axit

galatasaray spor kulübünün yeni başkanı.

(bkz: türk milli takımı)

euro 2020 de sıfır çekerek guruptan çıkamayan deneyimsiz takımımız.

Elenmek ile Rezil olmak arasında ince çizginin adıdır Macaristan..
Macaristan Rezil olmadı elendi!

Ölüm grubu diye tabir edilen grupta Portekiz, Fransa ve Almanya ile aynı grupta mücadele eden Macaristan, Fransa ve Almanya ile berabere kaldı, Portekiz'e 84. Dakikadan sonra mağlup oldu. 3 ekol ülkeyle kafa kafaya mücadele ettiler ezilmediler.

Üstelik turnuvaya katılırken prim almadılar, turnuva maçları için prim sözü almadılar.. Ülkeleri için ülke insanını mutlu etmek için yürekten ve ciğerden oynadılar. Üstelik vatan edebiyatına sığınmadan " vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır" düsturunu şiar edindiler.

Naylon milliyetçiliğe sığınmadan Görevlerini en iyi şekilde yaptılar.
Darısı başımıza.. bir gün Ülkemizi temsil eden futbolcular ülkemizin Milli takımında oynarken prime ihtiyaç duymadan ülkemiz için oynamasını ümit ediyoruz.

bir başka trabzon'lu.

Türk iş adamı, 34. Beşiktaş Başkanı ve 11. Kulüpler Birliği Başkanı.

17 gol ile sezonu kapattı. hafta boyu algı yapıldı çıktı aslanlar gibi oynadı golünü attı. üzüldü, bizim kadar üzüldü ama şerefine leke sürdürmedi. algı yapan beşiktaş başkanı ahmet nur çebi de, milli takıma almayan şenol güneş de allah'ından bulsun.

yemen'de bugün filistin'e destek yürüyüşü yapıldı... 10 binler meydanları doldurmuş yine. kendileri savaş, yoksulluk ve hastalıkla uğraşıyor. çok farklı bir halk. selâm olsun...

Alayınızın bayramı mübarek olsun.

Fırından çıkan sıcak pidelerin buğusu kavrulmuş susam kokusuna karışıyor. Hangi mevsimde olursak olalım marulun, kıvırcık salatanın, bir deste maydanozun yeşilinden fışkıran dirilik ve ferahlık içimize yayılıyor. Dedeler ceplerinde şekerlemeler ile torunlarını kucaklıyorlar. Akşamın pembe lacivert tülü büyük bir sükûnet ile insanların, bütün dünyanın üzerine iniyor.

Melekler saf saf iniyorlar.

Cennet kapıları açılıyor.

Rahmet, merha­met ve bereket her yandan kuşatıyor bizi.

İnsanlar birbirlerine sevgi ile bakıyorlar. Zenginler zenginliklerinden soyunuyor, yoksulların yoksulluğu kayboluyor. Kalbimizin paslı kilidi açılıyor. Bize selam veren bir kişiyi kardeş biliyoruz. Kimse sesini sertleştirmiyor. Yüzlerde nur, gönüllerde karşı konulmaz bir incelik, bir rikkat.

Açlık bizi doyuruyor. En çok kıymet verdiğimiz şeyleri başkaları ile paylaşmaktan sonsuz bir haz duyuyoruz. Bize yük olan her unsur, her tasa, her ihtiras tasını tarağını toplayıp savuşuyor. Kapımız ve soframız açık. Derdimizi ve sevincimizi söylemekten hoşnutuz.

Allah'ım, şükürler olsun oruçluyuz...
Mustafa Kutlu, Arkakapak Yazıları, “Oruç”, s. 47.

Çocuk, bütün gündüz oruç tutmağa başlar. Bunu başardığı gün, omuzlarda taşınır, hediyelere boğulur. Böylece orucun, insanı, omuzlardan başlamak üzere gökyüzüne kaldırdığını, bilinmezliğin zengin hazinelerinden sevimli ve güzel eşya çıkarıp dağıttıran cömertliği olduğunu bilmektedir artık çocuk.

Bu, çocuğun oruçtaki duygusunun bir yanı. Öte yandan, o, kendisinden bir süre yemek yememesini, su içmemesini isteyen bir buyruğun geldiğinin farkındadır. Bu buyruk nereden gelmektedir? Bunu düşündüğü zaman, büyük bir heyecan kaplar içini: kutsal korku, kutsal sevgi, kutsal heyecan.

İşte ona o vakit, soruları hep öteye çevirdiği anda, ölümün, doğuşun ne olduğunu sormağa başladığı dönemde, Allah'ı öğretirler.

İşte o zaman o, oruçla gerçek bağlantısını kurar; bu dünyaya geçici bir süre için indirilmiş küçük bir hükümdar olduğunu anlar o zaman.

O zaman, oruç ve namaz, ona, babasının okuduğu Kur'an seslerinin başka biçimler halinde bir insan yerleşişi gibi gelir.

İftar topu, zaferdir onun için. Çocukluğun tabiat üstündeki zaferi. Çocuk tabiatı yenmiştir; top bunun için patlar.

Ramazan, yıllar yılı, böylece çocuğu büyütür; onu dış ve iç yapısı bakımından güçlendirir; ona Yaratıcısı'nı, varlıkları ve nimeti öğretir.

Oruç ve namazladır ki, kutsal bir dünyaya girer çocuk. Sözle değil; bizzat o dünyanın içinde yaşar Mutlak Gerçeği.
Sezai Karakoç, Samanyolunda Ziyafet, 15. Baskı, s. 13-14.

Yıllardır Hollywood ve Yeşilçam dizi ve filmlerinde görmeye alışkın olduğumuz ve her defasında adeta "farzmış" gibi gözlerimizin içine sokulan bir sahne var... Stres ve sıkıntı durumunda soluğu meyhanede barda almak, yahut canına kıymak...
Bunu o kadar aleni yaptılar ki, sıkıntılıyken "kafayı dağıtmayı" ve "bu dünyayı terk etmeyi" adeta zevk meselesine dönüştürmüşlerdi.
Gönül Dağı dizisi de, bu hafta işte bu rezilliğe karşı görmek istediğimiz, işte budur diyeceğimiz bir sahneye imza attı.
Dikkatlerinizden kaçmamıştır sanırım, bir baba en çaresiz, en umarsız anında içindeki yangını söndürebilmek için sığınak olarak şadırvana yöneldi ve gözleri yaşlı bir halde abdest aldı.
Sinema ve sanatın gücü de burada ortaya çıkıyor işte...
Buradaki görsel etkinin gücünü sözle, anlatımla veremezsiniz.
Bir ibadetin ruhta doldurduğu yeri de bu denli güçlü hissettiremezsiniz.
Gönül Dağı her hafta bu güzellikleri yaşatarak çıkıyor karşımıza ve esaslı bir tebriki de hak ediyor doğrusu...
Teşekkürler Gönül Dağı...

TÜRK ŞARKICI. mERSİNLİ.
mUSA EROĞLUNUN GENÇ VE KADIN HALİ GİBİ ŞARKICI.

tanıdığım kim varsa bu beyanı yapmıyor. Ceza kesildiğini falan da görmedim hiç.

ASLA UNUTMADIK ,ASLA UNUTTURMAYACAĞIZ.

erzurum oltu doğumlu, 19 yaşındaki 2002 doğumlu futbolcu.

başakşehirde defans mevkiinde oynuyor. süper ligde forma girmiş en genç futbolculardan biri.

Bu gün kağan moradaoğluyu görünce aklımda beliren soru. Acaba bu çocuk mu diye düşündüm ama değilmiş. Yılmaz vural bu olayı zamanında çözmüş.

Süper Lig tarihinin en genç 10 oyuncusu şöyle:

Gürhan Gürsoy 15 yıl 7 ay 3 gün
Umut Salgınoğlu 15 yıl 9 ay 22 gün
İbrahim Halil Keser 15 yıl 10 ay 15 gün
Enes Ünal 16 yıl 3 ay 15 gün
Egemen Bayhan 16 yıl 3 ay 24 gün
Batuhan Karadeniz 16 yıl 4 ay 1 gün
Fatih Aydın 16 yıl 4 ay 4 gün
Muhammed Emin Sarıkaya 16 yıl 4 ay 15 gün
Mustafa Kapı 16 yıl 4 ay 15 gün
Serkan Bakan 16 yıl 4 ay 26 gün.

trabzonspor'un kalecisi. Gencecik çocuk 17 yaşında. Futbolumuza değer katar umarım.

hak eden kazansın. Umarım galatasarayımız hak eder ve kazanır.

ülke zaten eşitsizdi, pandemi şartları bu eşitsizliği misliyle arttırdı.

Bir ülkenin gelişmesi için ilk önce eğitimden başlanmalı, ama maalesef bizim ülkede düşünülen en son şey eğitim.

Milli Eğitim Bakanlığı, 18 milyon öğrenci için Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sistemini hayata geçirdi ancak eğitimcilere göre öğrencinin yaklaşık yaklaşık üçte biri EBA'ya ulaşamıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilere tablet dağıtımına başladı ancak şu ana kadar öğrencilerin çoğuna bu dağıtım ulaşmadı.

Öğrenciler okullarına dönecekleri günü beklerken, eğitimciler ve veliler çocuklarının eğitim geleceğini tamamen kaybetmekten endişeli..

zile basandan çok daha iyidir. Bunun direk kapıyı döven ve zile basanları da var, onlar hiç çekilmiyor.