memleketin bitmiş olduğunu düşündüren anlar

aberi
"HOROZ'UN HİKAYESİ !"

- Bir horoz varmış.
- Her sabah ezan okuyormuş.
- Sahibi demiş ki :
- "Tekrar, tekrar ezan okuma !
- Yoksa tüylerini yolarım."

- Bu tehdit karşısında horoz korkmuş ve kendi kendine demiş ki :
- "Zaruretler haramı helal kılar."
- Canımı kurtarmak için ezan okumaktan vazgeçmeliyim.
- Nasıl olsa benden başka horozlar var.
- Her halükârda onlar ezan okur !.
- Horoz ezan okumayı bırakmıştır artık ...

- Bir hafta sonra sahibi tekrar gelir ve der ki :
- "Eğer tavuklar gibi gıdaklamazsan senin tüylerini yolarım ...!"
- Horoz bu tehdit üzerine horozluktan vazgecer ve tavuklar gibi gıdaklamaya başlar ...

- Horoz tam bir ay gıdakladıktan sonra sahibi tekrar gelir ve bu kez şöyle der :
- "Şimdi de tavuklar gibi yumurtlamazsan eğer yarın seni keserim !!!"
- Bunun üzerine horoz ağlamaya başlar ve der ki :
- "Keşke ezan okurken ölseydim !."

- İşte günümüz müslümanlarının hali bu.
- Zalim ve barbarların gayr-i meşru isteklerini yerine getirdikçe zulmün duracağını zannederler ...

- Halbûki Yüce Rabbimiz (c.c.) :
- "Benden korkarsanız çıkış kapısı açarım ...
- Ummadığınız yerden rızıklandırırım." buyuruyor.
TurinTurambar
ekşi sözlükte simdigelgorbeni adlı yazar tarafından açılan cambridge'de görev yapan türk akademisyenin sitemi adlı başlıkta izlediğim video gerçekten üzücü. videoda yaklaşık 28 dakika konuşan university college london helsinki öğretim üyesi dr.sinan küfeoğlu enerji sektöründe türkiye'nin durumunu detaylı bir şekilde anlatmış. 28 dakika izlediğim akademisyenin samimiyetine inanmamak mümkün değil. koskoca türkiye cumhuriyeti devletinde veya üniversitelerinde bu insanı muhatap kabul etmeyenlere ne söylenilebilir ki. yazıklar olsun. bir kaç yıl sonra mumla gaz lambasıyla aydınlatırız artık evlerimizi. bu adam profesör olduğunda ya da bana kalsa şimdi alacaksın enerji bakanı yapacaksın hemen ama nerde işte.
khantura
Bizler kendi içimizde birr şeyleri yaşayan bilir Milletiz. Bir şeye ikna olacaksak yine bizden olan bir başkası ikna etme işlemini gerçekleştiriyor.
Bunu şahsi olarak aşmak için mutlaka yabancı birkaç arkadaş edinmenizi ve kültürler üzerine muhabbet etmenizi öneririm.
Konumuza dönersek, ülkede inşaat sektörüne yapılan yatırımlar, özel şirketlerin yaptığı işsizlik ve enflasyon araştırmaları, büyük şirketlerin ülkede olan yatırım alanlarını daraltmaları veya ülkemizden tamamen çekilmeleri, hâlâ öğretmen mezun edip, formasyon verip, deli gibi üniversite mezunu fakat ailesiyle yaşayan gençler yetiştirmemize rağmen, 1000-1200 TL gibi meblağları karşılıksız ülkemizde geçici olarak (!) barınmalarını temin etmeye çalıştığımız mültecilere vermek.
Daha yazabilirim ama bunlar yeterli olacaktır sanırım.
imschrolled
çok fazladır. birçok alanda, düzensizlik, yeterli verim alamama ve geriye gitme gibi alarm veren problemler var. çözmedikçe daha da büyüyor. bunlarla ilgili farkında olmak iyi bir başlangıç ama gerisinin de gelmesi gerek. sistem üretmeliyiz, uzun süreli ve gerçek/kalıcı çözüm sağlayan. 2050'de ilk 11 ekonomiden biri olacakmışız diye bir haber vardı. ama bu yetersiz, o kadar yıl 11. olabilmek için mi? yani o kadar mı yavaş ilerliyoruz? Kendi teknolojilerini üretmediğinde, sadece tüketim kaleminde yer aldığında ister istemez geriye gidiyorsun.

bir de mesela, bilimi sevmek, sanatı sevmek, futbolu sevmek diye bir şey var. çok boş. sürekli sevdiğini ifade edip, geçerli ve tutarlı hiçbir şey yapmayarak gülünç oluyorsun sadece. sevme algısında problem var. sevmek demek, doğru yönetmek demek, sevmek demek sağlam yatırımlar yapmak demek. daha çok araştırmak ve sürekli olarak uygulama aşaması dahil gelişim içerisinde olmak demek. biz kolaycılık içerisindeyiz, "geçim derdi" olgusunun tüm topluma yaydığı bilinçaltı ve bu tür yarım yamalak çabalar istenen sonuçları vermiyor.

ne olursa olsun umut her zaman var. zarardan her daim dönülebilir. zaman kaybı, emek kaybı, itibar kaybı hepsini sıra sıra toparlamamız gerek. insandan başlayalım, insana dönelim...
ccc
4 yıl üniversite okumuş bir genç.
2 yıl da yüksek lisansını yapmış.
Neden yüksek lisans diye soruyorsun.
“Cila olsun diye” cevabını veriyor.
Bilinçsizce, amaçsızca, alelacele…
Sonra iş başvurularına gitmeye başlıyor…
Cv'ye bakıyorsun, diğerlerinden hiçbir farkı yok, sadece isim farklı.
Gidip sağlam bir staj yapmamış.
Kulüplerde görev almamış.
Derneklerde, vakıflarda, kısacası sivil toplumda yer almamış.
Sadece okumuş.
Farkında olmadan boş yere okumuş.
Çevre yapmamış, insanlarla tanışmamış.
Rol modeli olan kişilere bir e-posta gönderip “Bir kahvenizi içmek istiyorum” deyip yanına gitmemiş.
Şimdi iş arıyor.
Milyonlarca CV ile aynı özellikteki bir CV ile iş arıyor.
İşin kötüsü yapmış olmak için yapmaya o kadar alışmış ki;
Çalışmayı da verimli olmak, kendisini göstermek, deneyim kazanmak, o alanda en iyi olmak için istemiyor.
Peki ya ne için?
Cevap basit : Para
Pekala, buna da saygı gösterelim. Soralım, “Ne kadar maaş istiyorsun?”
Cevap : “2000 Lira”.
Gözleri ışıldıyor bu rakamı söylerken, bir ömür ufak ufak artışlarla bu ortalamada bir maaşa çalışabilir.
Alıyorum kağıdı, kalemi. Basit bir hesap yapıyorum.
“Bak” diyorum, “2000 Lira istiyorsun ya, o 2000 liraya ayda 20 gün çalışacaksın. 20 güne böldüğünde günlük maaşın 100 Lira yapar. O paraya da temizlikçi Fatma Abla gelip evini temizlemez. Doğru mu?”
Gözlerindeki parıltı kayboluyor. Bu hesabı daha önce hiç yapmamış. Boynu bükülüyor.
“Evet” diyor.
“Peki sen 18 sene bunun için mi okudun?” diyorum.
Cevap vermiyor, ne desin ki? “Hayır” dese, cv'si öyle demiyor. “Evet” dese, yüreği el vermiyor.
Mesele bireyin ne kadar maaş aldığı da değil aslında. Esas olan bireyin kendisini daha lise sıralarında geliştirmeye başlaması, hedeflerini koyması. Üniversitede kendisini geliştirmeye ve hayata entegre olmaya çaba göstermesi, üniversite bittikten sonra bir işe herhangi bir maaşla -bu asgari ücret de olabilir- girmesi ve orada da kendisini geliştirmeye devam edip iyinin peşinden koşması ve hep daha iyiye gitmesi.
gercektosunpasa
Kömürlükten devşirme virane bodrum katlar, kişi başı kiracı matığı ile aylık 700-800 TL'den kiraya veriliyor bu ülkede.
Not: Bebekler bile hesaplamaya dahil.

TurinTurambar
Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlık kararlarıyla ilgili kurumlara et ve hububatta belirlenmiş bir miktara kadar gümrük vergisiz ithalat imkanı getirilmesi memlekette tarım ve hayvancılığın son durumunu gözler önüne sermistir. kendi bugdayimiz,pirincimiz,mısırımız yetersiz demek ki. ayrıca canlı hayvan ve sogutulmus et alımı da hayvancılığın da durumunun iyi olmadığını gösteriyor. bütün bunları daha çok üreterek ucuzlatmanin yolunu bulmamiz gerekiyor.
bobiler
Türkiye'de nüfusun 3'te biri seçtikleriyle yönetilmiyor! İşte Türkiye'nin 'yerel yönetimler' haritasında son durum.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches