Dağ kavağı veya titrek kavak (Populus tremula).
ebucehil karpuzu.
ebucehil karpuzu.
kötü günler yaşamış.
Baklagillerden, acı olan taneleri suda tatlılaştırılarak yenilen otsu bir bitki, Yahudi baklası(Lupinus termis).
İrmik ve şekerle yoğrularak üzerine acıbadem konduktan sonra fırında pişirilen bir çeşit kurabiye.
Gülgillerden bir meyve ağacı(Amygdalus amara).
Bu ağacın acımtırak, keskin kokulu meyvesi.
Bu ağacın acımtırak, keskin kokulu meyvesi.
Sedef otu gillerden, sıcak ülkelerde yetişen, kabuğu ve odunu hekimlikte kullanılan küçük bir ağaç, kavasya
(Quassia amara).
(Quassia amara).
Acı olarak, acı vererek, acı duyurarak, üzüntü içinde.
Dokunaklı, kırıcı, üzücü olarak, üzüntü içinde.
Dokunaklı, kırıcı, üzücü olarak, üzüntü içinde.
Tat alma organında bazı maddelerin bıraktığı yakıcı durum, tatlı karşıtı.
Tadı bu nitelikte olan.
Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli.
Renk için, koyu.
Ağrı, sancı.
Dışarıdan gelen bir etki ile dış organlarda birdenbire oluşan ve o etkilerin kalkması ile duyulan rahatsızlık,
ıstırap.
Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, korkunç.
Ölüm, yangın, deprem gibi olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.
Tadı bu nitelikte olan.
Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli.
Renk için, koyu.
Ağrı, sancı.
Dışarıdan gelen bir etki ile dış organlarda birdenbire oluşan ve o etkilerin kalkması ile duyulan rahatsızlık,
ıstırap.
Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, korkunç.
Ölüm, yangın, deprem gibi olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.
Acizler, güçsüzler, eli ermezler, düşkünler.
Acaba.
Acentenin yaptığı iş.
Acente kuruluşu.
Acente kuruluşu.
Bir kuruluşun malî veya ticarî işlerini kazanç karşılığında yürüten ticarethane.
Vapur ortaklığı veya banka şubesi.
Bir kurumun veya şubelerinin başında bulunan kimse.
Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane
veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse.
Vapur ortaklığı veya banka şubesi.
Bir kurumun veya şubelerinin başında bulunan kimse.
Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane
veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse.
Kültür veya medeniyet bakımından İran'ı veya İran halkını örnek aldırmak, Acem kültürünü
yaygınlaştırmak.
yaygınlaştırmak.
Acemleştirmek işi.
Kültür ve medeniyet bakımından İran'ı veya İran halkını örnek almak.
Kendini İranlı gibi hissetmek veya İranlı gibi davranmak.
Kendini İranlı gibi hissetmek veya İranlı gibi davranmak.
Acemleşmek durumuna gelmek.
Klâsik Türk müziğinde birleşik bir makam.
düşüncesizce hareket etmek, acemice davranmak.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?