şiiri diğerlerinden farklı kılan her şey.
nacizane, sözcük karışımları ile elde edilen \"duygu parıltısı\" ya da \"beklenmedik haz\"dır. bunun yanında, yaşam esnasında en fazla 8-10 duygu ile önümüze geleni tanımlarız ve buna göre hissederiz genel olarak ama şiir, bir sürü adı duyulmamış, o his anında yanıp sönen duygunun yaşam yeridir. belki gündelik yaşamda da bunlarla karşılaşırız ama çoğu zaman silinir gider. o nedenle diğer alışılagelmiş duygular kalır, yani çoğunun hissettiği.
şiir bu adı bile olmayan, yetim, ince ve sahipsiz duyguların durağıdır bir yerde. O iki sözcük, başka bir yerde karşınıza çıksa, öyle iz bırakmaz, başka bir şeydir, olandır, olduğu yerdedir ama şiirde ise, kim bilir hangi hayatın, hangi saniyesinden fırlayıp o dizede yer edinmiştir. bu bahsettiğim, şiiri duyguya boğmak değil tam tersi, bir duygu parıltısına sadece hissedebilmek/hissettirebilmek için özgürlük vermek gerekir.
(bkz: düşünceler ve duygular)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?