm nereye giderseniz, sitip atacam sizi ülkeden" tarzı cümleler savurdu heyet de sinirlendi tabi "kim kimi atıyo göreceez" diyip alp arslan'ın yanına dönüp "abi olay böyle böyle" diyerek anlattılar olanları; sawaş hazrlıklarına başlandı.
24 ağustos gecesi, alp arslan'a yardıma gelen akıncılar, bizans karargâhına bir baskın çektiler, erzakları falan talan ettiler, o sırada karmaşadan dellenen diogenes, "altını inciyi dökün etrafa, ganimete dalsınlar ansızın" diye emir verdi, fekat ortaya atılan paraya, altına, inciye kendi askerleri daldı, bu karışıklıkta bizans ordusundaki türk asıllı hemşolar da akıncılarla annaşıp, selçuklu ordusuna katıldılar. 25 ağustos günü, yine öyle hazırlık falan derken geçmiştir, afişe hadiseler öncesi zaman çabuk geçer...
26 ağustos cuma; alp arslan beyaz mintanlar giyip "ölürsem aha bu elbise kefenim olsun" diyerek kılıç ve topuzunu aldı, "en önde cenk edeceğm" mesajını da verdi böylece...
selçukluklar klasik stratejileri olan turan taktigini uyguladılar ve mağdur ettiler bizans ordusunu ve diogenes 'te esir alındı.
alp arslan'ın diogenes'e özel bir çadır kurdurduğu ve emrine hizmetkârlar verdiği söylenir bazı kesimce, bunu mukabil bir de, başka söylenti wardır, fakat nedense o aklımda yoktur, alp arslan sorgulamıştır ona göre diogenes'i "niye bizim elçilere zeval ettin, nie bize saldırdın deyyus" falan demiştir mutlaka.
daha sonra antlaşma yapılmış ve bizans, selçukluya boyun eğmiştir, yılda belli bir miktar vergi, yardım gerektiği zaman, selçuklulara yardım etmek falan gibi maddeler wardır bu antlaşmada, daha sonra bozulmuştur tabii...
lakin tarihin en büyük zaferlerinden biri olup, stratejisiyle de tarihe geçmiştir . özellikle meydan muharebesi olması ve alp arslan'ın geride durup "haydin gençler cenge, savurun düşmanı bin bir yana" gibi komutlar vermek yerine yaradana sığınıp girmesi açısından bir başka önemi vardır benim için... başarılar
bizans imparatoru diogenes bir haçlı ordusu hazırlayıp, türkleri anadoludan çıkartmak ve bu stratejik ve zengin bölgeyi ele geçirmek buradan da tabii ki mısır, suriye gibi ülkelere uzanmak istiyordu... 200 bin ciwarında askerden oluşan haçlı ordusuyla beraber yola koyuldu, o sırada selçukluların ordusunun neredeyse 4 katıydı bu rakam, insan korkuyor gençler...
bu sefere çıkmadan önce (gbkz:diogenes)'in şöyle bir hikayesi wardır, altın haçtan yardım dilemek amacıyla ayasofya'ya gider, o sırada haç kıbleye doğru döner, diogenes herslenir, tekrar düzeltir, ertesi gün gider haç yine kıbleye dönüktür, haçın zincirlenmesini emreder ve ertesi gün tekrar gider, haç yine kıbleye dönmüştür; morali bozulan diogenes "sıçtım olm... yok bu sefer sonunda madara olacam gibime geliyo" diye bi düşünceye kapılır ama 200 bin askeri toplamışsın, paralarını vermişsin, vazgeçemez...
islam aleminin ve hatta türklerin de geleceğini, kaderini belirleyecek olan sawaş öncesi, malazgirt'te kamp kuruldu, 40.000 ciwarında ordusu olan alp arslan, bir barış heyeti gönderdi, fekat diogenes heyeti tersledi, "gidin olm nereye giderseniz, sitip atacam sizi ülkeden" tarzı cümleler savurdu heyet de sinirlendi tabi "kim kimi atıyo göreceez" diyip alp arslan'ın yanına dönüp "abi olay böyle böyle" diyerek anlattılar olanları; sawaş hazrlıklarına başlandı.
24 ağustos gecesi, alp arslan'a yardıma gelen akıncılar, bizans karargâhına bir baskın çektiler, erzakları falan talan ettiler, o sırada karmaşadan dellenen diogenes, "altını inciyi dökün etrafa, ganimete dalsınlar ansızın" diye emir verdi, fekat ortaya atılan paraya, altına, inciye kendi askerleri daldı, bu karışıklıkta bizans ordusundaki türk asıllı hemşolar da akıncılarla annaşıp, selçuklu ordusuna katıldılar. 25 ağustos günü, yine öyle hazırlık falan derken geçmiştir, afişe hadiseler öncesi zaman çabuk geçer...
26 ağustos cuma; alp arslan beyaz mintanlar giyip "ölürsem aha bu elbise kefenim olsun" diyerek kılıç ve topuzunu aldı, "en önde cenk edeceğm" mesajını da verdi böylece...
selçukluklar klasik stratejileri olan turan taktigini uyguladılar ve mağdur ettiler bizans ordusunu ve diogenes 'te esir alındı.
alp arslan'ın diogenes'e özel bir çadır kurdurduğu ve emrine hizmetkârlar verdiği söylenir bazı kesimce, bunu mukabil bir de, başka söylenti wardır, fakat nedense o aklımda yoktur, alp arslan sorgulamıştır ona göre diogenes'i "niye bizim elçilere zeval ettin, nie bize saldırdın deyyus" falan demiştir mutlaka.
daha sonra antlaşma yapılmış ve bizans, selçukluya boyun eğmiştir, yılda belli bir miktar vergi, yardım gerektiği zaman, selçuklulara yardım etmek falan gibi maddeler wardır bu antlaşmada, daha sonra bozulmuştur tabii...
lakin tarihin en büyük zaferlerinden biri olup, stratejisiyle de tarihe geçmiştir . özellikle meydan muharebesi olması ve alp arslan'ın geride durup "haydin gençler cenge, savurun düşmanı bin bir yana" gibi komutlar vermek yerine yaradana sığınıp girmesi açısından bir başka önemi vardır benim için... başarılar
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?