Kaynakların en düşük maliyet ve en yüksek fayda
sağlayacak biçimde kullanılmasıdır.
Ortodoks politikalar:
Maliye politikası
Bütçe politikası (Vergi politikası; giderler politikası; borçlanma politikası)
Teşvik politikası
Para politikası (Açık piyasa işlemleri; iskonto oranlarının değiştirilmesi; munzam
karşılık oranlarının değiştirilmesi)
Dışticaret politikası (Tarifeler; kotalar; tarife dışı engeller)
Kur politikası
Faiz politikası
Heterodoks politikalar:
Gelirler politikası (incomes policy)
Maliye politikası
Bütçe politikası (Vergi politikası; giderler politikası; borçlanma politikası)
Teşvik politikası
Para politikası (Açık piyasa işlemleri; iskonto oranlarının değiştirilmesi; munzam
karşılık oranlarının değiştirilmesi)
Dışticaret politikası (Tarifeler; kotalar; tarife dışı engeller)
Kur politikası
Faiz politikası
Heterodoks politikalar:
Gelirler politikası (incomes policy)
Kaydi forma dönüşmemiş, ekonomik birimlerin fiilen banknot ve bozuk para
olarak ellerinde tuttukları parayı ifade etmek için kullanılan bir terimdir.
olarak ellerinde tuttukları parayı ifade etmek için kullanılan bir terimdir.
Ekonomide, çeşitli mal ve hizmetleri satınalmak
amacıyla harcanmış paradır. Ayrıca satınalma gücü ile mevcut olan talep anlamına
da gelmektedir.
amacıyla harcanmış paradır. Ayrıca satınalma gücü ile mevcut olan talep anlamına
da gelmektedir.
Merkez Bankası’nca alım ve satımı yapılan ve Türk lirası olarak
kurları belirlenen yabancı ülkelere ait kağıt paradır.
kurları belirlenen yabancı ülkelere ait kağıt paradır.
Birbirlerine benzer ürünlerin çok sayıda üreticisinin fakat
sadece iki tüketicisinin bulunduğu piyasalara verilen addır.
sadece iki tüketicisinin bulunduğu piyasalara verilen addır.
İki üretici ve çok sayıda tüketicinin bulunduğu piyasadır.
Tüketiciler bakımından, tam rekabet piyasasına çok benzer. Ürticilerin arzı kontrol
edememeleri satış fiyatını etkiler. Bu da, fiyatın tekel piyasasındaki fiyata
yaklaşmasına yol açar. Bu tip piyasalara, kısmi tekel piyasası da denilmektedir.
Tüketiciler bakımından, tam rekabet piyasasına çok benzer. Ürticilerin arzı kontrol
edememeleri satış fiyatını etkiler. Bu da, fiyatın tekel piyasasındaki fiyata
yaklaşmasına yol açar. Bu tip piyasalara, kısmi tekel piyasası da denilmektedir.
Şirketin likit olmayan aktiflerini gösterir, yani uzun vadeli alacaklar,
iştirakler ve maddi duran varlıklar.
iştirakler ve maddi duran varlıklar.
Yurtiçi ve yurtdışında yerleşik kişilerin, ticari bankalarda açmış
oldukları yabancı para cinsinden mevduata verilen isimdir.
oldukları yabancı para cinsinden mevduata verilen isimdir.
Döviz kurları günümüzde özellikle küçük ve açık ekonomiler
için taşıdıkları önem ve reel ekonomiyi doğrudan etkileme potansiyelleri nedeniyle,
uygulanan para politikası çerçevesinde doğrudan hedef, gösterge veya araç olarak
kullanılmaktadırlar. Döviz kuruna yönelik uygulamalar, bir uçta tamamen sabit kur
sistemi, diğer uçta ise tam serbesti olmak üzere, iki rejim arasında şekillenmektedir.
Tamamen sabit kur sisteminde, ulusal para yabancı bir para veya paralardan oluşan
bir sepet karşısında sabitlenmekte ve bu değerin sürmesi para otoritesi tarafından
bazen açık bazen de dolaylı olarak garanti edilmektedir. Para Kurulu (Currency
Board) türü uygulamalarda, bir taraftan kur sabitlenirken diğer taraftan ulusal para
arzı tamamen bu kur üzerinden gerçekleştirilen döviz alış-satışlarına
bağlanmaktadır. Tamamen serbest kur sisteminde ise, döviz kurunun fiyatı
doğrudan piyasada oluşan arz ve talebe göre belirlenmektedir. Ara rejim olarak
adlandırılan, Avrupa Para Sistemine geçiş aşamasında da uygulanan kurun bir band
içerisinde hareketine müsaade eden yapı ile kontrollü dalgalanma (managed float),
sürünen kur (crawling peg) adı altındaki sistemlerde ise, kur belli bir takım kriterlere
göre yönlendirilmekte ve para otoritesi tarafından gerektiğinde müdahale
edilmektedir. Kura yönelik bu tür rejimlerin seçimi, ülkelerin içinde bulunduğu
şartlara göre değişmektedir.
için taşıdıkları önem ve reel ekonomiyi doğrudan etkileme potansiyelleri nedeniyle,
uygulanan para politikası çerçevesinde doğrudan hedef, gösterge veya araç olarak
kullanılmaktadırlar. Döviz kuruna yönelik uygulamalar, bir uçta tamamen sabit kur
sistemi, diğer uçta ise tam serbesti olmak üzere, iki rejim arasında şekillenmektedir.
Tamamen sabit kur sisteminde, ulusal para yabancı bir para veya paralardan oluşan
bir sepet karşısında sabitlenmekte ve bu değerin sürmesi para otoritesi tarafından
bazen açık bazen de dolaylı olarak garanti edilmektedir. Para Kurulu (Currency
Board) türü uygulamalarda, bir taraftan kur sabitlenirken diğer taraftan ulusal para
arzı tamamen bu kur üzerinden gerçekleştirilen döviz alış-satışlarına
bağlanmaktadır. Tamamen serbest kur sisteminde ise, döviz kurunun fiyatı
doğrudan piyasada oluşan arz ve talebe göre belirlenmektedir. Ara rejim olarak
adlandırılan, Avrupa Para Sistemine geçiş aşamasında da uygulanan kurun bir band
içerisinde hareketine müsaade eden yapı ile kontrollü dalgalanma (managed float),
sürünen kur (crawling peg) adı altındaki sistemlerde ise, kur belli bir takım kriterlere
göre yönlendirilmekte ve para otoritesi tarafından gerektiğinde müdahale
edilmektedir. Kura yönelik bu tür rejimlerin seçimi, ülkelerin içinde bulunduğu
şartlara göre değişmektedir.
Döviz arz edenlerle döviz talep edenlerin karşılaştıkları, ulusal
paraların birbirlerine çevrildikleri standartlaştırılmış piyasalar.
paraların birbirlerine çevrildikleri standartlaştırılmış piyasalar.
Yabancı bir ülkede ödeme sırasında geçerli olan her
türlü bono, çek, kredi mektubu, poliçe, havale gibi her türlü değerli kağıda verilen
addır. Nakit olan yabancı paralara “efektif döviz” de denmektedir.
türlü bono, çek, kredi mektubu, poliçe, havale gibi her türlü değerli kağıda verilen
addır. Nakit olan yabancı paralara “efektif döviz” de denmektedir.
Genel ya da katma bütçelerden tahsis edilen bir
başlangıç ödeneğini sermaye olarak kullanmak suretiyle her yıl elde ettiğiğ karın bir
bölümünü sermayesine ekleyerek iktisadi işletme mantığıyla çalışan kuruluşlar. En
yaygın olanları üniversite hastanelerinin döner sermayeleridir.
başlangıç ödeneğini sermaye olarak kullanmak suretiyle her yıl elde ettiğiğ karın bir
bölümünü sermayesine ekleyerek iktisadi işletme mantığıyla çalışan kuruluşlar. En
yaygın olanları üniversite hastanelerinin döner sermayeleridir.
Akreditifin, sözleşme uyarınca bir kısmının
veya tamamının kullanılması durumunda otomatik olarak yenilenen akreditiftir.
veya tamamının kullanılması durumunda otomatik olarak yenilenen akreditiftir.
Üretim sürecinde yer alıp, belrli bir dönem
içerisinde sağladığı yarar yine o dönem içerisinde sona eren varlıklardır. Değişen
varlıklar olarakta adlandırılırlar.
içerisinde sağladığı yarar yine o dönem içerisinde sona eren varlıklardır. Değişen
varlıklar olarakta adlandırılırlar.
Bir yatırımın fiilen elde tutulma süresince getireceği faizi ifade eder.
Yasama organı tarafından çıkartılan ve verginin
doğrudan doğruya yükülüsünden alınmasını istediği vergidir. Gelir ve mülkiyet
vergileri dolaysız vergiye örnektirler.
doğrudan doğruya yükülüsünden alınmasını istediği vergidir. Gelir ve mülkiyet
vergileri dolaysız vergiye örnektirler.
Yasama organı tarafından fiyatlara eklenmesi
istenerek, tüketicilerden alınan vergidir. Satış vergileri, bu tip vergilere bir örnektir.
Dolaysız Kontroller: Devletin siyasi gücünü kullanarak ekonomiyi düzenlemek
amacıyla fiyat ve ücret kontrolü gibi doğrudan yaptığı uygulamalar bütünüdür.
istenerek, tüketicilerden alınan vergidir. Satış vergileri, bu tip vergilere bir örnektir.
Dolaysız Kontroller: Devletin siyasi gücünü kullanarak ekonomiyi düzenlemek
amacıyla fiyat ve ücret kontrolü gibi doğrudan yaptığı uygulamalar bütünüdür.
Herhangi bir ulusal paranın resmi dolar fiyatıdır.
Dolaylı finansman:Finansman açığı olan (borçlanıcı) ile finansman fazlası olanın
(borç veren) birbirlerini tanımadan bir aracı krum aracılığıyla borç alacak ilişkisinin
kurulması hali.
Dolaylı finansman:Finansman açığı olan (borçlanıcı) ile finansman fazlası olanın
(borç veren) birbirlerini tanımadan bir aracı krum aracılığıyla borç alacak ilişkisinin
kurulması hali.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı Avrupa ülkelerinde
ortaya çıkan dolar kıtlığıdır. Avrupa ülkeleri, savaş sonrası ekonomilerini düzeltmek
için gerekli mal ve hizmetleri ABD’den karşılıyorlardı. Bu dönemde, Avrupa’nın
elinde bulunan tüm altın ve dolar rezervlerinin ABD’ye akması, 1950 oratalarına dek
Avrupa’da dolar açığı yaşanmasına yol açmıştır.
ortaya çıkan dolar kıtlığıdır. Avrupa ülkeleri, savaş sonrası ekonomilerini düzeltmek
için gerekli mal ve hizmetleri ABD’den karşılıyorlardı. Bu dönemde, Avrupa’nın
elinde bulunan tüm altın ve dolar rezervlerinin ABD’ye akması, 1950 oratalarına dek
Avrupa’da dolar açığı yaşanmasına yol açmıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?