Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın
--------------------
İsmet Özel
şiirlerin en vurucu dizeleri
"Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum." (orhan veli)
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum." (orhan veli)
Yalan mı söyledin göz göre göre
Ne zaman dolacak verdiğin süre
Gönülden gördüğüm takvime göre
Aldığım her nefes birgün sayılır
cemal safi-vurgun
Ne zaman dolacak verdiğin süre
Gönülden gördüğüm takvime göre
Aldığım her nefes birgün sayılır
cemal safi-vurgun
"Arabam oyuncak; bayrağım gerçek
Kılıcım tahtadan; yüreğim gerçek
Yolcuyum dünyada, yoldaşım Allah
Yüzüm yâre dönük, ereğim gerçek
Şaban Abak"
Kılıcım tahtadan; yüreğim gerçek
Yolcuyum dünyada, yoldaşım Allah
Yüzüm yâre dönük, ereğim gerçek
Şaban Abak"
"aslında hepimizin bir parçası var
ucuz ayçiçeği yağında
salça ile kavrulmuş
ne olursa olsun
gene de pembeleşmemiş"
ucuz ayçiçeği yağında
salça ile kavrulmuş
ne olursa olsun
gene de pembeleşmemiş"
"soğuk üşütmezdi
soğuğun sesi üşütürdü
ama kalabalık odalarımızda
niteliksiz defterlerimizde yer ayırmadığımız
her uyandığımızda uykuda unuttuğumuz tutkular
ısıtabilirdi bizi ancak"
soğuğun sesi üşütürdü
ama kalabalık odalarımızda
niteliksiz defterlerimizde yer ayırmadığımız
her uyandığımızda uykuda unuttuğumuz tutkular
ısıtabilirdi bizi ancak"
Kal desem kalamazsın, gel desen gelemem ben.
Madem ki gidiyorsun, bu şiir son hediyem.
Artık kimin eliyle bu çay o tadı verir,
Kim demlese bu çayı demi gamla beslenir?
Madem ki gidiyorsun, bu şiir son hediyem.
Artık kimin eliyle bu çay o tadı verir,
Kim demlese bu çayı demi gamla beslenir?
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım
"bilinçsizce izliyorduk
dengesi bozuk bir uçurtmanın çırpınışlarını
farkında değildik ama gözlerimiz
bu sahne önünde diz çöküyordu
ve ağaçlar bunun farkındaydı
çığlıklarını ne kadar harici kılmaya çalışsak da
ağaçlar bunun farkındaydı"
dengesi bozuk bir uçurtmanın çırpınışlarını
farkında değildik ama gözlerimiz
bu sahne önünde diz çöküyordu
ve ağaçlar bunun farkındaydı
çığlıklarını ne kadar harici kılmaya çalışsak da
ağaçlar bunun farkındaydı"
"Sen ki, saçından tırnağına kadar
Bir hürriyete bedelsin,
Bu ılık saçlar, bu gözler; fakat her şeyden önce
Yaşadığın için güzelsin.."
Bir hürriyete bedelsin,
Bu ılık saçlar, bu gözler; fakat her şeyden önce
Yaşadığın için güzelsin.."
"bulutların arasında aklım
gözümde bir damla
ben seni özledim"
gözümde bir damla
ben seni özledim"
"Gelecekte, dediniz--ama ne zaman--
Kim bilir, belki de geçmişte
Yağmurlardan kalan kimsesizliğin
Saklıdır acısı o "bir gün" de"
Kim bilir, belki de geçmişte
Yağmurlardan kalan kimsesizliğin
Saklıdır acısı o "bir gün" de"
"Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık..."
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık..."
"çünkü insan yalnızken katettiği yollardan
ne zaman geri dönse yeni bir haber getirir."
ne zaman geri dönse yeni bir haber getirir."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?